Geride kalan ve belki de unutamayacağım tek şey ''Seni Seviyorum '' diyişiydi. Bende ona ''Seni Seviyorum'' diyip her şeyi geride bırakmaya hazırlanıyordum şimdi. Gitmemeliydi ben ona o kadar saçma bir anda sonsuz kez güvenirken o bunu yapmamalıydı çünkü bilirdi benim onun söylediği her şeye inanacağımı. Bana açıklasaydı onun söyleyeceği her şeyi kabul etmeye hazırdım zaten, konuşsaydık halledebilirdik belki de. Hayatta her insan hata yapar elbette ama benimki artık aptallık. Onu tekrar ve hala bekliyor oluşum aptallık. Herkesi hatta birini bekliyor oluşum tamamen aptallık. Her geçen gün ondan haber alamadığım , sesini duyamadığım her saniyenin içimde çıkarttığı yangını söndürmekle uğraşıyordum. Bir gece ansızın girdiği gibi ansızın çıktı kalbimin kapısından. Kendi ellerimle verdiğim anahtarı kendi elleriyle kırdı attı.
Sancar Hocanın yaptığı teklifi uzun düşünmeler sonucunda kabul etmeye karar verdim. Gelirken sadece bir valiz getirdim. Yeni bir hayat kurmaya karar verdim. Orda yaşadıklarım... Büyük bir sevinçle girdiğim o evden bir hüsranla bir gece kaçtım ve buraya geldim. Yaptığım tek şey sadece Meriç'e iyi olduğumu ve uzun bir süre buralarda olmayacağımı yazmak oldu. Baya bir süre Eskişehir'e dönmek istemiyordum. New York'ta birkaç arkadaş edindim sayılır havası biraz kötü o kadar. Daha sonrasında bir çok kez Milano'ya seyahatler yaptım. Sancar Hoca ben gelmeden bir ev ve ulaşımım kolay olsun diye bir araba temin etmişti. Küçük bir dairede kalıyordum. Yeterliydi zaten tek kişiydim. Karşı dairemde de başka konular için başka şehirlerden gelmiş 3 tane Türk oturuyordu. İnsanlar burada oldukça kibarlardı. Anladığınız şuan rahat bir yaşam geçirmeye çalışıyordum beynim dışında onu da söküp atabilsek hiçbir şey düşünmeyeceğim zaten. Yarın vizem vardı. Araştırma için geldim ama öğrenimime aynı zamanda burada devam ediyordum. Tek eksik gerçekten Meriçti, onu öyle bir özledim ki. Aramak sesini duymak istiyordum ama Berk ve eğer dönmeye teşrif ettiyse Aras ondan bir şekilde yerimi öğrenir diye korkuyordum. İstemiyordum çünkü artık. Mutlu değildim ama böyle iyiydim. Yaşananların üstünden 4 ay geçmişti. Olması gereken buydu belki de diye düşünüyordum artık. Sorgulamaktan vazgeçmiştim.
ARAS'IN AĞZINDAN
4 ay olmuştu. Onun sesini duymadığım sadece fotoğraflarıyla yaşadığım 4 ay. Evet her an ondan haberim vardı ta ki 2 ay önceye kadar. New York'a gitmesinin ardından ne yaptı hala Vedatlar araştırıyor. Hiçbir şey kokusunun yerini tutmadı. Çok denedim karşısına çıkmayı ama yapamadım. Ne diyecektim ki ben biraz gittim şimdi geri geldim mi? ya da bizim adamlar biz öldürdük zannetmiş ama karşı taraf babanı öldürmüş yanlış anlaşılma çözüldü kaldığımız yerden devam edelim mi. Diyemezdim cesaretim yoktu. Ben Aras Çakıroğlu kimsenin gözünün yaşına bakmayan adam ne hallere düştüm. Aşk acısı çekiyorum. 1 yıl önce söyleseler aklıma gelmezdi bile. Onsuz geçen her an cehennem gibi. Beraber uyuduğumuz son gece... Ona tekrar sarılmak koklamak, öyle özlemiştim ki. Bu yaşananlar beni eski bıraktığım Arasa döndürdü acımasız Aras'a. Saç sakal her şeyi bırakmıştım. Hiçbir şey öyle umurumda değil ki umursamazlık konusunda master yapmak üzereyim. Meğer benim yaşam kaynağım oymuş ve ben bunu bilmiyormuşum. Kararlıydım bu sefer. Vedat Derin'i tekrar bulduğu zaman karşısına çıkacaktım. Ne olursa olsun.
DERİN'İN AĞZINDANYolunda gitmeye çabalayan hayatım ilk defa bana saygı duyup önüme yeni şeyler koymuyordu. Gün geçtikçe hissizleşiyordum. Damarlarım çekiliyordu sanki. Yine uyandım. Yine güneş doğdu saat yine 06:48 ben yine önce kahvaltı yapıp okula gidicem. Böyle stabil bir hayat sürmek yaşama bağlı kalmamı sağlıyordu. Hızlıca hazırlandıktan sonra arabaya yürümeye başladım. Kapıyı açarken Denizle karşılaştık bisikletiyle marketten dönüyordu.(Karşı komşum)
''Günaydın naber Derin ?''
'' Günaydın iyidir Deniz senden?''
''İyiyim bende markete çıktım eve gidip tembel uykuculara kahvaltı hazırlayacağım ee erkek olmak zaten zor 2 erkekle aynı evde yaşamak daha da zor.''
''Eminim sen üstesinden geliyorsundur hepsinin.''
''Evet öyle sen nasılsın yine harika gözüküyorsun ben bugün öğleden sonra gelicem okula.''
''İltifatın için teşekkürler sınavım var sabahtan benim, öğleden sonra da araştırmayla ilgilenicem artık toparlamam gerek.''
''Anladım .''
''Tamam o zaman okulda görüşürüz.''
''Görüşürüz güzellik.''
Güzellik mi. Elim terlemeye midem bulanmaya başlamıştı. En son ne zaman duymuştum bu sözü kimden duymuştum nasıl duymuştum. Aras... Asla onun söylediği gibi olmamıştı. O kadar anlamlı gelmemişti. Hayatımın her anından böyle yer alıp moralimi bozmasından nefret ediyordum. Hızlıca arabama binip bir an önce sınava gitmeliydim.*******