10

201 54 0
                                    

Gözlerim bir dakikadır telefona sabitlenmiş şekilde. Ne yapmalıyım? Kim olduğunu merak ta etmiyor değilim. Hafiften bir korku da hissediyorum. Niye, bilmiyorum ama eğer biraz daha burada dikilirsem, John gidecek. Arkamı hızla dönüyorum. Sonra vaz geçiyorum. Mağaza gibi bu katın neresinde boşluk gördüysem ayna döşemişim zaten. Saçlarıma, ve yüzümde bir şey olup olmadığına bakıyorum. Hâlâ söylüyorum ve sanırsam hep söyleyeceğim, nasıl bir estetik yaptırdıysam, övünmek gibi olmasın ama kusursuz duruyorum. Sihirli bir el değmiş bana. En kısa zamanda Janice'le konuşup doktoruma teşekkür edeceğim. Hızla merdivenlerden inerken duvarlardaki fotoğraflarımdan gözlerimi alamıyorum. Tekrar John'la bu kadar yakınlaşabilecek miyiz? Bir kat daha inip heyecanla kapıyı açıyorum. "Eee... Selam." diyorum. John kendini tutamayarak sırıtıyor, "Selam Becky." "Umm, içeri gelsene." John içeri geliyor. Direkt oturuyor. Ben de onun yanındaki koltuğa oturuyorum. Aramızdaki sessizlik sinir bozucu. Aklıma da hiçbir şey gelmiyor zaten. John gözlerini halıya dikiyor. "Tanışalım." diyorum. John gülüyor. "Hadi ama John." "Off. Bu çok saçma Becky. Ah, pekâla pekâla. Eee, ben 25 yaşındayım. Bir tür iletişim şirketinde çalışıyorum." "Ne yani? Bu kadar mı?" "Ne söyleyeceğim ki bu çok saçma. Sen sor ben cevaplayayım." "Evli misin?" deyince gözlerini deviriyor. "Hayır." "Neler yapmaktan hoşlanırsın? Nerede oturuyorsun? Nasıl tanıştık? Benim hayatımdaki yerin neresi? Neden sana JoJo diyorum? Ne zaman..." "Hey. Becky! Yavaş gel dostum." Bana dostum dedi. Sorun yok. "Imm, biz seninle şeyde... şeyde tanıştık... bir... ımm... Kafede. Evet kafede tanıştık. Sen benim üzerime ananas suyunu dökmüştün ve sonra ben senin numaranı istedim falan filan. Ve sonra... biz çok iyi şey olduk... ımm... arkadaş olduk ve sen bir keresinde... ismimin çok uzun olduğunu söyledin ve bana JoJo demeye başladın. Hâlbuki JoJo iki heceli, John ise bir." deyip kahkahalarla gülmeye başlıyor. Neden bu kadar kekeledi. Uyduruyor mu yoksa? Ben de gülmeye başlıyorum. "Ben Maida Vale'da oturuyorum. Yüzmeyi, boks yapmayı falan severim. Arada da bir golf oynarım. Öyle işte..." susuyoruz. Otuz saniye sonra gibi John gözlerime bakarak, "Geçmişte seni çok sinir ettim. Neredeyse bir yıl boyunca seni peşimden sürükledim Becky çünkü büyük bir olay yaşamıştık. Şimdi bunları unutman beni çok mutlu etti ve tertemiz bir sayfa açıyoruz." "John benden bir şeyler gizliyorsun." John gözlerini kaçırıyor. "Evet evet öyle yapıyorsun. Anlat bana, her ne olursa olsun kızmayacağım söz." "Becky yeni bir sayfa açalım, rica ediyorum." "Yine açarız! Eğer temiz bir sayfa açmak istiyorsan, buna dürüstlükle başlamalısın JoJo." John'un gözleri parlıyor. Sonra umutla, "Ne olursa olsun bana kızmayacaksın, ne olursa?" "Ne olursa! Söz!" desemde, sadece merakımdan böyle dediğimi seziyorum. O kadar kötü ne yapmış olabilir ki? "Şey, ben sana bir... video... izleteceğim o halde." John'a hiç cevap vermeden CD'yi alıp takıyorum. Kocaman plazma ekranda John'un takım elbiseli hâli çıkıyor, ve ekrandaki John öfkeyle konuşmaya başlayınca, yanımdaki John başını ellerininin arasına alıyor. "Evet sayın seyirciler, 12 Haziran 2013, saatim 14.15'i gösteriyor. Birazdan Rebecca Brandon'ın annesinin evine baskın yapacağım. Ah yo! Üzgünüm, yoksa Rebecca Gold mu demeliydim? İşte zili çalıyoruz." annem kapıyı açıyor. "Merhaba hanımefendi, beni evinize konuk edin lütfen, ben John Gold..." dediği anda çok çok şaşırıyorum. Kumandayla videoyu durdurup John'a dönüyorum. "Sen benim akrabam mısın?" John bana şş deyip kumandayı elimden alıyor videoyu oynatıyor, ekrandaki John öfkeyle konuşmaya devam ediyor. "...ben John Gold. Siz de Rebecca Gold'un annesi Penny Robert olmalısınız." annemi resmen itekleyerek salonumuza geçip oturuyor, annem ve annemin arkasından ortaya çıkan Amy şaşkınlıkla John'un karşısına oturuyor, sanki ev sahibi John'muş gibi... Kamera da bir annemleri bir John'u çekiyor. "Niçin kızlarınız Amy Gold ve Rebecca Gold'un soyadlarıyla sizinki uyuşmuyor? Çünkü siz, eski eşiniz olan Mike Gold'dan boşandınız. Pekiii, Mike Gold'un önceki evliliklerinden haberiniz var mıydı?" deyince annem ve tabii şuanda ben yıkılıyoruz. Nasıl yani? "Tabii ki vardı. Hatta sizinle evlendikten sonra bile eski eşleriyle yaşamaya devam etti ve sonra ben doğdum. Siz... Siz bunları bile bile Mike Gold'dan boşanmadınız! Peki diğer kadınlara ne oldu dersiniz? Tabii ki onlar sizin kadar şanslı değildi. Mike Gold, Kanada'ya yerleştikten sonra size bankadan yolladığı paralarla geçiminizi mükkemmel bir şekilde sürdürdünüz, çocuklarınıza baktınız. Peki benim annem? Sefalet içinde süründük ve sizin yüzünüzden oldu hepsi. Şimdi sürünme sırası sizde. O dünyaca ünlü aptal kızını tek bir videomla dünyaya rezil edeceğim..." John burada videoyu durduruyor. "Evet sana yalan söyledim. Çünkü yaptığım bu iğrenç şeyle seni çok üzdüm Becky. Ve şu an tekrar üzüyorum. Ama sana kendimi affettirebilmek için ne istersen yapacağım. 'Bana yalan söyleme' dedin, söylemedim. Ama şunu bil ki, asla o videoyu internete koymadım Becky..." "S... Sssenle ben... biz... ka... kar... kardeş miyiz?!"

YENİ BÖLÜM İÇİN EN AZ 5 VOTE LAZIM GENÇLER... :) ♡

AlışverişkolikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin