Aradan geçen iki ayda çok fazla şey değişmişti ve acılar unutulmamak üzere sadece alışılmıştı.En belirgin değişim de Bahar Hanım'daydı. Artık yüzü güleç bir kadın değildi. Herkesi kendine yakın hisseden o arkadaş canlısı kadın artık tanımadığı insanlara karşı mesafe doluydu. Kocasını kaybettikten sonra kabuğuna çekilmiş, doğru düzgün akrabaları olmadığı için de dış dünyanın tehlikelerini, kadın başına ve genç kızıyla yapayalnız kaldığı için sanki yeni yeni fark ediyordu. Bu kocasıyla dolu anıların olduğu şehirde acıdan aklını kaybetmemek için daha fazla kalmak istemiyordu. Ne zamandan beridir de kendilerinden uzak bir şehirde olan ve neredeyse tek yakın gördüğü akrabasıyla konuşuyordu. Kafasının içindekileri gerçekleştirmek için de bu akrabasını ihtiyacı vardı.
Ela ise artık liseye geliyor ve yavaş yavaş eski haline dönmeye çalışıyordu. Acısını bu kadar kısa sürede atlatmasında hiç şüphesiz en büyük pay Caner'indi. Bir gün olsun onu yalnız bırakmamıştı. Her ne kadar onları tanımayan insanlar bile onlara sevgili gözüyle baksalar da, gene de ortada bu ilişkinin gidişatıyla ilgili konuşulan hiçbir şey yoktu.
Sadece zor zamanlar geçiren Ela'ya destek olan bir Caner vardı ve bu konuda oldukça da başarılıydı. Aslında bu konu hakkında konuşmak istese de, "Şimdi zamanı değil."deyip susuyordu.
Günler geçtikçe Ela yarım ve buruk gülümsemesinden sıyrılıp mutlulukla gülümsüyordu. Arkadaşlarının, insanların ve tabiki Caner'in desteğiyle...
Zira kendisine bile hayrı olmayan annesi, şu an kızına destek olacak o gücü ne bedeninde ne de içinde hissedemiyordu.Artık her gün sevdiği kızla okul çıkışı birlikte yürüyen Caner, bugün okul çıkışında onunla birlikte yürüyemeyeceğini söylemişti.
Bir anda yüzü düşen sevdiği kıza baktı ama gitmesi gerekiyordu. Önemli bir işi vardı sonuçta.
Bu yüzden hafifçe eğilerek, kendisinden kısa olan Ela'nın yere düşen gözlerine baktı.
"Sadece bugünlük." dedi. Sonra da elleriyle Ela'nın omuzlarını kavrayarak kendisine bakması için anlamlı bir şekilde sıktı.
Ela, başını kaldırınca da dudaklarında şefkatle gülümseme olan Caner'in yüzüne bakıp istemsizce gülümsedi. Bir müddet öylece gülümsedikten sonra birbirlerine çok yakın olan bu iki gencin gözleri adeta kenetlendi.
Bir anda Caner'in gülümseyen yüz ifadesi yerini ciddi bir ifadeye bıraktı. Ne olduğunu anlamayarak telaşlanan genç kız, " Bir şey mi oldu? " demeye kalmadan, Caner'in sımsıkı sarılmasıyla irkildi.
Bu tuhaf hissi daha önce hiç yaşamamıştı. Vücudunun sıcakladığını hissettiği o anda, aynı şekilde kollarını ona dolayarak güçlü bir şekilde sarılmak istedi ama yapamadı.
Donup kalmaktan başka hiç bir şey yapamadı.Caner ise başını Ela'nın saçları arasına gömmüş ve gözleri kapalı bir şekilde bu güzel anın tadını çıkarıyordu. Zamanın durduğunu hissettiği anlardan birini yaşıyordu sanki. Bu durumdan hiç de şikayetçi olmamasına rağmen, artık çekilmesi gerektiğini fark ederek, başını hafifçe kaldırdı ve Ela'nın kulağına fısıldadı:
"Seni seviyorum Ela... Seni çok seviyorum!..."
Bunu duyduktan sonra Ela, gözlerini kocaman açarak karşılık vermek istedi ama ağzı adeta mühürlenmiş gibi konuşamadı ve sustu. Şu halde, aklındaki cümlenin harflerini birbirine karıştırmaktan korkuyordu.
Caner, biraz durduktan sonra Ela'nın bir şey söyleyip söylemeyeceğini beklemeden saçından küçük bir öpücük alarak oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİK
Mystery / ThrillerÇoğu insanın hayatı boyunca sakladığı pek çok sırrı vardır. Bazıları hiç ortaya çıkmayacağını düşünerek bu sırları geçmişiyle birlikte unutur. Yapılan bazı hatalar sadece eski bir anı olarak akıllarının bir köşesinde kalırken, yaşanan başka bir olay...