Güzel bir güne açmıştım gözlerimi.Sabahın ilk ışıkları vuruyordu yüzüme.Yataktan pek de kalkasım gelmiyordu fakat gitmem gereken bir işim vardı.Akşam pek iyi uyuyamasam da kardeşlerime bakmam için işimin yolunu tutmalıydım.
Üç kardeşiz ve en büyükleri benim.Her birinin sorumluluğu benim üzerimde,onlara bakabilmek adına başarılı olduğum okulumdan vazgeçtim ben.Ailem,onlara ne olduğu meçhul.Onları son gördüğüm an en küçük kardeşim iki yaşına yeni basmıştı.Ona hediye almaya gideceğiz diye evden çıkıp bir daha dönmemişlerdi.Şimdilerde 12 yaşında olan kardeşim hâlâ onların hediye getireceğine inanıyor.
Saçları kıvırcık olan Eunwoo'nun sırf gıcıklık olsun diye saçlarına elimi daldırdım ve çekiştirdim.
"Yaa! Abla uğraşma benimle!"
"Büyüdün de bana kızmaya mı başladın sen bakayım? Sus sen."
Dedim onu azarlar tonda.Eğlenmesini bilmeyen bir çocuktu,pek fazla şaka kaldıramayan tiplerdendi.
"Hem sen işe gitmeyecek miydin? Güle güle!"
"Ablalara çemkirilmez.Gidiyorum zaten."
Ayakkabımın bağcıklarını bağladıktan hemen sonra portmantodaki çantamı alıp evden çıktım.
Dışarıda ötüşen kuşları duyunca içimi bir huzur kapladı.Keşke ömür boyu yaşayabileceğim içi kuşlarla dolu bir bahçem olsa diye düşündüm.Ne güzel olurdu ama...
İş yerine vardığımda hızla önlüğümü giydim ve kasa başına geçtim.Günlük olarak yapacağım görev değişiyordu.Bazen kasada,bazen serviste görevli olabiliyordum.
Karşıma gelen ilk müşteriye güler yüzümü takınıp siparişini aldım.Aynı güler yüzlü tepkiyi aldığımda istemsiz bir şekilde ağzım kulaklarıma varmıştı.Çünkü karşımdaki kişi öyle güzel bir gülüşe sahipti ki,anlatamam.
"5000 won efendim." Mümkün olduğunca sevimli davranıyordum.O ise elini cebine atıp cüzdanını yavaşça çıkardı ve içinden aldığı parayı nazikçe bana uzattı.Parmakları hafif tombul ve kısaydı fakat aşırı tatlı görünüyorlardı.
"Teşekkürler ve iyi günler." Deyip siparişini aldıktan sonra ayrıldı.Hiç gitmesin istemiştim.Çok beyefendi birine benziyordu.Kore'de böyle insanlar elbette kolay bulunmuyordu.Ya da bana denk gelmiyordu.
Bıkkınlıkla kasa başından etrafı izlerken tekrar kapı açıldı ve içeriye yine aynı adam girdi.
"Pardon,biraz önce buradan alışveriş yapmıştım fakat siz fazla para üstü vermişsiniz."
Dedi hafif kısık bir şekilde gülen gözleriyle.O anda yere düşüp bayılabilirdim.
"Ah,öyle mi? Üzgünüm."
Resmen adamın yakışıklılığından para saymayı bile unutup yanlış para üstü vermiştim.Şapşalca gülümsedim ve paranın fazlasını alıp kasaya geri koydum.Ardından yine adamın gidişine bakakaldım sadece...
●●●●●●●●●●●●
Hava kararmıştı ve bayağı soğumuştu.Fakat akıllı bir insan olduğum için sabahın güneşne aldanıp ince ve kısa kollu tişörtle dizlerimde biten bir şort giymiştim."İyi geceler SooJin."
"Sana da iyi geceler."
Dedim Youngwo'ya el sallayarak.Dükkandan çıktığım gibi kollarımı birbirine dolayıp yürümeye başladım.
Aslında hayatımdan memnundum.Çünkü kimseye yük olmadan kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyordum.Kardeşlerime bakabiliyordum,kendime bakabiliyordum.Tanrıya şükür ki her akşam yiyecek yemeğimiz de vardı.Şikayet edeceğim hiç bir konu yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐃𝐨𝐧'𝐭 𝐆𝐨 | 𝓙𝓲𝓶𝓲𝓷 One Shot ✓
Fanfiction💉Gecenin karanlığında bir kurtarışla başlamışlardı mutlu günlere ve yine gecenin karanlığında namlunun ucundan çıkan bir mermiyle son bulmuştu mutlu günleri.🔫 ©️ Vaℓeria☆