Yolda giderken Emre bana döndü "Bu ne güzellik Mert'e mi hazırladım yoksa" Burak Emre'nin dediğine güldü. O sırada Mert'i gördük. Karşı kaldırımdaydı. Burak gülerek "İyi enişte lafın üstüne gelir" Emre gülüyorken ben hiç eğlenmiyordum. Sonra Emre bağırarak "Mert!" Mert Emre'nin sesini duyunca bizim olduğumuz yöne baktı, gülümsedi ve bizim yanımıza geldi. Emre ve Burakla tokalaştı. Bana "Merhaba" diye selam verdi. Bende karşılık verdim "Merhaba". Sonra bir süre sessizlik oldu. Sessizken aklıma Şeyma geldi. "Mert" diye seslendim yanımda olmasına rağmen. O da bana baktı. "Senin boşta olan arkadaşın falan var mı?" dediğimde ilk önce kaşlarını çattı sonra gülümsedi. "Kimin için?" "Arkadaşım için" biz konuşurken Burak ve Emre gülmekten ölmek üzereydi. "Malesef yok" diye cevap verdi Mert. "Tamam" Emre beklediğim soruyu sordu "Senin sevgilin var mı Mert?" Mert "hayır" diye cevap verdiğinde istemsizce gülümsedim. Bu sefer Burak beni rezil etmemişti. Şaşırdım. Benim bildiğim Burak ooo hande gülümsedi oooo derdi. Bu sefer yapmadı vay be
Kamp alanı zaten yakındı on dakika sonra kamp alanına geldik. Gözüm Şeyma'yı aradı. Ama ortalarda yoktu.
"Çocuklar ikişerli gruplar halinde herkez odun toplasın sonra herkes ateş yakmayı öğrenecek" hocanın sesiyle bizimkilere döndüm. Emre dedi ki "Biz Burakla gidelim. Sizde Hande'yle gidin Mert" Mert "Tamam" dediğinde kaşlarımı çattım. Benim fikrimi alan oldu mu? Ama zaten memnundum o yüzden sesimi çıkarmadım.
"Hadi gidelim" Mert'in sesini duyunca onu takip ettim. Uzun süre sessizlik sonrasında sonunda odun bulduk. Sevinçle odunu elime aldım. Sonra boynumda bir acı hissettim. Gözlerim karardı. Kendimi yerde buldum. Sadece kulaklarım duyuyordu. Mert'in "Hande iyi misin" diye telaşla bağırdığını duydum. Sonra kulaklarım çınlamaya başladı sonrasını hatırlamıyorum.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım başımds Mert vardı. Gözlerimi açık görünce "Hande iyi misin?" "İyiyim, yani, sanırım" devam ettim "Noldu bana?" "Arı sokmuş, sanırım zehirli bir tür arıymış ama Allahtan hocada panzehir varmış. Sonrada işte seni hastaneye getirdik." "Ben sadece yere yığıldığımı hatırlıyorum" "Ben taşıdım" gülümsedim. Bana yardım etmesi hoşuma gidiyordu.
"İyi misin?" "İyiyim Mert sorma artık" altıncı kez iyi olup olmadığımı soruyordu. "Tamam tamam artık sormucam" "İyi tamam" diyip güldüm. O da güldü sonra odaya Sude girdi. Sude bir yıldır göremediğim canım arkadaşım. Bir yıldır yurtdışında eğitim görüyordu. Sarıldık. Çok telaşlanmış. "İyi misin? Noldu sana böyle!" Mert cevapladı "Kamptayken zehirli bir arı sokmuş ama iyi" Sude bana baktı. Kim bu yakışıklı çocuk bakışı attı. Sonra anlatırım der gibi bir bakış attım bende. "Heh, iyi" diye cevap verdi Sude Mert'e. Sonra Mert hastanenin kafeteryasına indi. O odadan çıkar çıkmaz Sude sordu "Kim bu Hande" "Ya okula yeni geldi bizim sınıftan bi arkadaş" "Bi arkadaş mı? çocuk sana nasıl bakıyor görmüyormusun manyak" "Yaa, yok öyle bişey saçmalama" Sude bana öldürücü bakışlar atarak "Salaksın sen" "Neyse yaa ben uyucam dinlenmem lazım hem sen hastalara böyle mi yapıyorsun?" "İyi hadi öyle olsun ama bunu konuşacağız, bi dahaki sefere kaçamayacaksın" kıkırdadım ve gözlerimi kapadım. Uyandığımda annem ve babam da gelmişti. Annem Sudeyle, babam Mertle konuşuyordu. Babam Burak ve Emre dışında ilk kez bir erkek arkadaşımla konuşuyordu. Yanlış anlaşılmasın cinsiyeti erkek ve arkadaşım.
Annem kıpırdadığımı gördü ve yanıma koştu "İyi misin birtanem?" "İyiyim anne, Emreler nerede?" annem değil Mert cevap verdi "Hocalar sadece yanında bir refakatçı göndermeye izin verdi onlarda beni gönderdi." "Tamam"
Mert ve Sude dışarı çıktı beni annelerle yanlız bıraktılar. Annem direkt "Bu çocuk olmasa durumun çok kötü olurmuş eğer yanında olmasaydı zehir seni felç bırakabilirmiş." Ağzım açık kaldı. Babam da "İyi çocukmuş" İnanamıyorum babam Buraklar dışında bir çocuğa iyi dedi İYİ vay be.
O sırada doktor içeri girdi. "Merhaba. Kızımız hastaneye tam zamanında getirilmiş iyi ki. Bugün sizi burada tutalım yarın taburcu ederiz." Babam doktora cevap verdi "Sağolun doktor bey" Doktor dışarı çıktı. Mertlerde doktordan sonra içeri girdi. "Önemli bir şey yok değil mi?" Sude'nin sorusuna karşılık şaka yapmaya çalıştım. "Hayır Sude 3 aylık ömrüm kalmış" dedim gülerek. "Hande yaa" "Tamam tamam, bişeyim yokmuş yarın çıkaracaklarmış." "İyi o zaman" "Kızım biz senin başında bekleyelim. Siz gidin çocuklar, yormayın burada kendinizi" Mert babama itiraz etti. "Hayır efendim siz de yorgunsunuz zaten, bizde bekleyelim. Hatta sıra sıra bekleyelim." "Aynen, aynen Hande'yi bu şekilde bırakmam ben" diye atları Sude. "İyi tamam hadi kalın" "O zaman siz sıranıza karar verin ben uyuyacağım" "Tamam kızım sen uyu"
Ben uyuyordum. Susuzlukla uyandım. Gözlerimi açtığımda yanımda Mert vardı. Bana bakıyordu. Bende ona bakmaya başladım. Öylece kaldık. Hiç bişey söylemeden sadece birbirimize baktık. Sessizliği o bozdu. "İyi misin?" "Evet iyiyim keşke sormayı bıraksan" Yanıma yaklaştı. Harika bir ses tonuyla "Merak etmek suç mu?" O an o kadar büyülenmiştim ki hiçbişey diyemedim. Güldü. "Çok mu harikayım neden öyle bakıyorsun?" Halsiz bir şekilde gülerek koluna vurdum. "Tamam sustum" ikimizde gülümsüyorduk. Mert'in telefonu çaldı. "Efendim. İyi. Yarın çıkıcak. Tamam görüşürüz" "Kimmiş?" diye sordum. "Emreler, merak etmişler hocadan aramışlar" "İyi, tamam" Sonrasında baya bi sohbet ettik. Yıllarca onunla konuşabilirim, asla sıkılmam.
Ama babam bizi böldü. Odaya girince ikimizde sustuk. O an sanırım yüzüm düştü. Babam "Pardon böldüm" Mert "Yoo, ben çıkıyım sürem doldu." Babam "Tamam, ya da yok yok. Ben çıkıyım sen Hande'ye iyi gelmişsin. Yüzümün yandığını hissettim. Kızarmış olmalıydım. Mert'in dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. O an utanmış olsamda çok mutluydum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMP
Novela JuvenilDört en iyi arkadaşın en kötü günü 1 Nisan 2015 Zeynep'in aralarından ayrıldığı gün. Cinayetin işlendiği gün.... 2017 tekrar bir kamp düzenlenir ve bu sefer Hande kaybolacaktır. Ama tek başına değil. Aşık olacağ...