HATIRLATMA:
Ben tüm bunlara anlam veremezken hala adını bile bilmediğim bir oğlanın bana neden yardım ettiğini merak ediyor,bir yandan da ona şimdiye kadar kimseye güvenmediğim kadar güveniyordum.
?:Adın ne?
İlk başta kararsız kalsam da sonunda söyledim.
D:Destiny.Peki senin?
?:Louis.Louis Tomlinson...
YENİ BÖLÜM:
Orman yolunda ilerlerken 3 katlı büyük bir ev gördüm.O tarafa giderken gerginliğim de artmıştı.Acaba tek başına mı yaşıyordu? Tahminim sürekli burada yaşamıyordu.Sonunda durunca inmek için kolumu kapı koluna attım ama bunu yapmamla koluma bir acı saplandı.Hafiften kanayan kolumu tamamen unutmuştum.Kapıyı tekrar açmak için uzandığımda benden önce Louis açtı ve elindeki bezi bana uzattıktan sonra kolumu sıkıca sarmamı söyledi.Çantamı sağlam koluma atıp teşekkür ettikten sonra arabadan indim.Louis'i takip ederken evde başkalarının olup olmadığını merak ettim.
Eve girdiğimizde Louis ışıkları açıp etrafa bakındı.
L:Çocuklar? Evde misiniz?
Ben gerçek anlamda küçük ve oyuncak ayısıyla baba diyecek bir çocuk beklerken ortalıkta kimse yoktu.Louis oturmamı işaret edince sakince koltuğa oturdum.
Bu sırada telefon konuşmasını yeni bitirmiş olan Louis geldi.
L:Burada arkadaşlarımla kalıyordum ama bara gitmişler.Oradan evlerine geçeceklermiş.
Başımı sallamakla yetindim.Benim için daha iyi olurdu,böylece bir sürü meraklı gözün baskısı altında kalmamış olurdum.Zaten tanımadığım bir kişi tarafından sorguya çekileceğim.
D:Teşekkür ederim.
L:Ne için?
D:Hayatımı kurtardın,sen olmasan şu anda ya ölmüş olurdum ya da...
O anda düşününce nefesim kesildi.Cümlemi tamamlayamadım ama o anladı.Yüzüme sıcaklık yayılınca ağlamak üzere olduğumu anlayıp başımı eğdim.Neyseki kendimi tutabilmiştim ve kendime gelince başımı kaldırıp ona baktım.O da bana bakıyordu.Gözlerimiz sabitlenmişken açacak konu arıyordum.
L:Önemli değil.Asla da olacağını sanmıyorum.Seninle bugün çarpıştığımızdan beri yüzündeki ifade aklımdan çıkmıyor ve hayat hikayeni bilmek istiyorum.
O bu cümleyi kurduktan sonra vücudumda elektrik akımları harekete geçse de umursamamaya çalıştım.
D:O zaman bu da senin şansın.Beni tekrar görmek istemişsin ve şu an tesadüf mü bilemem ama karşındayım.
Bu cümleyi bende nasıl kurduğumu bilmiyorum ama ondan sonra kuru bir sessizlik oldu.
L:Ah,kolun.Hemen pansuman yapsak iyi olur.
Onu tamamen unutmuşken aklıma gelince irkilip yarama baktım.Louis de bu sırada pansuman için gerekli olan şeyleri almaya gitti.Kolumdaki bezi çözdükten sonra Louis gelince kan olmuş bezi alıp çöpe attı.
L:Canın biraz acıyacak ama dikiş atmam gerekiyor yoksa kanama durmaz.
İşte şimdi hapı yutmuştum.Hastanelere dayanamazken -iğnelere- canlı canlı dikilecek miydim? Louis korkumu anlamış olacak ki sağlam omzuma elini koydu.
L:İstersen hastaneye gidelim? Bu işi yapabilirim ama en azından orada uyuştururlar istersen?
Başımı hemen hayır anlamında hızlıca salladım.Josh beni arıyorsa hastane yoluyla bulabilirdi.Bu acıya katlanmak zorundaydım.
D:Hayır,hastane olmaz.Sen yap lütfen.
Bana attığı "emin misin?" bakışından sonra başımı olumlu olarak salladım.
Louis gerekeni yaparken dayanabiliyordum.Çok kötü acımıyordu.Sadece çok kötü sızlıyordu. Dikiş bittikten sonra kolumu sardı.
Lo:Tamam.Şimdi dinlenmelisin.
Bu dedikleri beni şaşırttı.
D:Ne yani benim kim olduğumla veya başıma gelenlerle ilgili soru sormayacak mısın?
Lo:Şimdi bunun sırası olduğunu sanmıyorum.Dinlenmen gerek.Sonra da konuşabiliriz.
Başımı sallamakla yetindim.Aramızda derin bir sessizlik oldu.Yani Louis'i ilk gördüğümde diğer erkekler gibidir diye düşünüyordum ama, ama şimdi farklı olduğunu anlıyorum.O hepsinden çok farklı ve bana güçlü gözüküyor.
Evet,güçlü gözüküyor,nedenini ben de bilmiyorum ama öyle.
Lo:Hadi gel,sana bir oda ayarlayalım.
Başımla onayladım ve o merdivenlerden çıkarken onu takip ettim.Üç tane kapının olduğu koridorda sağ taraftaki iki kapıdan ilkini açtı.
Lo:Şey,burası en temiz oda.Arkadaşım Liam burada kalıyordu da diğerleri biraz dağınıktır.
Onun bu utangaç halini görünce çok tatlı gözüktüğünü düşündüm -bir an için sadece-
D:Ah,hayır sorun değil.Bende biraz dağınığımdır zaten.
Ne saçmaladığımı anlayınca bende kızardım.Ah hem,kim dağınık olmaz ki?
Lo:Herkes biraz da olsa dağınıktır evet...
Konuşmanın saçmalığını farkedince ikimizde susup yeri inceledik.Konuşmayı tekrar başlatan ben oldum.
D:Şey,oda ve diğer herşey için teşekkür ederim.
Lo:Herşey derken?
D:Beni kurtarman falan... Kurtarıcım gibisin işte.
Ayaklarımla oynarken yerin dibine girecektim.Ama Louis bunu engelleyip eliyle çenemi tutup gözlerimi gözlerine kilitledi.
Lo:Demek kurtarıcınım ha? Hiç birşey için teşekkür istemiyorum senden.Ve kurtarıcın olarak artık uyumanı istiyorum.İyi geceler Destiny.
D:İyi geceler Louis...
Benden biraz uzun olmasının verdiği dezavantajla ona sarılmak için biraz ayaklarım üstünde yükseldim.Ve en sonunda ne yaptığımı umursamadan ayrılmadan önce yanağına bir öpücük kondurdum.O daha olayın şaşkınlığıyla beklerken el sallayıp odanın kapısını kapattım.Yatağa yattıktan bir süre sonra kalbimin atışı düzelince en sonunda uykuma yenik düştüm...
Bölüm geç geldi biliyorum.Üzgümüm bir daha olmaması için çalışacağım.İnşallah bu bölümü beğenmişsinizdir :))