Babam evdeyken kızıydım, evde misafirler olduğunda da kızıydım, asıl sorun babam evde olmadiginda yaşadiklarimdi.
Öncelikle bir adim yoktu, vardi da üvey annemce yoktu.
Bana, bitli ve sidikli diye hitap ediyordu. Bu onun en büyük zevklerinden di.
Gerçek adimi unutmustum belki de, hic acimiyordu, o kadar kötü bir insandiki sürekli beni aşagiliyor ve hic acimadan dövüyordu.
Bir insan bu kadar cani, bu kadar kötü olabilirmiydi? O oyleydi, alti yasinda bir çocuktan ne istiyordu? Neden kötü davraniyordu?
Her gün dayak yiyordum neredeyse, her gün aç kaliyordum, bana yemek vermek istemiyordu.
Sabah yediğim yemekle gece yarısına kadar durduğumu biliyorum.
Babam, eve çok geç geliyordu, anca o geldiğinde yemek yiyebiliyordum.
Ona yemek yemek denirse, adeta actiktan tabağa saldiriyor, tabagin elimde kalmasından korkuyorum, babamin hicbir şeyden haberi yoktu, olmadigi içinde bu saldırgan tutumuna karşi; kıtlıktan çıkmiş gibi ne saldiriyorsun? Demek düşüyordu.
Ona üvey annem Muzeyyen'in yaptiklarini anlatamazdim. Anlatsamda inanmazdı, inansada inanmak istemedi.
Aslında bir gün bu fikri göz önünde bulundurmustum, her şeyden bahsedecektim, Muzeyyen'in yaptigi her şeyi anlatacaktim ama Muzeyyen'den korkuyordum anlatirsam beni döver, yine işkencelerine maruz ederdi, zavalli ben bu durumdan dolayi babama yediğim dayaklardan, hakaretlerden bahsedemedim.
Bu Muzeyyen'in birde kiz kardeşleri vardi.
Gülcan ve Saniye, Müzeyyen yetmiyormuş gibi birde ugrasiyordum.
Babam geç saatlerde geldiğinden, üvey annemle onun annesinin evine gidiyorduk, her gün annesinin evine gitmekten bıkmiyordu.
Annesininde ondan pek bir farki yoktu.
Babası iyi insandi, beni severdi.
Bende onu severdim bayramlarda oruç tutmam karsiliginda bana harclik verirdi.
Verdiği harcligi hic harcamaz, biriktirirdim.