İlhamlarım multimedyada, iyi okumalar.
|||
senden sonra biz, mezarlıklara yüz sürdük.
|||Hayat ve ölüm.
Basit 2 kavram mı, yoksa daha fazlası mı?
Bir edebiyat mezunu olarak, benim işim sadece kelimelerin altında yatan anlamları açıklamaktı. Yaşanmışım yoktu, yaşayacağım şeyleri de görme yetisine sahip değildim.
Kelimelerin altında yatan gizli anlamları anlamam, 23 yılımı aldı. 23. yaş günümde, onunla karşılaşınca hayat kavramı benim için anlam kazandı.
23 yıl sonra ilk kez, kalbim yere fırlayıp zıpladığında, bugüne kadar yaşadığıma şaşırdım.
Çünkü bir insan, nasıl olurdu da bu histen mahrum kalırdı? Sanki bugüne kadar yediğim yemekler tuzsuz, tatlılar şekersiz, güller dikensiz, şarkılar notasız ve hayat tatsızdı.
Evet, bu hissin adı aşk.
Aşk kelimesinin kökenini biliyor musunuz? Arapça ve Farsça'da farklı anlamlara geliyor. Mesela, Arapça aslı "aşaka" olan bu kelime, sarmaşmak, sıkıca sarılmak ve sarmaşık anlamına geliyor. Nasıl ki bahçeye düşen sarmaşık tohumu tüm bahçeyi sarıyorsa ve kendisinden bir şey kaybetmiyorsa, aşkı da buna benzetmişler. Ne olursa olsun, koşullar neyi gösterirse göstersin, aşk hiçbir zaman kendinden taviz vermez. Ama, düştüğü bedeni küle çevirir.
Eh, ben de kelime etimolojisiyle ilgilendiğim için, aşık olmaktan korkuyordum. Sanıyordum ki, aşık olmak insanın kendi iradesiyle olan bir şey. Sanıyordum ki, şarkılarda geçen aşklar yalan, dolan. Geçici bir hevesten fazlası değil.
Aslında düşünüyorum da, o zamanlar ne kadar mutluymuşum. Hayatta hiçbir amacım yokmuş. İnsanlar, boş yaşamaktan neden korkar, anlamıyorum. Bence en güzeli amaçsız yaşamak.
Vücuduma, sarmaşık tohumunun düştüğünü fark ettiğimde kalbimde çoktan büyümüştü zaten o tohum.
Bedenime düşen sarmaşık tohumunun adı, Kim Seokjin'di.
Yakışıklılık ya da güzellik göreceli kavramlardı, değil mi? Ama onun yakışıklılığı göreceli değildi. Hayatımda gördüğüm en yakışıklı ve en güzel yüz onundu. En muntazam gülüş onundu, en güzel ses onundu.
Sanki, notalar onun güzel sesi önünde secde ediyordu. Gözleri, ona düşmem için çığlık çığlığa bağırıyordu.
Ona düşmem, yalnızca 2 saniyemi aldı.
Bunu kendime itiraf etmemse, 1 ay.
İnsanın aşık olduğunu anlaması sanırım en zor şeylerden birisi. Tamam, ondan hoşlandığımı anlamıştım ama aşk?
Kimin aklına gelirdi ki, duygusuz Kim Namjoon'un öylesine bir çocuğa aşık olacağı?
Ona aşık olduğumu anladıktan sonra onu takip etmeye başladım. Otobüste, yolda, okulda...
Ona aşık olduktan yaklaşık 9 ay sonra üniversiteden mezun olacaktık. Benden büyük olmasına rağmen okula geç yazıldığı ve bir yıl kaldığı için aynı zamanda mezun oluyorduk.