"Dae Ho..Uyuman gerekiyor."
"Uykum yok." Uykusu olduğu çok belli olan çocuk kafasını iki yana salladı.
"Bak.." Jiyong çocuğun yanına otururken mırıldandı. "--yurttakilerin bunu bize söylediklerini biliyorsun, değil mi?"
Çocuk gerginlikle ensesini kaşımaya başlayıp başını eğdi.
"Aşağıya bakmana gerek yok---Dae Ho." Jiyong tekrarlayıp çocuğun çenesini kaldırınca Seungri şaşırmadığını söylese yalan olurdu.Çünkü adam kendinden fazla emin görünüyordu, Jiyong'un bir çocuk ağladığında onunla beraber ağlayacak biri olduğunu sanmıştı.
"Uyumadan duramayacağını biliyorsun değil mi?"
Çocuk onun söylediği gibi yüzüne baktı ama pek iyi görünmüyordu.
"Ama ben..."
"Bunu şimdi konuşmuyoruz." Jiyong net bir şekilde söylediğinde Seungri daha da şaşırmaya başlıyordu. "Şimdi uyuyorsun ve yarın konuşuyoruz, tamam mı?"
Çocuk dudaklarını ısırmaya başladığında kafasını salladı, çünkü gerçekten uykusu vardı.Son bir saattir uyumamak için fena direniyordu.
"Ri." Jiyong çocuğu kucağına aldıktan sonra ona salak salak bakan Seungri'ye koltukta uyuyakalmış olan kızı işaret etti.
"Sen---bunları çıkarabilir misin?" Çocuk söyleyince Jiyong kaşlarını çattı.
"Ne?"
Dae Ho bir şey söylemeden önünde durduğu yatağı işaret etti.Nevresimler ertesi gün kirletmeyi istemeyeceği kadar güzel görünüyordu ama bunu yapacağını biliyordu, çünkü uzun bir süredir her sabah aynı şekilde uyanıyordu.
"Tamam, beni dinle." Jiyong çocuğu yatağa oturtup önünde eğilince Dae Ho tekrar hızla başını eğdi.Annesi her zaman bundan nefret etmişti ve Jiyong'un da ondan bu yüzden nefret etmesini istemiyordu.
"Hiçbir şeyi çıkarmıyoruz ve--hey..çene yukarıda, tamam mı?" Jiyong tekrar çocuğun çenesini hafifçe kaldırdı. "Yarın hepsini değiştiririz, şimdi sadece uyu."
Çocuk başıyla onayladığında uykusuzluktan kıpkırmızı olan gözlerinin dolması çok uzun sürmedi.
"Hadi ama, sorun yok." Adam gülüp çocuğun alnına düşen saçlarını geriye çekti ve ona baktı. "Sadece uyu, tamam mı?"
Çocuk tekrar başıyla onaylayıp Jiyong'un açtığı battaniyenin içine girdi ve burnunu çekti.
"Mükemmel." Adam çocuğa göz kırpıp son bir kez saçlarını karıştırdı.Aslında hala ikisiyle de araları garipti çünkü fazla temas edecek kadar yakın sayılmazlardı.
"Sabah seni kaldırırım, tamam mı?"
"--Seungri." Çocuk söyleyince Jiyong kaşlarını kaldırıp ona baktı. "Sabah o gelse olur mu?"
Adam başıyla onaylayıp gülümsedi.
"İyi geceler, Dae Ho."
Jiyong ışığı kapattı ama çocuk uzaklaşan adama bakarken kapıyı kapatmadığını farketti, ve koridorun ışığını da.Aslında şimdiden yarın için üzülüyordu, muhtemelen Jiyong onu eskisi gibi tatlı bulmayacaktı.Ama gözlerini kapattığında gülümsemeye engel olamadan bacaklarını kendine doğru çekti ve iyice battaniyenin altına doğru kıvrıldı.
Tek yaptıkları banyo yapıp yemek yedikten sonra televizyon izlemekti ama, bu kesinlikle hatırladığı günler arasındaki en güzeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Have All My Hoodies
FanfictionHerkesle sarhoş olabilirsin ama her zaman yalnız kusarsın.