Yıllar

12 1 0
                                    

Bir yıl mı ?İki yıl mı ?Hayır, tam tamına dört yıl sekiz ay .Senin ani gidişinin üstünden yalnızca dört yıl sekiz ay geçti ve üç gün sonra yani tam 16 Nisan'sa dokuz ay olacak. Seni görmediğim dört yıl ve sekiz ay sonra şimdi tüm benliğinle karşımda duruyorsun. Ve ben elimde olmadan anılarıma dalıveriyorum.

Dört yıl önce yani seninle ilk karşılaştığımızda bir şeylerin hayatımda geri dönüşü olmaz şekilde değişeceğini biliyordum .Daha doğrusu bunu hissetmiştim hem de nerede biliyor musun ? Tam kalbimde ,belki de daha da derinlerde , ruhumda...

Sen bana pek çok şey öğrettin .İlk olarak sonbaharın aslında en güzel mevsim olduğunu öğrendim. Bana he "Sarı hüznün rengidir Cemre ama herkes bunu anlayamaz. Bunu yalnızca kalbinden yara almış insanlar bilebilir ." demiştin. Ben bu söylediğini hiç unutmadım ve her sonbaharımda seni hatırladım.

Senden ikinci olarak öğrendiğim şey bir şekilde beni hep sana mahkum etti. Bana bir akşam eve dönerken "Geceyi sever misin?" diye sormuştun ve bende aklıma yıllar öncesine ait kötü bir anıyı getirerek "Beni korkutuyor ,fazla karanlık." demiştim. O an bana gülmen hayatımda beklediğim son şeydi ama sen hep hayatın çizgisine basmadan yürürdün. Sokaklarda diğer insanların basmaması için çizilen her çizginin yanından itinayla yürüyüp kaderin boş bir anını yakalamaya çalışırdın ve fırsatını eline geçirince de tekmeyi basardın. Senin tekmeni yiyen hayat tıpkı o an da benim olduğum gibi sudan çıkmış balığa dönerdi .Bana gülmeye devam ederek "Korkma ,aksine sev." demiştin. Sonra aniden ciddileşerek "Hiç bir yer içimiz kadar karanlık ve korkutucu olamaz. Üstelik unutma kötü adamlar şirin kızlara kötü şeyler yapmazlar."  dedin. Ben belki de yıllardan sonra birine tekrardan o gün güvendim ,bunu ortadan hiç bir sebep yokken yaptım. Ama sen o büyülü gözlerinle yanımdayken geceden korkmamaya başladım .Çünkü sen beni kendimi korumayı beceremediğim o hayattan koruyabilirdin .Peki ben seni neden kendinden ve hayatından koruyamadım ? Neden seni kurtarmak için elimden hiç bir şey gelmedi ? Belki de mesele ne seninle ne de benimle ilgiliydi. Belki de tek sorun nefes almaya devam etmekti , zaten insan nefes aldığı sürece hep inciniyor.

Bana üçüncü olarak öğrettiğin şey aşkı. Senin de hep alıntı yaptığın gibi " Bir insan sırf var olarak bile bir başkasında geri dönülmez şekilde hasara yol açabiliyor. " O zamanlar bu sözün sana mı yoksa bir yazara mı ait olduğuna karar veremezdim. Ama artık senin yalnızca bir hırsız olup yazarların sözlerini çaldığını biliyorum .Buna rağmen bana hala sana aitlermiş gibi geliyor. Belki de ilk defa senden duyduğum için böyle hissediyorumdur. Senin varlığın bende büyük yaralara yol açtı ,sen benim en uzun hikayemdin ve hiç bitmemesini dilemiştim. Her zaman yanımda olup bana uydurma hikayeler anlatmanı , okumadığım kitapların satır aralarından alıntılar yapmanı ,her pazar akşamı dershaneden eve dönerken beni evime bırakmanı ve kalbime dokunmanı istemiştim. Fakat bir sabah uyandığımda sen hiç bir şey demeden gitmiştin. Gittiğin haberi bana üç koca gün sonra ulaştığında şeyin bulanıklaştığını hatırlıyorum. Aniden yüreğimin üstünde kaldıramayacağım türden bir ağırlık hissetmiştim ,nefes almam zorlaşmış, kalbim ritmini kaybetmişçesine dengesizce atmaya başlamıştı O an kendi kendime 'o gitmez' dediğimi hatırlıyorum ,çaresizce bunu defalarca tekrarlamıştım. Sonunda dayanamayarak oturduğum sıradan kalkmış kimseye tek açıklama yapmaksızın eşyalarını toplayıp sınıfı terk etmiştim. Anılarım nedense buradan sonra kopuyor .Hala daha dershaneden çıkıp eve nasıl geldiğimi ya da telefona hangi hışımla sarılıp senin numaranı tuşladığımı hatırlamıyorum. Telefonu açar açmaz yüreğimi parçalayan tüm o düşünceler dudaklarımın arasından dökülürken belki de isyanım sana değildi , belki de hayatın gerçeklerine karşı son bir kez daha karşı çıkmaya çalışıyor ,benim olanı geri almaya çalışıyordum. Çünkü sensiz kendimi hep biraz yitik ve eksiz hissedeceğimi çok iyi biliyordum. Şimdi düşünüyorum da telefonda sana öylesine bağırırken ,nasıl oldu da sakinliğini koruyabildin anlamıyorum. Bana yalnızca büyük annenden bahsederken kullandığın o nazik tonlama ile "Vedalardan hoşlanmıyorum. Ben bencil biriyim Cemre , sevdiğim şeylerden hiç bir zaman vazgeçemedim aynı şekilde onlarında benden vazgeçmelerine izin vermedim. Eğer sana veda etmiş olsaydım yaşadığımız her şey birer anı olarak kalacaktı ama ben geçmişinde ölü biri olarak varlığımı sürdüremem. Beni sürekli düşünmen gerek .Beni anlıyorsun değil mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YıllarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin