"Hayatım boyunca çok hata yaptım. Yaptığım tek doğru şey seni sevmekti... Sen ise hayatın boyunca hep doğru şeyler yaptın. Ama ne acı ki hayatında yaptığın tek hata beni sevmekti..."
***
...EYLÜL AYI 2017...
Aniden, çalan okul ziliyle kendisine geldi. Sınıfına girmek için gelen bir öğrencinin koluna çarpmasıyla gözlerinin önünde bir anda beliren serap iyice yok oldu. Derin bir nefes alıp, toparlandı.
Küçük ve sancılı bir mola... Sadece biraz gerçek hayata dönmeye ihtiyacı vardı.
Beş dakikalığına yaptığı geçmişe yolculuk onu zihinsel olarak yormuş ve hüzünlendirmişti. Yorgun adımlarla eski sınıfının önünden ayrılırken, etrafını kolaçan eden gözleri Ela'yı arıyordu.
Yanından, gözlerinin içine bakarak geçen kızlara elinde olmadan baktı. Caner'in onlara bakmasıyla utanan ve hoşlanan genç kızlar;
"Gördün mü, bana baktı .", "Hayır bana baktı." diye kıkırdayarak sınıflarına doğru ilerlediler.
Gene aynı şeyi yapmıştı.
Yıllar önce de gördüğü her kadında Ela'nın yüzünü aramıştı; bakışını, gülüşünü... Ama gene hüsrana uğrayarak, onların Ela olmadığını anladı ve bakışlarını sertçe çekip aldı.Hızla etrafına bakınarak müdür odasını aradı. " Eskiden bir alt kattaydı." deyip telaşla aşağıya indi ama bulamadı. Onun yerine gördüğü başka bir yazıyla olduğu yerde kaldı.
"Müdür Yardımcısı Levent TOKGÖZ." sesli bir şekilde, inanamayarak söylemişti bunu.Hangisine şaşırmalıydı; eski matematik öğretmeninin müdür yardımcısı olmasına mı, yoksa 8 yıldır hala burada olmasına mı?
Bilemedi.
Tereddütte kalmak yerine hocasına duyduğu saygıyla kapıyı iki defa tıklatıp içeri girdi. Görür görmezde koltuktaki saçları ağarmış adamın Levent Hoca olduğunu anladı. Fazlasıyla değişmesine rağmen tanımıştı onu.Levent Hoca ise Caner'i ilk başta tanıyamayarak, gözlerini kısıp elindeki dolma kalemi masasının üzerine bıraktı.
"Buyurun?"
Caner zoraki bir tebessümle kendisini tanımayan hocasına baktı.
"Hocam beni tanımadınız mı?"
Levent Hoca, sanki öğrencisini sesinden tanımışcasına aniden, güçlü bir gülümsemeyle yerinden doğruldu:
"Caner... Caner ERDEŞİR!"
Sesi şaşkınlık ve mutluluk arasında bir yerdeydi.
Caner başıyla onaylayarak hocasına doğru bir iki adım attı. Tokalaştıktan sonra Levent Hoca, Caner'e:
"Geç otur bakalım hayırsız kerata... İnsan hocasını hiç arayıp sormaz mı ?" diyerek kendi koltuğuna oturdu.Caner de mahcup bir şekilde, 'haklısınız' der gibi baktı hocasının yüzüne.
Haklıydı da...
Çünkü Levent Hoca'nın, Caner üzerinde fazlasıyla emeği vardı. Kaşla göz arasında, hocasını süzen Caner; "Ne kadar da yaşlanmış, 8 yılda adam nasıl da çökmüş." diye geçirdi içinden.Aradan 8 yıl değil de sanki 20 yıl geçmiş gibi duran Levent Hoca'nın; saçları iyice beyazlamış, gözlerinin kenarlarında belirginleşen kazayakları, o gülümseyince iyice derinleşiyordu. Normalde de küçük olan gözleri daha da küçülmüş ve uzun boylu bir adam olduğu için sırtı da hafiften kamburlaşmaya başlamıştı.
Birlikte küçük bir sohbet ettikten sonra Levent Hoca kendisini deminden beridir süzen eski öğrencisine bakıp: "Ee, işte ne yaparsın zaman kimimize adil davranırken, kimimize de acımasız davranıyor." diyerek iç geçirdi. Caner'in anlamadığını farkedip, gülümsemeye başladı.
O farketmesede deminden beridir birini süzen tek kişi kendisi değildi. Levent Hoca da belli etmeden onu süzüyordu. Bu kısa gülüşmeden sonra konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİK
Детектив / ТриллерÇoğu insanın hayatı boyunca sakladığı pek çok sırrı vardır. Bazıları hiç ortaya çıkmayacağını düşünerek bu sırları geçmişiyle birlikte unutur. Yapılan bazı hatalar sadece eski bir anı olarak akıllarının bir köşesinde kalırken, yaşanan başka bir olay...