İlk iş günümden eve dönerken karşıdan karşıya geçen yaklaşık benim yaşlarımda bir çocuk dikkatimi çekmişti sanki sima olarak yıllardır tanıyordum, ben bu hayallere takılıp gitmişken hızla gelen bir motorun altında kaldı, bunu görür görmez yardıma koştum tabi sürücüde kaçtı gitti. Ambulans geldiğinde gitmeye kalktım ki hemşire bayan birinin onunla gelmesi gerektiğini söyledi ben hiç düşünmeden bindim ve gittim o an onu hiç göremeyeceğim sanmıştım ki elime bir fırsat geçti o iğleşince belki görüşürdük, yüzüne uzun uzun bakınca aklıma ilkokul yıllarım gelmişti nedense ilk aşkım yani Gökhan aklıma gelmişti. Evet! İşte bu çocuk Gökhan'dı onu gördüğüme çok sevinmiştim çünkü o benim ilk ve son aşkımdı, hemen cüzdanından kimliğini alıp baktım oydu işte 1 gün yoğun bakımda yattıktan sonra günlerce yatağın altında kalmış ve buruşmuş elmaya benzeyen gözaltı torbaları artık hareket etmişti bana baktı ve komadaymış gibi hiçbir tepki vermeden gözlerini geri kapattı anlaşılan yorgundu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı, hemşire onu kontrol ettikte sonra bana dönerek tebessüm etti ve:
-Artık gidebilirsiniz telefonundan yakınlarını çağıracağız yapmanız gereken sadece polise ifade vermek.
-Hayır hiç sorun değil, polise ifade verip geri geleceğim yakınlarına haber verin yeter zaten bende onun yakınıyım. Dedim ve polise ifade vermek üzere yola çıktım, işim bitince de simit alıp tekrar hastanenin yolunu tuttum 1 gecede hastanede uyukladıktan sonra artık kendine gelmiş, konuşabiliyordu ve bana:
-Seni nereden tanıyorum?
-İlkokuldan
-Sude Naz
-Evet! Bunu söylerkenki heyecanım anlatılmazdı onu ilk günkü kadar seviyordum. Şimdi soru şuydu; Oda beni seviyor muydu?
Daha da önemlisi, onun sevdiği başka biri var mıydı? Bu soruların cevabını ondan gizlice almalıydım. Doktor son kontrolünü yapmak için gelene kadar koyu bir sohbete dalmıştık ve tabi ki de "Sevgilisi yada sevdiği var mı?" sorusuna yanıt bulmuştum cevabı "Her ikisi de yok" olmuştu, bunun üzerine her fırsatta benim de olmadığını belirtip durdum. Doktor geldiğinde çıkabileceğini söyledi ve hazırlandı. Esmer buğday teni, zeytin gözleri, hafif uzun ve zayıf denebilecek kilosuyla bana döndü ve:
- İşin yoksa seninle kafeye gidelim mi? Dedi. Süt yalamış kedi gibi kafamı aşağı yukarı oynatarak kabul ettim. O gün bana hediye ettiği bilekliğimi takmıştım çünkü o zamanlar bana büyük geliyordu ve "Büyüdüğümde takarım" diyerek saklamıştım. Bunu fark edince çok sevinmişti, ben hormon katılmış domates gibi kızarmıştım ama utanılacak ne vardı ki aşık olmak suç muydu? Eğer öyleyse en ağır cezayı istiyorum, tamam saçmalamaya başladım. Canım hiçbir şey istemiyordu ama onu kırmamak için küçük boy kahve istedim "onunki sinden" yaklaşık 2 saat oturduktan sonra numaralarımızı alıp ayrıldık. Ben doğruca annemlere gittim ve olan biteni anneme anlattım o kadar mutluydum ki dünyaları verseler be o zeytin gözlüden vazgeçmezdim, ama annem hiç öyle düşünmüyordu aksine:
- Bunlar heves kızım sen sadece filmlerdeki gibi bir aşk yaşamak istiyorsun bak gör 3 gün sonra soğuyacaksın o çocuktan gel dön kendini de onu da üzme.
Dedi ama be öyle düşünmüyordum ortaokuldan sonra onu hiç görmememe rağmen sevdiysem şimdi hayli hayli severdim, anneme kırıldığımı belli etmeden evime gittim ve her akşam yaptığım gibi kitap okuyup, yoga yaptıktan sonra yattım. Her
Sabah benim için yeni bir başlangıç, yeni bir hedefti, hazırlanıp üniversiteye gittiğimde stajyerlerimin hastalarla nasıl ilgilendiğini, nasıl yollara başvurduğunu gözlemleyip not verdim hepsi çok başarılılardı, odama geçtiğim de menajerim bana şuanda randevusuz hasta kabul edebileceğimi sordu bende kabul ettim. Ardından Gökhan geldi:
- Hasta sen misin yoksa?
- Evet, kahvaltı edin mi? Etmiştim ama.. vakit geçirmek için hayır dedim. İlk kahvaltımız simit, çay ve haliçti bir banka oturup kahvaltımızı ettik, ne kadar basit olsa da çok eğlenmiştik o benim işimi hatta işyerimi bilmesine rağmen ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum zeytin gözlerine bakarak:
- Hadi bana anlat.
- Neyi?
- Her şeyi
- Tamam, iç mimarım aynı zamanda kitap yazıyorum üniversitede ayrı eve çıktım.
Teşekkürler! Beni acil bir ameliyattan, Gökhan'ıda toplantı için çağırmışlardı ikimizde arabalarımıza binip gittik...
YOU ARE READING
bana akıl verme aklıma saygı duy yeter
Teen Fictionher şey ilkokul aşıkların buluşmasıyla başlar çevresindekiler bunun yanlış bir şey olduğunu iki aşığa söylese de onlar aşklarından emindir ve bildikleri yoldan dönmezler onları anlayan sadece yakın arkadaşları Anna ve Martin'dir. Bakalım iki aşığın...