Bölüm47

143 18 17
                                    

Bir hafta tutsak olarak tutulduğu çadırdan ayrılma vakti gelmişti. Yoon Hee yi götürdükleri şehirde zavallı kız az sonra başına geleceklerden habersiz kurtulabileceğini düşünüyordu.
Ancak arabadan inmeden ağzını ve ellerini bağlamaları boşa ümitlendiğinin işaretiydi.
Üzerine giydirilen siyah ferece sayesinde kimseler onu farketmemişti bile.

Koşar adımlarla girdikleri binanın demir kapısı arkadan kilitlenince kaçma ihtimali tamamen ortadan kalkmış oldu.
Bu insanların ondan ne istediği hakkında ise hala hiç bir fikri yoktu.

Zorla sokulduğu küçük odada çaresiz beklemeye koyuldu. Kısa bir süre sonra odaya ellerinde rengarenk kumaşlar olan iki kadın girdi. Kadınlar ona bakarak birşeyler tartışıyorlardı.
Kadınların memnuniyetsiz ifadeleri genç kızı rahatsız etse de hiç ses çıkarmadı.

Yaşlı olan kadın Yoon a biraz daha yaklaşıp onu eliyle mıncıklayıp taciz edince, "Ne yapıyorsun!" diyemeden diğeri gelip onu soymaya başlamıştı bile.
İtiraz etmek istedi ancak bu kadınlar da belli ki tıpkı adamları gibi zorbaydı. Çaresiz boyun eğdi.

Yoon Hee ye baştan savma, uydurma bir temizlik yapıp, ağır kokular sürüyorlardı.
Ellerindeki elbiseleri tek tek Yoon un üzerine tutup onun için en uygun olanı seçtiler.

Kendi kadınlarının giysisinden çok farklı, renkli kumaşlardan yapılmış üzerine büyük gelen parlak yeşil, kırmızı güllü bir elbise giydirdiler. Beline takılan büyük kemer elbiseyi toparlamasa yürümesi bile mümkün değildi.
Yoon Hee nin tek anladığı iki kadının onu değiştirmeden yanından ayrılmayacağıydı.

Saçlarını küçük küçük örerek, başının üzerinde toplayıp, kırmızı pullu bir örtüyle süslediler. Gözüne sürülen sürme ise hiç onun alışık olduğu gibi değildi. Yanağına ve dudağına sürülen boyadan sonra iki kadın eserlerine bakıp keyifle sohbet ediyordu. Kadınlar şimdi oldukça memnun görünüyorlardı.
Yoon Hee yi odadaki divan üzerine oturtup bekletmeye başladılar.
Sıkıcı geçen bir kaç saat sürenin sonunda nihayet oda kapısı açıldı.
İçeri giren dört adamın ikisi onu getirenlerdi. Ancak ikisini ilk defa görüyordu. Yabancılardan biri Yoon Hee ye iyice yaklaşıp alıcı gözüyle bakıyordu.
Odadaki dört adamın hararetli geçen tartışmaları Yoon Hee nin açık açık satıldığına işaretti.

Genç kızı itiraz etmek istedi. Başında duran zebani kılıklı adam elindeki silahı gösterip Yoon u zorla yerine oturttuğunda çaresiz olduğunu bir kere daha anladı.
Uzun süren pazarlık sonunda iki adam el sıkışıp anlaşırken, genç kızın sesi bağırmaktan kısılmış, vücudu direnmekten yorulmuştu.

Gün sonunda iki yeni yabancıyla zorla odadan çıkarılırken bile nafile direnmeye devam etti.

Kapı önünde bekleyen arabaya zorla bindirildiğinde ise gördüğü yeni sahip olduğunu düşündüğü kişi olayın seyrini değiştirecekdi.

Yoon Hee bir süre başı sarıklı yüzü örtülü adamın tanıdık gelen gözlerini inceledi.
Heyecandan kalbi kuş gibi çırpınırken hayalinin gerçek olmasını nasıl istiyordu.
Gözlerini umut ile kapatırken
"lütfen lütfen" diye sayıkladığının bile farkında değildi.

"Yunii! Aç gözlerini!"

Genç kız tanıdık gelen kadife ses ile gözlerini korkarak araladı.
Deniz de yüzündeki örtüyü açmış, genç kızın ilk tepkisini meraklı gözlerle izliyordu.
Yoon Hee "Rüya mı?" diye sordu.
Deniz "Hayır!" cevabını verdiğinde Yoon Hee göz yaşları ile ona çoktan sarılmışdı.
Uzun bir süre sadece O" nun hıçkırıklarla ağlama sesi duyuldu.

"Herşey geçti küçüğüm yanındayım!"

CAMDAKİ iZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin