Hayatta başınıza nelerin geleceğini bilseydiniz, bir şeyleri değiştirmek için elinizden ne gelirse yapardınız. Belki rezil olduğunuz bir anı değiştirirdiniz, belki de tanıdığınıza pişman olduğunuz kişiyi, sonsuza kadar hayatınızdan silerdiniz.
Birçok kişinin bu şekilde düşünmesine karşın, Dolunay yaptığı hiçbir şeyden pişman değildi. Her hareketi başka bir olayı doğurmuştu ve belki de bir olayın bile yanlış gitmesi, şu an yaşadığı hayatı etkileyebilirdi. Ve Dolunay şu an mutluydu. Uzun zamandır, ilk defa.
Şu an, elinde bir kahveyle bankta oturmuş, Ali'yi bekliyordu. Kurtulmasının üzerinden yaklaşık 3 ay geçmişti ve Ali onunla ne zaman görüşmek istese, o hep kaçmıştı. Nedenini bilmiyordu ama olduğun kişi için değil de, garip bir özelliği yüzünden insanların ona yaklaşmasını istemiyordu.
Ama bazı şeylerden kaçamıyordunuz. Dolunay da artık kaçmaktan sıkılıp Ali'yi görmeye karar vermişti. Kafasında uzun zamandır dönüp duran cümleleri ona söyleyecek ve ondan net olmasını isteyecekti.
Kahvesinin yarısına gelmişti ki kendisine doğru gelen Ali'yi gördü.
Ali'nin her zamanki kombini üstündeydi; siyah tişört, siyah pantalon ve siyah deri ceket. Bu çocuk hiç üşümüyor mu yahu? Nefesini dışarı versen buza dönüşecek, bu ise deri ceketle geziyor!
Ali, yanına oturunca kendi kendine yaptığı konuşmaya bir son verdi. Bir an önce konuya girmek istiyordu. Burnu da soğuktan kızarmıştı zaten.
"Selam."
"Selam."
"Nasılsın?"
"İyiyim,sen?
" Eh işte idare eder."
Dolunay, aralarında geçen konuşmanın saçmalığıyla yüzünü buruşturdu. Tamam o zaman, haydi görüşürüz, deyip kalkıp gitsem mi acaba?
Derin bir nefes aldı ve cümlelerini toparlamaya çalıştı. Ardından kızıl saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak boğazını temizledi.
"Konuştuğumuz konu yarım kalmıştı, biliyorsun. O yüzden benim başıma gelenleri hızlı bir şekilde özet geçeceğim. İlk kez babamı hipnotize ettim ve bunu yaptığımda 11 yaşındaydım. O an nasıl yaptığımı bilmiyorum ama hatırladığım tek şey, o an tek istediğim şeyin, babamın benimle kalmasını her şeyden çok istediğim."
Dolunay adeta nefes almadan konuşuyordu. Söylemek istediği asıl kısma geldiğinde derin bir nefes aldı.
"Bundan birkaç ay önce başıma bir şeyler geldiğini biliyorsun. Nasıl olduğumu sormak için defalarca aradın, teşekkür ederim. Ama bilmen gereken bir şey var. O günden itibaren bu yeteneğimi kullanmayı denedim ama hep başarısız oldum. Artık yapamıyorum."
Dolunay'ın konuşmasını, yüzünde büyük bir tebessüm ile dinleyen Ali de, "Bak, başında sana, kendime benzeyen birini görmenin mutluluğu ile yaklaştım, kabul ediyorum." demesinin ardından devam etti.
"Ama ne kadar garip ya da normal olursan ol, ben sana aşık oldum. O gün seni görmem kaderdi, evinizin karşısına taşınmam kaderdi. İnsan kaderinden kaçamıyor." diyen Ali, ağzı açık bir şekilde ona bakan Dolunay'ın elini tuttu.
"Eğer sen de istersen, bundan itibaren mutlu olabiliriz. Pek normal olacağımızı iddia etmiyorum ama, dünyanın gördüğü en anormal çift olabiliriz. Ne dersin?"
Dolunay da, Ali'nin elini tutup sıktı ve başını olumlu anlamda salladı. Ardından başını, Ali'nin omzuna yasladı.
Şu an tek garip olan şey, Dolunay'ın, Ali'nin ceketine değen saçlarını çamaşır suyuna batırıp çıkarmak istememesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgu -Tamamlandı-
Ficção GeralDolunay ve Deniz, aynı anneden olan iki kardeştir. Deniz yetimhanede, Dolunay ise babasıyla birlikte büyümüştür. Dolunay uzun uğraşlar sonucu ablasını bulduğunda, Deniz'in onu evlat edinen ailesi kayıptır. Deniz'in ailesini bulmaya çalışan polis me...