Merhaba!Böyle konuşmalar yapmayı hiç mi hiç beceremem ben...Ama bu hikayeyi yazmaya başlarken öyle heyecanla bastım ki tuşlara,içimdeki umuda engel olamadım.Beğenilsin istiyorum.Önceki hikayemden,başka yazdığım her şeyden daha çok beğenilsin.Çünkü Mehir'i kendimle bağdaştırarak yazıyorum.Ailesi benim ailem,acısı benim acım...Umarım siz de beğenir, desteklerinizi eksik etmezseniz.Öpüyorum sizi kocaman kocaman,kimlere hitap ettiğimi bilmeden.Kısa sürede tanışırız umarım.
**
Yaşanılan andan bir saniye sonrası bile bilinmezken hangi ölümün hangi vakit geleceği öylesine ansızdı ki ölümün soğuk rüzgarı yüzüne çarpıp sersemlettiği zaman anlıyordu ancak insan.O ana dek belki de gencecik bir insanın,sağlıklı birinin ölme düşüncesini aklına dahi getirmemiş olmanın yıkıntısıyla uğraşılıyordu.Oysa bilinirdi ki yaşı geçmiş veya bir hastalıkla mücadele eden bir kimsenin ölümle yüz yüze olduğu.Ancak öylesine sinsiydi ki bu acı,kaybı yaşayan her kimse,soluğunu kesiverirdi.
Mehir bilinçsizce kapandığı henüz ılık bedenin üzerinde çığlık atarken birkaç saat öncesini düşünmeden edemedi.
**
Beş saat önce
"Anam,güzel anam!Can anam,bal anam!"
Şebnem Hanım zayıf kollarını kavrayıp kendine arkadan sarılan kızına ve şebekliklerine gülmeden edemedi.
"Ne istiyormuş Sare Hanım yine Şebnemciğim?"
Mehir ise yaslandığı mutfak kapısında kollarını bağlamış yalaka kardeşini ve ona yüz vermekten hiçbir vakit vazgeçmeyen annesini izledi kısık gözlerle.Muhtemelen az sonra yanlarına giderek ikisine de sıkıca sarılacaktı.
"Hah!Yetmiyordu birinin şebeklikleri,diğeri de göbek bağımı kesmiş gibi Şebnem dedi tam oldu!Anayım kız ben,ana!"
Genç kız sarı saçlarını sırtına atıp hoplaya hoplaya annesinin yanına vardı ve boynuna sarıldı.
"Oy alınma güzel annem,alınma!"
"E,bana kimse sarılmayacak mı?Darılırım bakın!"
Huysuz anneannesi de kapıda göründüğü an gülerek anneannesinin ufak tefek kırlaşan sarı saçlarını öptü.
"Kızlar biliyorsunuz burada kalıp hepinizle uğraşmak isterdim fakat son bir dersim kaldı,onu da verip mezun olmak istiyorum."
Hesna Hanım hayır dualarını okuyup ilk göz ağrısına üfledikten sonra uzun boyunun da verdiği avantajla küçük bir çabayla uzanıp torunun şakağına ufak bir buse bıraktı.
"Hayırlısıyla bitir gel kuzum şu okulu.Biz de içeride horul horul uyuyan cadıyla, bir de kardeşinle uğraşalım."
İkinci cümlesinde memnuniyetsizce suratını buruşturan anneannesinin çenesini hafifçe sıkıp bırakan Mehir ıslık çala çala ince hırkasını üzerine geçirip evden çıkmadan evvel anneannesinin bağırmasıyla da kahkahalara boğulmuştu.
"Islık çalıp şeytanları toplama başımızı Ayşe!"
**
Derin bir nefes alıp mutlulukla gülümsedi genç kadın birkaç saat sonra yaşayacağı acıdan habersiz.Resmen olmasa bile neredeyse bitirmişti okulunu. Çok özleyecek de olsa bu okulu,bu derslikleri kapalı kapılar ardında onu bekleyen sürprizler için sabırsızdı.Aşkla okuduğu,bitirdiği mesleğini icra edecekti,hayallerine kavuşacaktı. Yüzünde aptal bir gülümseme hüküm sürüyorken çaldı telefonu.Cebinden çıkardığı gibi kulağına yapıştırırken şakıdı adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
General FictionKadın güvenmeyi bilmiyordu.Bir erkek nasıl sevilir?Nasıl aşkla bakılır,haberi yoktu. Tek bildiği aşkın hayal kırıklıklarından ve acılardan ibaret olduğuydu.Güvenirse kırılacağından emindi. Adam hayatı boyunca tek bir kadını sevmiş,sonsuz bir sevgiy...