Bir şarkı ol masela. Ama sıradan bir şarkı değil bu. gerektiği yerde dinleyenini hüzünlendirecek, belki de ağlatacaksın. Ama mutlu da edeceksin. Dinleyenin sende hem hüzünü, hem de mutluluğu tadacak. Tatmalı... Ama ne biri eksik, ne biri fazla olmalı. İkisini orantılı tutmalısın. Yoksa dinleyicini sırf hüzüne boğsan da gider, mutluluğa boğsan da gider. İnsanız sonuçta; mutluluğa da, üzüntüye de ihtiyacımız var. Bu yüzden dengeyi sağlamalısın. Mutluluktan ağlatacaksın ama içinde karamsarlık olacak. Olacak ki, kaybetmekten korksun. Hep o şarkının dinleyicisi olmak istesin. Hep seni dinlesin. Başka şarkılarda mutluluk bulamasın.
Bazen de çok sevilen bir eşya olmalısın. Sahibi tarafından kaybedilmeye korkulan bir eşya. Her an aramalı seni yanında. Kaybetmemek için en güzel yerlerde tutmalı seni. Kimseye vermemeli, herkesten kıskanmalı.
Sonra bir kitap ol. Ama hayatı anlatan bir kitap. Çünkü insanlar yaşanılan veya yaşanılması olağan şeyleri dinlemeyi, okumayı severler. Ancak böyle olursan sürükleyici ve sonuna kadar okunmak istenen bir kitap olabilirsin. Ama öyle fazla detaya girip de okurunu sıkmamalısın. Olayları yavaş yavaş, ipucu vererek anlatmalısın ki, seni sonuna kadar okusun.
İşte bu verdiğim örnekler gibi olmalısın. Ne çok fazla sevgi, ne de çok fazla nefret. Kimseye düşman gözüyle de bakma. Bu dediklerimi uygulaman için illa bir şarkı, eşya veya bir kitap olman gerekmez. Sen herşeyden en önemlisi, "İNSANSIN". Bir terazi misali, herşeyi dengeli tutmalısın. Hiç bir taraf ağır basmamalı. İşte sen bu'sun.
•İrem Nur ARIK•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
işte Sen Bu'sun
ActionÇevremizdekilerin çoğu, insanlara nasıl davranacağını bilemez halde. Ben çok kısa bir yazıyla buna açıklık getirmeye çalıştım. Umarım faydam dokunur. Çok yakında tekrar görüşmek üzere, şimdiden okurlarıma teşekkür ediyorum...