Çeviren : Yuki & Insul
Kampın göl manzarasına girdikleri anda Baekhyun koşarak bağırdı. "Yapılacak son bir şey var!" Suyun kenarına ulaştıklarında Chanyeol ondan sonra, uzun bacaklarıyla hızlı bir şekilde onu yakalayıp, kucağındaki Baekhyun'un bedenini göle savurdu.
Baekhyun'un boğulurkenki feryat sesleri geldi. "Park Chanyeol!" diye bağırdı. "Donuyorum!"
Diğerleri de yavaş yavaş onlara -suya atlama- yolunda yetiştiler. Kyungsoo endişeyle göle baktı. Jongin tişörtünü çıkartarak onların yanına yürüdü (Kyungsoo arkasını döndü, yüzünün kızardığını hissediyordu.) ve kahkaha attı. "Su her yıl soğuk olacak, Baek." dedi. "Ve her yıl Chanyeol seni içine atacak."
Baekhyun kaşlarını çatarak, alnındaki kahverengi saçlarını düzeltti. Chanyeol tişörtünü çıkartarak sırıttı ve ona katılmak için suya atlamadan önce derin bir nefes aldı. Kyungsoo endişeyle etrafına baktı. Göl oldukça küçüktü, yeşil-mavi su muhteşem görünüyordu, kumlu kenar suyun içine doğru uzanıyordu.Baekhyun ve Chanyeol suya ayak bastıklarında su oldukça derin görünüyordu.
Yixing kenarda oturarak ayaklarını suya sarkıttı ve titredi.''Neden bu kadar soğuk?'' diye sordu. Jongdae, dalmak için hazırlanıyor gibiydi.Arkadaşı omuz silkti.''Kore'ye Tundraların Doğudan geldiğini düşünüyorum.''dedi Jongdae. ''Kore'de tundra mı var?'' diye geniş gözlerle sordu Yixing.Jongdae güldü.
''Hayır.Ben şaka yapıyordum.Ama gerçekten düşününce, biz her seferinde donuyoruz.Belki kamp bize işkence etmek için özel olarak bu yeri almıştır.''
Tek tek çocuklar suya atladılar ve Kyungsoo suyun kenarında oyalandı,dudağını ısırdı ve kendine sarıldı. Üzerinde tam olarak hala short ve tişört vardı.
Tepede ki güneş sayesinde çabuk ısınıyordu hava ve Kyungsoo'nun boynunun arkası yanmıştı. Gölün yüzeyi parıldıyordu.
Kamp arkadaşlarının gölün içinde birbilerine su sıçratarak ıslatmasını izledi. Kyungsoo su kenarına yaklaşıp parmağını göle batırdı ve titreyerek geri çıkardı. Su gerçekten de oldukça soğuktu.
"Hey, Kyungsoo!" Minseok aniden sudan bağırdı. Kyungsoo geniş gözleriyle bakışlarını ona yöneltti. "Gelmiyor musun?" Kyungsoo yutkundu.''Ben, uh,'' endişeyle kekeledi.''Bilmiyorum, su soğuk görünüyor...'' ''O kadar kötü değil, alışacaksın.''Jongdae büyük olanın arkasından söyledi.''Sadece atla, hemen alışacaksın.''
Kyungsoo ayağa kalktı ve ıslak eliyle boynunu kaşıdı ''Ah, evet, ben sadece...uh, tuvalete gitmek zorundayım.Heh.''
Adamım, bu gerçekten kötü oldu.Aceleyle kampa gitmek için döndü, Minseok arkasından bağırdı.''Bekle, birini ikna etmen gerkiyor!''Kyungsoo gözleri genişleyerek geri döndü.O aslında tuvalete gitmeyi planlamıyordu.O sadece bir süre için gizlenmek istemişti,belki o zaman daha iyi bir bahaneyle gelebilirdi.Minseok ona sıkıca ıslak parmağını salladı.''Yanında bir arkadaşın olmadan ormanda dolanamazsın.''dedi
''Ama ben yola sadık kalacağım.'' diye protesto etti Kyungsoo.
Minseok omuz silkti. ''Ama bu yeni bir kural. Kaybolmanı ve yenmeni istemeyiz.'' Kyungsoo, Minseok'un söylediğinin şaka olduğunu biliyordu ama yinede titredi.
Minseok bir saniye için etrafına bakındı. ''Kim Kyungsoo'nun tuvalet arkadaşı olmak istiyor?'' Ve Kyungsoo kendini çok mahcup hissetti. Tanıdık bir ses ''Ben yaparım!''dedi. Ve Jongin gölün kenarına doğru yüzdü ardından kendini dışarı taşıdı, yarı çıplaktı ve vücudundan su damlacıkları akıyordu. (Hayal edin ve geberin ben kalpten gidiyordum da sfasdfjkl) Kyungsoo öfkeyle kızardı. Güneş ışığıyla parıldayan Jongin ıslak saçlarını sallayarak Kyungsoo'yu bekledi. Ve sonra Sehun'a bakmak için göle döndü, ve tembel tembel Luhan'ın yanında yüzen, teni ışıl ışıl parlayan çocuğu gördü.