Yazar; Aslıhan Saranghae
Il Sang; genç kızın boğazına geçirdiği ellerini daha da sert sıkarak onu buzdolabına yapıştırdı. Susması gerektiğini kendiliğinden bilmesi gerekirken neden her şeye karşılık veriyordu ki bu aptal? Ve biraz daha yaklaştı kızın korku dolu yüzüne doğru. Ani adımlarla Hana’nın yanına geldiği ve orantısız güç kullanıp birden bire kızın boğazına yapıştığı için başı daha şiddetli dönmeye başlamıştı. Midesi daha da fazla bulanıyordu. Ve kahretsin ki başına geleceği anladığı an da iş işten çoktan geçmişti. Dün akşamdan beri midesine envai çeşit mezeyle birlikte gönderdiği ne kadar içki varsa şu anda Hana’nın kıyafetlerinin üzerinde dans ediyorlardı. Genç kızın can havliyle attığı çığlık bile buna engel olamamıştı. Il Sang; istifra ederken elini yüzüne kapatabilmesi ise yaptığı tek doğru şeydi.
Il Sang; kusmanın verdiği rahatlıkla bir adım geri çekilirken, yaptığı şeyden elbette ki mutlu değildi. Ama çok da umursamadan, başına gelen iğrenç şeyin verdiği şaşkınlıkla kendine bakan kıza gözlerini devirip öylece kaldı. Hana ise her şeye bir cevabı olmasına rağmen gerçekten donup kalmıştı. Sanki şok yaşıyordu. Bu adam kadar iğrenç birini daha önce ne duymuş, ne de görmüştü. Üstünde ki mutfak önlüğüne rağmen her yeri kusmuk parçalarıyla bütünleşmiş gibiydi. Hele de bu koku; böyle bir koku olamazdı.
Banyoya gidip elinden geldiği kadar dikkatli bir şekilde üstündekileri çıkardı. Bir yandan çığlık atarken bir yandan da soyunmaya çalışması gerçekten çok zordu ama yaşadığı iğrenç şeyi kaldırmak her insanın yapabileceği bir şey değildi. Il Sang ise yaptığının farkına ancak Hana banyoya geçince varabilmişti. Onun ardından eline aldığı kovayla mutfağın yerini silerken bir yandan da “Bu kız beni çıldırtıyor.” Diye söyleniyordu. Hele de banyodan gelen çığlık sesleri daha da sinir olmasına neden oluyordu. Hana ise keselenebildiği kadar keseleniyor ve üstüne yapışmasından korktuğu kokuyu çıkarabilmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Il Sang mutfağı temizlemek için kullandığı her şeyi özenle çöpe atarken banyonun önüne konulmuş olan Hana’nın kıyafetlerini de aynı çöp torbasına bastı.
Bir saat kadar sonra Hana banyodan çıkmak için hazırlanırken fark ettiği şey ise bir çığlık daha atmasına neden olmuştu. Kıyafetleri mahvolmuş ve daha da önemlisi çıkardıklarının yerine giyecek başka bir şey yoktu. Banyoda ki bornozu bile dünden makineye basmıştı. Ve her zaman ki savrukluğu yüzünden de makinede ki çamaşırları çıkarmadan evden ayrılmıştı. Banyonun kapısını yavaşça açıp, dışarıya hafifçe başını uzattı. Görünürde kimsecikler yoktu. Tüm sinirine rağmen bu adamdan bir şey istemek zorunda kalmak ise bu saatten sonra en zor olan şeydi. “Hey!” diye seslendi önce. Ama karşılık alamayınca sesini bir perde daha yükseltip “Sana diyorum, Bay Il Sang.” Il Sang; mutfaktan çıkıp banyoya doğru gelirken, Hana’da tekrardan banyonun içine soktu dışarıda ki kafasını. “Ne Var?” dedi Il Sang. “Ne mi var? Sence ne olabilir?” diye sordu Hana. Artık bu adamdan korkmasını gerektirecek hiçbir durum kalmamıştı. Çünkü burada daha fazla çalışmayacaktı.
“Ne istiyorsun?” diye tekrar sordu Il Sang. Sanki az önce yaptıkları kendi suçu değilmiş gibi. “Bana giyebileceğim bir şeyler getir. Sayende burada mahsur kaldım.” Dedi Hana sinirli bir ses tonuyla. “Bornoz yok mu?” diye sordu Il Sang. “Hepsi çamaşır makinesinde, dondum burada çabuk ol.” Diye karşılık verdi. Il Sang ise kendi odasının yolunu tutup dolabını açtı. O an ilk kez Hana’nın vücut ölçülerini düşünüyordu. Bir gömlek ve pantolon çıkardı dolaptan ve tekrar banyoya döndü. Kapıyı iki kere tıklatıp kenara çekildi. Yavaşça açılan banyo kapısından ise elinde ki kıyafetleri uzattı. On beş dakika kadar sonra ise Hana yeni kıyafetleriyle banyodan dışarı teşrif ediyordu. Tam o sırada Il Sang ise kapıda şoförüyle bir şeyler konuşuyordu. Hana, bunu ne yazık ki Il Sang’ın kıyafetleriyle kapının arkasından geçerken, şoförle göz göze gelince fark edebildi. Zavallı şoför durumu başka türlü anlayıp kafasını hafifçe aşağıya eğerken Il Sang’da hızla oradan uzaklaşıp salona kaçmaya çalışan Hana’yı ensesinden yakalayıp yanına çekti.