27. BÖLÜM: "HİPNOZ"

2K 577 176
                                    

"Psikiyatri, insanlara kanepede uzanırken kendi ayakları üzerinde durabilmeyi öğretme sanatıdır."
                (Sigmund Freud)

Medya: Ludovico Einaudi

Sol tarafımın, göğüs kafesimi sıkıştırmaya başlaması ile birlikte gözlerimi korkuyla açtım; hızlanan kalp atışlarım, korku hormonuyla iş birliği yaparak bütün bedenimi ele geçirip kendi krallığını ilan etmek için süratle çalışıyorlardı. Titriyorum... Bacaklarımın güçsüzleşmeye başlaması ile birlikte dizlerimin üzerine çömeldim. 

"Mert, kızımı bul! Onu hemen bul!"

Gözümün önünde olmayan, herhangi bir kişiye ulaşmak isteyip de ulaşamadığımda, vücudumu örümcek ağı gibi saran evhama engel olamıyordum. Beynime nüfuz eden kötü düşünceler, aniden atak geçirmeme ve o kişiye bir daha hiç ulaşamayacakmışım hissine kapılmama neden oluyordu. Görüş alanımda olmayan her insan benim dünyamda ölümle dans ediyor olmalıydı. Kızımın, aniden ortalıktan kaybolması vücudumdaki adrenalin hormonun beyne, kalbe ve kaslara giden damarların açılmasına neden oluyordu. Nefes alışverişlerim  gittikçe hızlanıyor, sanki az sonra yatak odasındaki bütün oksijeni akciğerlerime hapsedip havasızlıktan boğulacakmışım gibi hissediyorum.

"Sana söz veriyorum bir tanem, kızımızı bulacağım." dedi titrek bir sesle, ardından titreyen bedenimi kollarının arasına alarak saçlarımı öpüp: "Sana söz veriyorum..."dedikten sonra bir çırpıda ayağa kalktı. Yatak odasının kapısını açtı ve ses tonunu yükselterek:

"Fedora, Murat, Sebuh hemen yukarıya gelin!" 

Tahta merdivenleri koşarak çıkan, Fedora ve Murat nefes nefese kalmışlardı.

"Mert Bey... Şey..."

"Bulamadınız mı? Küçücük çocuk nereye gider? Allah kahretsin, onu tek bırakmamalıydım." diyerek kapıya okkalı bir tekme savurdu.

"Abim, abim olacak o karakter yoksunu kızımı kaçırdı. Ondan başka kimse yapamaz Mert. Ne olur, kızıma zarar vermeden..." Cümlemi tamamlayamadan, boğazımda birikmiş sözcükleri acıyla yutkundum.

"İyi de nasıl olur? Bu imkansız. Her yerde kameralar var, ayrıca evde yüz tanıma sistemi de var. Yabancı biri geldiğinde direk alarm öterdi. Murat, peşimden gel kameraları izleyip işin aslını öğrenelim."

"Peki Mert Bey." 

"Fedora, sen Çiğsel'in yanında kal. Sebuh nerede? Ona da seslenmiştim."

"Sebuh'u dün geceden beri görmedim efendim."

Bir süre boşluğa dalan gözlerini, başını hafifçe sallayarak kurtardı. "Haydi Murat, hayatım biz hemen geleceğiz. Sen merak etme, kızımızı kimselere vermem. Hep dediğim gibi o bizim kızımız. Hiç kimsenin gücü yetmez, Aysima'yı bizden almaya, hiç kimsenin." diyerek sol elini hınçla yumruk yaptı.

***

Mert, aşağı kata yani kamera kayıtlarının yedeklendiği odaya gitmesinin üzerinden tam tamına kırk dakika geçmişti. Bakışlarımı duvar saatine sabitleyerek sesli bir şekilde saniyeleri saymaya başladım: bir, iki, üç, dört, beş... Bir ileriye bir geriye sallanan bedenim ise beni tasdikliyordu. Boşta kalan elimi okşayan Fedora, çipil gözlerini gözlerime dikti şefkatle.

"Merak etmeyin, Mert Bey'in çözemediği hiçbir problem yoktur. Aysima'yı bulacağından eminim, lütfen Çiğsel Hanım kendinizi bırakmayın."

PARANOYAK (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin