Küçüklüğümden beri yurt dışında ki profesyonel müzik okulunda okumak istiyordum.Ve babam Ateş'le olan ilişkimizi öğrendiğinde bu fırsatı ihanete çevirmişti.Gidiyordum ama ardımda hayatımın aşkını bırakıyordum.Bavulumu tıka basa doldururken elimdeki mor yazmayı fark ettim.Elimde hala kurşunun izi vardı.Bi kaç saniye elimdeki çizgilere odaklandıktan sonra o ana geri dönmüştüm.Mor yazmada içimi ısıtan eşsiz kokusu vardı.Göz yaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzülürken babamın odaya girdiğini anlamamıştım.Zamanım kısalıyordu ve salya sümük ağlamayı kesmeliydim.Son defa kokusunu içime çekip kafamı kaldırdım.Gözlerimi odada gezdirirken babamı gördüğümde hissettiğim duyguyu tarif edemiyordum ve ona hala öfkeliydim.Ayaklarımı yere vurarak masanın karşısındaki pufa oturdum ve ayağımı sallamaya başladım.Uzun zaman süren sessizliği babam bozmuştu.Bişeyler mırıldanıyordu ama anlayamamıştım.Tek anladığım"Uzun süre görüşemeyeceğiz ve dargın kalmak istemiyorum."Babasının kızıydım ben öfkelenirdim ama kimseyi kıramazdım.Başımı kaldırıp sinirle gözlerimi devirdiğimde ağzımdan çıkanları ben değilde başkası söylüyor gibiydi."Onu terk etmemi istiyorsun.Acımasızsın!Senelerdir dileğim olan lanet olasıca okulu Ateş'le beni ayırmak için kullanıyorsun!SANA ACIYORUM BABA" Nazlı ne diyorsun sen kendine gel kimseyi üzemezsin. İç seslerimle beynim kavga ediyordu ve ben ağzımdan daha fazla saçma sapan şey çıkmaması için "Uykum var ve uyumak istiyorum çık lütfen"dedim.Her gün babamı kaybedebilme korkusuyla yaşıyorken nerden geliyordu bana bu özgüven?Babam kırılmış ruhuyla odamdan sessizce çıkarken hırsla bavulumun fermuarlarını kapattım ve yol boyunca atıştırmalık,su,şarj aletim ve bir iki kitabın bulunduğu sırt çantasını hazırladım.Babamı üzdüğüm için tüm hücrelerim yanıyor gibiydi.Göz kapaklarım ağırlaşmıştı uyumam gerekiyordu yarın uzun yolculuk yapacaktım.Saçlarımı hafif salık bir at kuyruğu yapıp banyoya gittim.Aynada yüzüme bakarken gözlerimin ağlamaktan kan çanağına döndüğünü gördüm.Diş macununu sıktım ve dişlerimi fırçaladım.Ponponlu babetlerimi çıkartıp sıcak pikemi üstüme çektiğimde telefonumu aldım ve Ateş'le olan resimlerimize bakındım.Bu dünyada karşılaştığım en anlamlı gözlerin sahibiydi o.Kokusu başımı döndürüyordu.Bazen küçük saf bir çocuk gibi mutlu olabiliyorduk.Gizli aşkımız bizi yakıyordu.Yüzünün hep bi yanı buruk diğer yanı samimiydi.Yanındayken kendimi güvende hissedebiliyordum.En önemliside adının anlamı gibi beni yakıyordu onsuzken nefes alamıyordum.Deli Kızım derdi bana.Hep çılgın biri olurdum yanında.Resimlere göz attıktan sonra yeni hayatıma başlamanın verdiği heyecan fakat Ateş'den ayrılmanın verdiği hüzünle beynim karman çorman olmuştu.Gözlerim kapanıyordu telefonu şarja takıp uyuyacaktım ki Ateş mesaj atana kadar."İyi geceler Deli Kızım" Hayallerime sığdıramadağım gülüşünü yüzüne taktığını tahmin edebiliyordum.Ardından gelen mesajla tabi ki duygularım değişti."Nasıl yani ayrılmanın verdiği üzüntüden kedini depresyonlara mı soktun?"yazıp gülen yüz emojisi koymuştu.HA-HA-HA.Benim çocuğum bazen ukala olabiliyordu.Beni fazlasıyla çıldırtmaya yarayan gülüşü varken bir de şu çocukluklarına aşık oluyordum ben.Trene bindiğimde merak ettiğim son duraktı o.Karanlık tünellere girdiğimde tek ışığımdı ve ondan nasıl vazgeçmemi bekleyebiliyorlar dı?Hemen mesaj attım."Sanada iyi geceler ukala çocuğum.Ama şunu bil ki depresyona falan girmedim.Sadece kendimi hırpalamış ve sinirden dişlerimi sıkmaktan acillik olabilirdim!"Belki kendimi gülünç duruma düşürebilirdim bu yazdığımla ama onun gülmesi her şeye değerdi."Kendine iyi bak"diye net ve kısa bir mesaj atmıştı kendince ama ben anlam veremiyordum."Hey sende mi yolcusun?"Merak içerisindeydim.Acil cevap bekliyordum ama açıklama yapmamak için son mesajını veda etmekten yana kullandı."Bu kadar konuşma seni romantizme boğuyor.İyi geceler" Ne,nereye,neden,nasıl gibi sorular zihnimde cirit atıyordu. GİZEMLİ ATEŞ AÇAR İŞ BAŞINDA! Aslında meraktan kuduruyordum.Küçükken babamı annemden kıskanırdım.Artık Ateş'i kıskanıyordum hatta bazen baktığı gökyüzünden bile.Benim ki yavaş yavaş paronayaklığa dönüşen bir kıskançlıktı ve onun kendisini bir şey sanmasını istemiyordum.Egolandırmamalıydım.Gözlerimi kapatıp yatakta bir o yana bir bu yana döndüm.Acaba beni yollamaya gelecek miydi?Merakım beni yendi ve elim telefonuma uzandı.Kaptığım gibi"Yarın beni uğurlamaya gelecek misin?"diye yazdım.Telefonu kalbime doğru indirdim ve gözlerimi kapatıp mesaj bekledim.Mesaj bildirimi geldiğinde"Tabi geleceğim Deli Kız,son bir defa sarılmadan bırakır mıyım seni?" Bu çocuk ani değişebiliyordu ve kafamı karıştırıyordu.Beynimi bulanıklaştırıyordu.Gelen mesaja çığlık atmamak için yastığı yüzüme bastırıyordum."Bekleyeceğim" yazıp telefonu yanıma yerleştirdim.Ve kalbimde buz kesen o mesaj"Sonsuza dek seni kalbinin derinliklerinde bekliyor olacağım".Adeta karşısında eriyordum.Yazacak bir şey bulamadım ve uykuya geçtim.Sabah uyanır uyanmaz aceleyle banyoya geçtim.Ilık bir duş almak rahatlatacaktı.Bugün hayatımın dönüm noktası olabilirdi.Evet üzgün ve öfkeliydim fakat öyle yada böyle hayallerimi gerçekleştirecektim.Altıma Adidas eşofmanımı geçirdikten sonra üzerime salaş bir croptop denilen kısa sweatlerden geçirdim.Hafif sıkı topuzumuda yaptığımda herşey hazırdı.Ateş aklıma gelince olduğum yerde kala kaldım.Onsuz geçireceğim günleri düşünüyordum daha doğrusu geçiremeyeceğim günler...Tam da dramın dibine vurmuşken annemin diğer odadan gelen sesiyle irkildim.Taksi gelmişti.Gözlerim dolmuştu.Hemen elimin tersiyle silip telefonumu çantaya attım.Sırt çantamıda alıp aşağıya indim.Babam bavulumu bagaja yerleştirirken annemle arka koltuğa yerleştik.Babam öne oturup hava limanına gideceğimizi söylediğinde sanırım biraz gerilmiştim.Yol boyunca melankolik şarkılar dinleyip kendimi yalnızlığa alıştırmaya çalışıyordum.Gelmiştik,ayrılık vaktiydi.Bavulumu alıp elime geçirdim.Yanımda ki tek varlığım bavulum olacağı için saçma bir şekilde kenetlenmiştim.Gidiyordum ve yanımda sadece bir bavul kıyafet,mor yazma ve şarkılar vardı.Başımı kaldıramıyordum.Babama olan öfkeme yenik düşüp onu fazlasıyla kırmıştım.Hala derinlerde öfkem vardı ama mahcup hissediyordum.Dargın ayrılmak istemiyordum.Gözlerimi korkakça babamın yüzüne çevirdiğimde yüzümü ellerinin arasına alıp "Her zaman arkandayız" dediğinde gözlerim yine dolmuştu.Sımsıkı babama sarıldım.Çok babama düşkündüm ben ve babamla bir diğer benzeyen noktamızda kimseyle küs kalamazdık.Sımsıkı babama sarılıp içimden biliyorum demiştim.Babamla vedalaştıktan sonra annemle vedalaştık.Gitme vaktim gelmişti artık.Her sokağın köşesinde durup muhabbet edebileceğim tanıdıklarım olmayacaktı ve koskocaman bir şehirde yapayalnız kalacaktım.Etrafa göz gezdirdim ama Ateş'i görememiştim.Canım yanıyordu.Son kez kokusunu içime çekmek istiyordum.Ya simdi vedalaşıcaktık yada 1 sene sonra görüşebilecektik.Uçağın kalkmasına az kalmıştı.Pasaport işlemlerimi hallettikten sonra bavulumu yerleştirdik.Son defa vedalaştıktan sonra uçağa doğru yürümeye başladım.Uçağa bindim ve biletimi gösterdim.Babam itinayla cam kenarı istememişti.Zaten benim midem bulanırdı.Hep iç tarafta otururdum.Ama beyin yoksunu insanlar beni cam kenarına koymuşlardı ve mızmızlanarak yerime geçtim.Her şey mükemmelmiş gibi bir de yolcuyu bekleyecektik.Önemli işi varmış falan filan.Kulaklığımı taktıktan sonra listemde bana Ateş'i en çok hatırlatan"Mor Yazma"yı başlattım.Anılarımız film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu.
Kaldım şehirlerde sen bana kızma
Hep haber edemezsem moralini bozma
Bilmiyorum ne zaman geri gelcem
Alcam o yerlerden sana mor yazma
Müziği dinlerken uyuya dalmışım.Hala uyuyordum.Hafif saplantılı sallamadan dolayı gözlerimi açmıştım.Etrafa bakınırken Ateş'i görmüştüm ama sonra müzik etkisi olabilir diye dönüp gözlerimi yummuştum.Gerçek miydi ki?Yanımda oturuyordu doğruldum ve gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım."Deli Kızım" dediğinde rüyadayım sanmıştım ama gerçekti.İNANAMIYORDUM.Yine duygusal tarafım tutmuş ve salya sümük ağlarken kendimi huzur veren kokusunda buldum.Kollarının arasındaydım.İşte mutluluğun adresi burasıydı.Kendimi geri çekip yüzümü sildikten sonra Ateş'in kafasını sağ sola döndürdüm bi kaç kez.Gerçek olup olmadığına emin olmak için.Şu an ne yapıyorsam bilincimin dışındaydı.Yanaklarına kaç binlerce buse kondurdum bilmiyorum.Yolda baya kısalmıştı neredeyse yarılamıştık.Salak ben sevgilim yanımdayken yanında horul horul uyumuştum.Ne işi olduğunu soracaktım ki telefonu çaldı ve beni susturmayı yine başarmıştı.1 saate yakın birileriyle konuştu.Almanca konuştuğu için hiç bir şey anlamıyordum.Kulaklığımı takıp farklı şarkılar keşfetmeye çıktığımda çoktan sınırlar içerisine girmiştik.Yavaş yavaş alçalıyorduk ve deprem yaşıyor gibi olmuştum.Kulaklığımı ve telefonumu çantaya tıktıktan sonra Ateş'le birlikte indik.Tekrardan doyasıya sarıldık.Yanındayken nefesim kesiliyordu resmen.Bavullarımızı almaya gittik.Benim ki kocamandı Ateş'in ki ise en küçük boy bavul kadardı.Kıkırdarken"Ah siz kadınlar"dediğini duymuştum.Neredeyse 6 sene burada kalacaktım ve bunlar azdı bile.Umursamadım ve yola koyulduk.Buraya gelmeden önce ehliyet aldığım için babam bana araba kiralamıştı.İndiğim zaman babamı arayacaktım.Hemen telefonu çıkarıp tuşladım.Yurt dışında arayamadığım için Ateş'den arayacaktım.Aradım."Efendim Ateş" dediğinde "Eee alo benim baba yurt dışı olduğu için arayamıyorum.Ateş'den aradım."2-3 saniye sonra verdiği cevap şok etkisi yarattı."Ateş'in orada ne işi var?"hemen cevap verdim tabiki "Nasıl yani senin haberin yokmuydu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor Yazma
FanfictionKomutan kızı Nazlı ile timinden olan askeri Ateş'in ilişkilerini ayırmak için farklı yerlere yollayacakken karışıklık olur ve Nazlı&Ateş çiftimiz aynı yere gider.Devamı hikayemde...