Sabah telefonumun çalmasıyla uyandım. Bugün okulumuzun ilk günüydü ama yine de alarm kurmamıştım. Zaten geç kalsamda hocayı tınlamam. Arayan numaraya baktım
Bilinmeyen Numara
"Alo"
"Alo? Uyandın mı bebeyim?"
"Pardon da sen kimsin?!"
"Ahhh bebeyim. Yeni okuluna ilk günden geç kalma"
"Olum kimsin lan sen!!!"
"Senin deli gibi aşığın"
"Len oğlum deli etme lan beni!" Dedim ve telefonu kapattım. Biz Gözde, ben, Nil,Özge ve Defne aynı evde kalıyoruz. Ailemiz den ayrı. Gözde odaya dalıp "lan mal okula geç kalıyoz çabuk hazırlan!" Dedi ve çıktı. Banyoya gittim ve giyindim. Bu lanet etek niye bu kadar kısaydı ya?! Hiç giyinmeden gitseydik daha iyiydi(!)Eteği tasarlayan kadına ana bacı sövmemi bitirip beyaz vanslarımı giyip odadan çıktım. Kızlara da etek kısa olmuştu. Gözde sinirle eteği çekiştirip "bok vardı da böyle kısa yapmışlar!" Özge gülerek "kızlar oradaki bütün kızların etekleri bizimle aynı o yüzden takmayın kafaya" dedi. Nil oflayarak "kızım en uzununuz ben olduğum için götümü zor kapatıyo etek. Nasıl takmıyım kafama?" Onu onaylayan mırıltılar çıkarıp ofladım. Defne anı sinirle "aaa Yether be! İçinize babaannem mi kaçtı! Kısaysa kısa! Tobe yareppim! Sanki tek kız biziz ya! Herkes de diyodu 'şu yeni kızlarda gelsede bacaklarını kessek(!)' diye. Hadi çıkalım okulda yeriz bişeyler. Kafa sallayıp kalktık. Herkes kendi arabasına binecekken onları durdurup benim arabama bindirdim. Arabaya bindiğimiz anda Özge yanıma atladı. Arakadan diğer kızlar Özge'ye küfür ediyorlardı. Radyoyu açtım ve şansımıza 'Despacito' çıktı. Bu şarkı çok güzeldi yaaa! Bağıra bağıra söylüyorduk. Gözümde gözlüğümle kuul bı şekilde araba sürüyordum.
Yalan söyleme lan kuul fiil orangutana benziyon
hehe ondan. Kırmızı ışık yandığında durdum. Yanımda bı araba durdu
İçindekiler bir erkek tayfasıydı. Arabayı süren çocuk AŞIRI KUUL bir şekilde gözlüğünü çıkarttı ve bana bakıp sırıttı. Ve ben gördüğüm kişiyle bağırarak "OMEN YORAPPİM!" dedim
Neden mi böğürdüm?Sizinde karşınızda ultra yakışıklı bir adet Savaş dursaydı sizde aynısını yapardınız. Onun sürdüğü arabadakilerde şaşkınlıkla bana bakıyordu. Naptım ki ben nie öyle bakıyorlar?
Doğru bişey yapmadın sadece 'OMEN YORAPPİM' diye böğürüp herkesin dikkatini çektin(!)
İç ses gene haklı olduğundan ses etmedim. Artist bir şekilde gözlüğümü takıp önüme döndüm. Yeşil ışık yanınca gaza kökleyip okula sürmeye devam ettim. Arabadan inmeden okulun tabelasına baktık. Ve hepimizin ağzından çıkan tek şey
"YOK ARTIK!" Oldu. Niye mi? Çünkü tabelada kocaman "
"Erdinç Erkek Koleji" yazıyordu. Ne yani, biz erkeklerle dolu bir lisedeki okuyacaktik? Hepimiz şok içindeyken Özge "Şıkıdım Şıkıdım! Oh oh! Yes bee! Kaç tane meteor vardır burda ya! Şans sıçıyorum bu sene Vallaha! Allah o keltoş müdürümüzden razı olsun"Nil sinirle "ben de diyodum bu formaları bize verirken niye kasiyer kıkır kıkır gülüyor diye. Erkek lisesine gidicekmisiz de ondan gülüyormuş!" Gözde oflayarak "lan bu kadar kısa etekle arabadan inersek yollu zannederler" Defne gülerek "aman ne kızlar! Bizi burdada barındırmazlar. Nolucak sanki! Bir aya buradanda kovuluruz sıkıntı yok" dedi ve hepimizi rahatlattı. Ben de "sabaha kadar arabada mi durcaz inelim artık" dedim ve arabadan indim. Gözlüğümü ağır hareketlerle çıkardım ve etrafa baktım. Bütün abazaların bizi kestiğini farkedip "dönün lan önünüze yavşaklar!" Diye bağırdım ve okula doğru yürüdüm. O sırada biriyle hayvansıl bir şekilde çarpıştım. Gözümü kapattım ve Ağzıma gelen küfürleri sıralamaya başladım "her kimsen senin ağzına oda spreyi sıkar, içindeki lavantaları sikerim!" (4N1K gökkuş fanları) gözlerimi açtığımda karşımda Barışı görmeyi beklemiyordum tabiki. Bana gölzerini pörtleterek bakıyordu
