Yeşil ve Mor

647 57 78
                                    



"Acıktım." Seungri ona dik dik bakan Jiyong'a söyleyince adam ona arkasını dönüp televizyona bakmaya devam etti.

"Kahve ister misin?"

Jiyong cevap olarak televizyonun sesini iyice açınca Seungri iç çekti.

"Ji gerçekten---öyle söylemek istemedim, bebeğim."

"Öyle söylemek istemedim, bebeğim." Jiyong gözlerini devirip onu taklit ettiğinde Seungri adamın ayaklarının dibine oturdu.

"Beni yanlış anladın."

"Beni yanlış anladın." 

"Jiyong--Ahh--Tanrım!" Sarışın suratına isabet eden kumandayı yakalamakta gecikince acıyla gözlerini kapattı.

"Ben kıçını iki günden fazla evde tutamayan birine güvenip oh---hadi evlat edinelim diyorum ama---o öyle söylemek istemiyormuş!"

"Sanırım---Burnum kanıyor Ji--"

"Defol git, Seungri."

"Jiyong!" 

"Kalk!"

"Kes şunu." Seungri sonunda adamın karnına yönelttiği bacaklarını yakalayıp koltuğa bastırdı.

"Sana defolup gitmeni söyledim!--Tanrım--" Adam dudaklarına doğru bakınca Seungri iç çekti.

"Kanadığını söylemiştim." Seungri mırıldanıp dudaklarının üzerindeki kanı sildi.

"Defol---git." Jiyong kafasını diğer tarafa çevirip söylediğinde Seungri ayağa kalkıp mutfağa yöneldi, sırıtarak.

"Sanırım başım dönüyor." Tökezleyip kapıya tutundu. 

"Buna kanmıyorum, Seungri.Eğer suratına başka bir kumanda daha--"

"Ahh.."

"Ne---ne oldu?" Jiyong çocuk tekrar tökezleyince kendine hakim olamadan ayağa kalktı. "Kafanı neden eğiyorsun?!--- Böyle tutman gerekiyor!"

Adam burnunu tutan elini sertçe itip mutfağa yöneldiğinde Seungri gülmeye başladı.

"Sanırım burnum yamuldu, Ji."

"Bir şey olmaz." Jiyong ona dik dik bakıp getirdiği peçeteleri verdi. "Koca oğlan." Gözlerini devirdiğinde sarışın kafasını eğdi.

"Hadi ama Jiyong---biraz konuşalım, tamam mı?"

"Gidip yüzünü yıka." Adam bir süre bekledikten sonra sandalyelerden birine oturup söyleyince Seungri hızla başıyla onayladı.Çünkü Jiyong'un bazen gerçekten ondan büyük olduğunu hatırlatır gibi davrandığı zamanlar olurdu ve, Seungri bu zamanlarda onunla pek çatışmazdı.Bu bir yerlerinin ilk kez morarışı ya da kanayışı değildi, bir keresinde adamın fırlattığı telefon yüzünden bacağındaki morluğun geçmesi iki haftasını almıştı.

"Ne demek istedin?" Jiyong kaşlarını kaldırıp aniden sorunca Seungri masaya doğru eğildi.

"Sana güvenmediğim falan yok Ji---sadece---soğukkanlı olmadığını hepimiz biliyoruz ve eğer ben yokken acil bir şey olursa--" kafasını iki yana sallayıp adama baktı. "--Bunlar çocuk Ji, durup dururken hastalanabilirler, kusabilirler---ne bileyim---herhangi bir şey olabilir ve senin nasıl tepki vereceğini biliyoruz, değil mi?" Jiyong sessiz kalınca çocuk nefes verdi, en azından daha sakin görünüyordu ve Seungri'nin adamın çok yakınında duran cam kavanoz konusunda endişelenmesi gerekmiyordu. "--İki çocukla birden ilgilenemeyeceğini söylemiyorum Jiyong---Sadece bu seni fazla yıpratır.Düşünebiliyor musun? Birden bire iki çocuk evde dolaşmaya başlayacak ve-- ben her zaman sana yardım etmek için burada bile olmayacağım."

You Can Have All My HoodiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin