Karşında ağzını açmış, sana bir şeyler zırvalayan adama bakıyordun.
Dizlerinin üstüne çökmüş, ellerini ellerinin arasına almış sana duymak istemediğin şeyler söylüyordu.
"O seni hak etmiyor _____"
Sen aksini düşünüyordun. Seung Hyun harika bir adamdı ve asıl sen ne yapıp onu hak ettiğini bilmiyordun.
Bir kez daha ellerini çekip oradan kalkmak istesen de sana izin vermemişti.
Çalıştığın şirketin terasındaydınız. Karşında yıllardır birlikte çalıştığın bir iş arkadaşın vardı. Aranın iyi olduğu bir arkadaşındı ama şimdi bu yaptıklarından hiç hoşnut değildin.
"Ne zırvalıyorsun sen? Bırak da gidip işimi yapayım."
Senin oldukça sert çıkan sesini duymuyor gibiydi.
"O seni gerçekten hak etmiyor! Duyuyor musun beni?! Seni sevmiyor bile!"
Kaşların çatıldı.
Onun seni sevdiğini biliyordun.
Buradaki sorun karşındakinin gereksiz fikirlerini zorla belirtiyor olmasıydı.
"O tabloları, aptal sandalyelerinin yanında bir önemin bile yok."
Ne tepki vermen gerektiğini bilemeyerek onun suratına bakıyordun.
Ciddi miydi bu adam?
Ne dediğinin farkında mıydı? Şaka mı yapıyordu?
"O garip biri ______. Ondan ayrıl."
Derin bir nefes aldın. İnsanlara çok yüz veriyordun ve bu konuda Seung Hyun haklıydı. Uyarmıştı seni.
Karşına geçmiş sana sevdiğin adamdan ayrılmanı emir cümlesi kullanarak söylüyordu. Gerçekten fazla yüz bulmuştu.
Sinirden ellerinin titremeye başladığını hissediyordun.
Vücudunda biriken stresi atıp karşındakine de dersini vermek üzereydin ki yaklaşan ayak seslerini duydun.
Harika! Olanlar yetmezmiş gibi bir de rezil olmuştun. Şirkette herkes sevgilin olduğunu biliyordu ve bu pozisyonda birileri sizi görmüştü.
Yanlış anlaşılacaktın. Hem de baya...
Açıklama yapmak için için hızla ayağa kalktın ancak karşındaki yüz görmeyi beklediklerin arasında yoktu.
Seung Hyun herhangi mimikten eser olmayan bir ifadeyle hala dizlerinin üzerinde olan adama bakıyordu.
Seung Hyun'u görünce korkmuş gibi bir hali vardı.
Pekala sende korkmuştun. Onu kaybetme endişesiyle birlikte korkmuştun sen.
"Seung Hyun ben-" Onun yanlış anlamasını engellemek adına açıklama yapmaya başlamıştın ki seni elinden tutup yavaşça arkasına doğru çekti.
Konuşmaları duymuş olduğunu tahmin ediyordun.
Derin bir nefes aldın. Gerilmiştin.
Seung Hyun elini hala bırakmamıştı ve sen de bu yüzden onun elinin verdiği hisse odaklanmaya çalıştın.
Sinirli olduğunu biliyordun yine de senin elini canını acıtacak şekilde tutmuyordu. Sakin bir şekilde tutuyordu ancak daha sahiplenici bir tavırla.
"Cesaretine hayran kaldım doğrusu." Seung Hyun'un kalın, buğulu sesi kulaklarına dolmuştu.
Yerdeki adama doğru bir adım attı ve sende onunla birlikte ilerledin.