"Selam" dedi bana şaşkınca bakarak. Ayağa kalkmadan "selam" dedim umursamazca. "Nasılsın" hâlâ yerdeyim ve nasılsın diye soruyordu
"Mükemmelim. Artık erkek lisesinde okuycam. Daha ilk günden Bi mandayla çarpıştım. Sonra beni yere düşürdü. Kıçım buz gibi zeminde. Her an birine saldırıp babaannesinin dedesinin doğmasına vesile olan ebenin çorabının üretim fabrikasına küfür etmek istiyorum.Ve ben mükemmelim" dedim. Barış bana gülümseyerek bakıyordu. Bense ona boş boş gözlerle bakıyordum. Tam ağzını açmış bir şey diyecekken "yine karşılaştık ufaklık" kafamı çevirdiğiminde Savaşı gördüm. Arkasında üç çocuk vardı. Ayağa kalktım ve "maalesef" diyerek çocuğa omuz attım ve kızları çekiştirerek müdürün odasını aramaya başladım. Sonunda bulmuştuk. Kapıyı çalıp içeri girdik. Müdür bu mu lan! Oha! Adam en fazla 25 yaşında. Dur bi bizim müdürle karşılaştıralım:
Bu adamın siyah gür ve yumuşak olduğunu belli eden dalgalı saçları var. Bizim müdürün bir tutam saçı. Bu adamın kulağında siyah küçük bir küpe var, bizim müdür biz taksak ağzımıza sıçar. Bu adamın giyinişi aşırı kuul, bizim müdürün giyimi betmendeki jokere benziyo. Bu adam en fzla yirmibeş yaşında, bizim müdür kırkbeş. Yuh be! Adam daş yaf daş Bize gülümseyerek bakıp "siz yeni kız öğrencilerimizsiniz heralde" Nil hemen "yok. Biz travestiyiz. Kadın gibi dursakta erkeğiz(!)" Müdür şaşkın şaşkınca bakarak "sınıfınız 11-E" dedi ve arkasına yaslandı. Odadan çıktığım anda "lan bu nasıl müdür! Adam daş lan daş!" Dedim. Özge heyecanla "kızım öğrenciler daha taş" koridorda yürürken oluyordum. Sonunda 11-E yi bulmuştuk. Kapıyı çalmadan açtım. Evet, bende bir prensip meselesidir bu. Bı tek müdürün odasının kapısını çalarım ben. Öğretmen kafasını kağıttan kaldırmadan "ahlaksız
Terbiyesiz. Oğlum se- pardon kızım sen dağda mi yetiştin?" Oğlum derken sınıftaki kimse bizi umursamıyordu ama kızım diyince herkes kapıya baktı. Hepsi ıslık çaldılar. Hoca "kızlar siz yeni gelen kız öğrencilerimiz olmalısınız" Nil sinirle "lan görmüyonuzmu! Yok travestiyiz biz! Te allam yaa!" Sınıftaki erkekler bu sefer nile hayranlıkla baktılar. Gözde "yürürsene mal" diyerek Nili sınıfa doğru ittirdi. Hoca bozuntusu "kendinizi tanıtın" ben hemen "Hazal Özberk. Okul çıkışında kick boks öğretmenliği yapıyorum. Durumumuz iyi ama boks yapmayı sevdiğim için devam ediyorum" dedim. Nil "Ben Nil. Nil Sakiner. Ben de kick boks öğretmenliği yapıyorum. Ama Hazal kadar iyi değilim" Özge "ben Özge. Makyaj yapmayı severim. Bu arada siz ne kadar taşsınız lan! Oh My Stefan yani! Abi meteor gibisiniz" özgenin kafasına sertçe vurup susturdum. Sınıftaki erkekler erizona kertenkelesi ile buzağın seviştiğini görmüş meymun gibi sırıtıyordu. Evet, meymun. Amaaan. Oha lan. Savaş ve Barış da bu sınıfta. "Ben Defne. Kalbimi fethetmek isteyen bana ruj alsın! Bize Yavşayanı ebesinin nikahına zaman yolculuğuyla yollarım." Dedi. "Ben gözde. En sinirlileriyim. Tek tavsiyem bizim yanımızda insan olun. Küfürbazımdır." Hoca memnun olmayan bı şekilde "oturun boş yerlere" kızlar bütün boş yerleri istila etmişti. Bir tek barış ve savaşın yani boştu. Peki ben kimin yanına oturcam lan!
İki ucu boklu deynek ve Hazal...
Aynen iç ses. Ben kimin yanına oturucam yaaa!
İveeeet ikinci bölüm de bitti. Diğer kitabım olan "Deli Dolu" yuda okursanız çok mutlu olurum. Sizleri çok seviyorum. Ay law yu meteor okuyucularım.💓💓💓
-acaba Hazal kimin yanına oturucak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Mı Barış Mı?
Teen FictionBi tarafta ateş bı tarafta su. Peki sen yanarak mı yoksa boğularak mı ölmeyi seçerdin? Hazal; boş zamanlarında kick boks öğretmenliği yapar. Güzelliği başına hep bela olmuştur. Savaş; serttir. Geçmişte yaşadıkları onu kin ve nefret dolu yapmıştır. S...