Heyecanı sadece gözlerinde okunmadığını bilse de titreyen parmakları arasında,etrafına ara ara bakınarak tebessümü yüzünde eksik olmayan neşeli bakışlarla,adımlarını yavaşça atıyordu.Kimsenin bilmedigi bu neşesi,aslında bir gecelik yat gezisi planıydı.Berk az biraz daha hızlanarak teknede bekleyen arkadaşlarına bakarak gülümsemeye devam ediyordu.
Limanda herkes bir telaş içerisinde kendi işleri ile meşguliyet kursada Berk valizini bir hışımla merdivende bekleyen Tuğ ya uzattı.
"Selam sana dostum."dedi ve cevabı beklemeden,geriye dönerek ilgisiz kalabağa bakarak son perdede öne doğru eğilen oyuncular gibi hafif egilerek,kalbindeki hızlı atışlara hitaben usulca "Görüşmek üzere"dedi içinden.
Kaptanla birlikte 8 kişilik yolculuk başlamıştı...
Tuğ herzamanki somurtkan bakışları arasında yaptığı en anlamsız şakalardan birini bir kac defa yineleyerek.
"Bu teknede kaptandan sonra en çok beni seveceksiniz ben Tuğ'yum."dedi.
Herkes onun ne demek istediğini anlamamış gibi davranarak,ne tepki vereceğini bekler bi hal almıştı.
"Ben en iyisi kaptanın yanına gitsem iyi olacak"dedi.Ve ardindan gülüşmeler başladı.
Yol haritası...
"Kolay gelsin kaptan,öncellikle bu yolculukta bizi kırmayıp geri çevirmediginiz icin size minnettarız."
"Rica ederim benimde uzun zamandır benzer planlarım vardı,denizin ortasında kalabalıktan uzakta yaşamayı benimsemiş olmalıyım ki.Teklifinize hemen evet dedim."kısa bi gülümseyişin ardından kaptan sözlerine devam ederek.
"Sen Can olmalısın,