Diyecek pek kelimem de,halim de yok şu dönemlerde canlar.Okul,ev,dershane döngüsü içerisinde kapana kısılmışken bir de ruhumu kapana kıstıran öyle bir geçmişim,ilerleyen yaşamım var ki,inanın yazsam roman olur.Kim bilir,belki bir gün onu da yaparım... Sağlıcakla kalın e mi?**
Mehir!"
Genç kadın yankılanan isminin yaydığı dalgalar kulağına çarpınca irkilerek araladı gözlerini. Upuzun sıralanıp giden ağaçlardan gün ışığı olduğu yere vuramıyordu,alışmakta zorlanmadı gözleri loş ışığa.Nerede olduğunu bilmese de eşsiz bir huzurla sarmalandı Mehir. Ellerini kuru yaprakların üzerine yaslayarak güç aldıktan sonra ayaklandı. Boynunun tutulması, bacaklarını kaşındıran otlar,tenini yalayıp geçen rüzgar dahi bozmadı sinirini. Gönlü huşu ile doldu taştı,gülmez olan dudaklarını bir gülücüktür ki esir aldı... Ellerini silkeleyip parmaklarını batan dikenlerden,yapraklardan arındırırken de yankılanmaya devam eden sese doğru attı adımlarını. Oysa içinde en ufak bir merak yoktu garip bir şekilde. Sanki kime, niye yürüdüğünü en içte bir yerlerde biliyordu da sadece öyle olması gerektiği için yürüyordu.
"Ayşe'm!"
Mehir bu kez irkilmeden edemedi.Gönlündeki huzur bir toz bulutu misali içinde havalanıp kaybolurken başka bir sesten,diğer ismini duymak onu rahatsız etmişti.Az önceki mutluluğu yoktu artık.Onun yerine çok bambaşka,damağında acı bir tat bırakan karmaşık hisler vardı.
Kötü olan her bir duygu ayaklarına dolandı Mehir'in. Koştu... Nefessiz kalana dek, aslen aradığını bulana dek hiç durmadan koştu.Uzun ağaçların arasında,sisten önünü göremezken dahi bir an yavaşlamadı.
Ellerini dizleri üzerine yaslayıp nefeslenirken karşısında beliriverdi görmeyi beklediği kişi.
"Mehir!"
Mehir işte bunu bekliyordu.Bu huzur kokan sesi duymayı,bu güven verici bedeni bulmayı... Nefesleri düzene girerken doğruldu ve tebessüm ederek bir adım yaklaştı sevgilisine.
"Selim?"
Selim kirpiklerine düşen kızıl saçlarının arasından gülen gözlerle izledi aşık olduğu kadını. Eli uzandı kadını tutmak isteyerek.
"Seni çok özledim Mehir."
Kadın da konuşmak istedi. "Ben de seni çok özledim sevgilim!"demek istedi.Fakat duyduğu diğer sesle yeniden kaskatı kesildi.
"Yapma Ayşe'm.Öldürme beni!"
Mehir havaya uzanan eli yanına düşerken başını döndürdü acıyla.Sisler içindeki adamın kim olduğunu göremiyordu ama hissediyordu.Acıydı adam.Soyut bir duygunun somut izdüşümüydü.
"Kimsin sen?"
Selim Mehir'i titretecek kadar tehlikeli bir sesle haykırdı.Sevdiği kadına yalvaran,onu sahiplenen bu adam kimdi,merak ediyormuş gibiydi fakat çok daha fazlası,bir çığ gibi büyüyerek dağın zirvesinden eteklerine doğru yuvarlanan siniri taşıyordu gözlerinden. Az sonra Mehir de,adam da,Selim de o çığın altında kalabilirlerdi belki.
Bir an sonra sisler içindeki adam olanca cesaretiyle bağırdı.
"Ben..." dedi. "Ben,bu kadının geleceğiyim."
**
Mehir gördüğü rüyanın etkisiyle gözlerini aralarken ekseriyetle karmaşık hissediyordu kendini. Selim'in vefatından beridir her gece onu görüyor,rüyalarında acılarını paylaşıyordu. Peki ya şimdiki de neyin nesiydi?O sisler arasındaki adam ne anlama geliyordu? Buna akıl yormak gereksiz olacağından sere serpe uzandığı yatağında toplandı kadın.Bugün acılarına gem vurup yapma mecburiyetinde olduklarına devam edeceği günün başlangıcıydı. Bugün, ne acı ki Selim'siz yaşayacağı ilk gündü.Sekiz yıldan sonra bu öylesine zorlayıcıydı ki Mehir ince bir sızı hissetti vücudundaki her bir iliğinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESLİMİYET
Ficción GeneralKadın güvenmeyi bilmiyordu.Bir erkek nasıl sevilir?Nasıl aşkla bakılır,haberi yoktu. Tek bildiği aşkın hayal kırıklıklarından ve acılardan ibaret olduğuydu.Güvenirse kırılacağından emindi. Adam hayatı boyunca tek bir kadını sevmiş,sonsuz bir sevgiy...