2.BÖLÜM / 7 'SON DEFA'

394 133 9
                                    

Teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte Caner de odadan çıktı. 
Bahar Hanım çoktan gittiği halde Caner öylece olduğu yerde kalıp az önce yaşadıklarını sindirmekle meşguldü. Dünyası başına yıkılmış gibi ağır adımlarla dışarı çıktığında,  etrafındaki kalabalığa aldırış etmeden, merdivenlerdeki basamaklardan bir tanesine oturdu.

Kollarını dizlerinin üstüne koyarak, düşüncelere dalmış bir şekilde yere baktı. Uzun bir süre o pozisyonda kalmış olduğundan, Ela'nın bir arkasındaki basamağa oturup, kendisine kağıt mendil uzattığını bile farketmedi.

Genç kız sağ eliyle Caner'in omuzuna dokundu ve sol elindeki kağıt mendili iyice uzattı:

" Alsana..."

" İyi de ağlamıyorum ki."

"Ben ağlamadığını biliyorum... Bunu al da yüzündeki mutsuz ifadeyi sil."

Caner, önce Ela'nın tebessüm eden dudaklarına sonra da şefkatle bakan gözlerine baktı.

" Nasıl bir şans benimki..." dedi içinden.

Yaşadığı onca kötü şeye rağmen kadere inanan biriydi. Her ne kadar dik başlı bir delikanlı olsada kader kavramının tuhaf üstünlüğüne her zaman boyun eğdiği için bazı şeylerin elinde olmadığını bilirdi.

Son derecede ciddi bir ifadeyle, tek kaşını kaldırdı ve Ela ile göz göze gelmeyerek kendisine uzatılan kağıt mendili aldı. Normalde gülümsemesi gerekirken, başını öne çevirip mendili elinde iyice sıktı.

Bahar Hanım'ın sözlerine karşı çıkamamanın hıncını, avcunda sıktığı  mendilden çıkarıyor gibiydi.
Ela, bir anda soğuk bir ifadeye bürünen Caner'e baktığında, bir  sıkıntısı olduğunu anlamıştı.

"Bir şey mi oldu?" demeye kalmadan ayaklanan Caner;
"Benim gitmem lazım... Sonra konuşuruz." dedi.

Ela şaşkın bir şekilde yanından kaçarcasına giden Caner'e baktığında
"Bir anda ne oldu böyle? " demekten başka bir şey yapamadı.

Ondan sonra da uzunca bir süre konuşmadılar.
Lisenin içinde günlerce adeta köşe kapmaca oynayan iki genç aralarındaki bu soğuk mesafeye bir çözüm bulamamış olacaklar ki; Caner'in söylediği;
" Sonra konuşuruz. " lafı bir nevi yalan olmuştu.

Aradan geçen günlere rağmen Caner, ne Ela'ya bir açıklama yapıyor ne de diğerlerine bir şey söylüyordu.

Bu gereksiz mesafeye anlam veremeyen Ela, birkaç gün sonra gideceği için artık daha fazla dayanamayıp koridorda karşılaştığı Caner'in yanına gitti.

" Caner konuşabilir miyiz? "

Sevdiği kızın yüzündeki kırılmış ifadeye bakıp içinin bir tuhaf olduğunu hisseden Caner, genede kalbinin yumuşamasına izin vermeyerek: "Sonra. " dedi. Hızlıca oradan uzaklaşmaya çalışarak.

Ela daha fazla dayanamayarak:
" Günlerdir yaptıklarına anlam veremiyorum. Yanına geliyorum, bir bahane uydurup kaçıyorsun. Ben... Anlamıyorum. Bir sorun varsa oturup konuşalım!"

"İşim var Ela... Sonra konuşuruz."

"Bıktım bu hiç bitmeyen sonralardan. Yeter artık! Ne kadar üzüldüğümü görmüyor musun?" 

Caner'in yüz ifadesinde herhangi bir değişme görmeyen Ela, boşuna konuştuğunu ve artık bu duruma katlanamayacağını düşünerek:

"Merak etme yakında burdan taşınıyoruz. O zaman benden kurtulursun! Böyle sürekli kaçmana da gerek kalmaz." dedi.

Gözleri dolarak Caner'den önce oradan uzaklaştı
. . .

Bütün bir dersi sıkıntıyla ve üzüntüyle dinleyen Ela, bir sonraki teneffüs sınıftan dışarı çıktığında koridorda birilerinin kavga ettiğini gördü. Kavga eden kişinin Caner olduğunu fark ettiği anda yavaş yavaş birikmeye başlayan kalabalığı sıyırarak, Caner'in altına alıpta dövdüğü çocuğa baktı. Koridorun orta yerinde edilen bu kavganın biraz sonra herhangi bir öğretmen tarafından fark edileceğini bildiği için  telaşla koridorun başına gitti. Tahminin de haksız olmayan genç kız,  sinirli bir şekilde gelen müdür yardımcısını gördüğü anda koşarak tekrar Caner'in yanına gitti.

KİMLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin