Multi: Savaş, Barış ve Hazal😍😍😍
"Eğer birinden nefret ediyorsan, o kişi senin için önemli demektir..."(mütüş aplanız ben)
✋✋✋✋✋✋✋✋✋✋✋✋✋✋
Gözdenin ağzından
Abicim göthan'ım burda ne işi var ve!
"Senin burda ne işin var Göthan. Ay pardon Gökhan?" Gözlerini devirip "boks öğrenmeye geldim. Ve sende öğreteceksin." Alaylı bir gülümsemeyle "Obama da türkmüş zaten(!)" Sırıtarak "öğretmen degilmisin? Öğreteceksin" ofladım ve ona boks eldivenlerini fırlattım. Kum torbasının karşısına geçip vurdum ve "böyle vurcaksin anladın mı?" Ama o beni izliyordu. "A-anlamadim" "sen bir vur. Hayır öle diil. Olum azıcık sert vur" yapamayınca arkasına geçip elini tuttum ve yardım etmeye başladım. Eline yetişmek için ona yapışmak zorundaydım. Aniden önün nefesini yüzümde hissettim ve hemen geri çekildim. Bakışları koyulaşmıştı. "E-evet sen de-devam et b-ben de sana sö-söylüyüm nasıl yapıcağını" "p-peki" dedi ve kum torbasına döndü. Şimdi çok iyi boks yapıyordu. Köpek, acaba bilerek mi bilmiyormuş gibi yapmıştı? Allah'ım bana azıcık zeki insan gönder. Hayatımda üç tane gerizekalı kankam vardı şimdi bide bu çıktı başıma. Nolur Allah'ım. Bı tane. Bitanecik akıllı insan gönder bana. Gökhana baktığımda boks yapmaya devam ediyordu. Onu incelemeye başladım. Yakışıklıydı. Ama ulaşılmaz değildi. Kol kasları fazla olmasa da vardı. Ben zaten öyle kas yığınlarından da tiksinirim. Saçları yüzüne doğru düşmüştü. Kabul. Şu anda çok çekici duruyordu. Ne düşünüyorum be! Allam ya! Mal gibi onu kesecek değilim. Şu anda şunu anladım. Bu Göthan dişli bir rakip. Belli yani.
💓💓💓💓💓💓💓💓💓💓💓💓💓💓
Hazal'ın ağzından
Öküz başlı antilop bu Savaş. Beni şoka sokup gitti. Şu anda yangın merdivenin de mal gibi oturuyorum. Çok malca evet bilmiyorum. Ama olsun. Zaten bende malım. Savaş aynen şöyle demişti
"Değişiksin. Değişikliğin Barış ve Beni kendine çekiyor. Bu senin için iyi olabilir ama bizim için çok riskli. Her an ona dalabilirim. Bence sen de artık bişey söylemelisin. Bu ateşi söndürmekte, körüklemekte senin elinde." Deyip gitmişti. Benim nerem değişikti yahu? Ayrıca barış ve beni kendine çekiyorsun ne demekti? İyi bişey miydi? Yoksa kötü mü? Ayyh! Sıçıvercem gari! Bahçeye çıktığım anda Barış yanıma gelip "Hazal? İyi misin? Savaşla ne konuştun?" Ona tip tip bakıp "boşver ya. Önemli şeyler değil. Neyse. Ben eve gidiyim. Yarın görüşürüz" tam geçecekken bileğimi tuttu ve yaklaşıp yanağımı öptü. Ben şok içinde Barışa bakarken el sallayıp okula girdi. O sırada Savaş bileğimi sertçe tutup beni kendine çekti ve barışın öptüğü yeri yok etmek istercesine yanağımı öptü. Sonra da boynumu öptü ve "artık gidebilirsin" kaşlarımı çatıp "emredersiniz orangutan bey" oda kaşlarını çattı ve "tabikide emrediyorum" onu iktirip "siktir len" dedim ve yürüdüm. Aniden kolumu tutunca "alın sökün kolumu amınakoyim. Önüne gelen kolumu tutuyo lan!" Savaş telefonunu bana uzatıp "numaranı kaydet" telefonu aldım ve kendi numaramı kaydettim. Sonra kendimi arayıp onun numarasını da kendime kaydettim. Ve telefonunu ona uzattım. Bana sırıtarak "ne diye kaydettin beni?" Bende alayla sırıttım ve "orangutan bey diye kaydettim" kaşlarını çatınca konuşmasına izin vermeden
"hadi savaş. Naşla. Hadi uza yavrum. Hadi uza evladım. Hadi siktirol git çocuğum. Hadi. Hadi."
Dedim ve pamirin yanına yürüdüm. Giderken arkamdan
"dediklerimi düşün!"
Diye bağırdını duyduğumda ellerimi havaya kaldırıp
"What The Fuck?!"
Dedim ve Pamirin yanına gittim. Bana boş gözlerle bakıyordu.
"Uyarımı zerre dikkate almamışsınız bakıyorum. Neyse. Sonunda siz üzülürsünüz. Hazal. Ben sadece seni düşünüyorum. O iki zibididen uzak dur. Seni de oyunlarına alet edecekler"
Pamire bıkkınca bakıp
"Pamir, anlıyorum beni düşünüyorsun ama ben gerizekalı değilim tamamını? Bı şeyi elli kere söyleme. Ayrıca ben onlara güveniyorum"
Pamir alayla güldü ve elini saçlarından geçirdi. Kızmış gibiydi.
"Sen onların seninle olan meselelerini bilmiyosun onlar senin üz-"
Lafını sinirle kesip
"Yeter Pamir. Güle güle Pamir. Siktir git Pamir"
Dedim ve kamelyaya oturdum. Telefonum çalınca kimin aradığına baktım ve babamın aradığını gördüm. Telefonu açıp
"Alo babiş"
"Hazal. Kızım akşam iş arkadaşım ve oğulları yemeğe gelecek."
"Benimle alakası ne baba?"
"Yemek bizde yenilecek. Ve sende katılacaksın"
"Kızlar de geleb-"
"Hayır kızım sadece biz bize olmalıyız"
"Peki"
Telefonu kapattığımda bahçeye giren siyah renk araba gördüm. Bu benim Hüsnümdü! Evet. Evet arabama isim koymuştum ne var? Hüsnüm benim be. Adalete bak! Kırk metre öteden benim gibi asilzade bı kızın arabası olduğu belli oluyor.
Aslında araba güzel de... Sahibi çirkin.
İç ses benle doğru konuş.
Konuşmazsam nolur?
Amacın ne lan yalak
Hı bok hı. Ben senin iç sesim bana hakaret etme taammı! Sen git Gözdenin ağzına sıç arabanı aldı gitti diye.
Haklısın canım benim. Ben önce Gözde'nin ağzına sıçıyım sonra senle kavga ederiz.
"GÖZDEEEE!"
cırlamamla herkes bana baktı. Umrumda mı? Tabiki hayır. O yüzden Gözde yavrumun üstüne atlayıp saçını çekmeye başladım.
"Lan ırıspı! Arabama bişey olcak diye için sizladi! Hüsnüm iyi mi Hüsnüm?" Evet. Arabamın adı Hüsnü. Ne?! O benim biricik Hüsnüm.
Allah'ım Lamborghini var adını Hüsnü
Koymuş özürlüye bak yhaa!
Sus lan! Ne koysaydim adını? Gavur adı mı? NAH! O benim Hüsnün taammı! Yavaş adımlarla arabama doğru yürüdüm ve kaportanın önüne gelip durdum. Ve konuşmaya başladım
"bebeyim. Canım Hüsnün. Bu gözde beyinsizi seni yordu mu? Hüsnüm benim yhaa! Kıyamam ben sanaaa. Senin direksiyonunu başkalarının elleri mi deydi. Kıyamam. En mahrem yerlerini elledi mi Gözde özürlüsü?" dedim ve kaportasını okşamaya başladım. O sırada aynı anda iki ses
"Hüsnüm mü?"
Ardından hayvan gibi kahkahalar... Arkamı döndüğümde Savaşa, Barış ve arkalarındaki dokuz on çocuğa bakıp güldüm ve arabama atladım. Kızlar da atladılar ve ben giderken
"Kızlar akşam babamın iş arkadaşıyla yemek yiyeceğim. İki tane de oğlu varmış. Henüz kız olduklarını bilmiyorum. Akşam için beni hazırlamalısınız. Bilirsiniz. Ben ciddi giyinemem."
Aramızda makyajla, giyimle ve modayla uğraşan kişi Defneydi. Defne hemen olayı anlayarak
"Hay hay bebeyim. Bugün seni kıllı orangutandan seksi orangutana çevireceğim"
Benzetmeye bak amk. İşte şimdi nanayı yedik. Bu kız hep göğüs dekolteli elbiseler giydirir bana. Neyse ne. Artık bir günlük katlanacagiz.
Acaba akşam ne bokluklar olacak?
Sizi çok seviyorum. Neredeyse bir haftaya yakındır bölüm atmıyordum ama suç benim değildi. Bütün suç internet paketimindi. Sınırsız internetin yoksa böyle oluyor işte. Neyse. Size daha çok bölüm atmaya çalışıcam. Yine söylüyorum;
SİZİ ÇOK SEVİYORUM!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaş Mı Barış Mı?
Teen FictionBi tarafta ateş bı tarafta su. Peki sen yanarak mı yoksa boğularak mı ölmeyi seçerdin? Hazal; boş zamanlarında kick boks öğretmenliği yapar. Güzelliği başına hep bela olmuştur. Savaş; serttir. Geçmişte yaşadıkları onu kin ve nefret dolu yapmıştır. S...