Genç kadın gözlerini yeni bir güne açtı. Bugün çok mutluydu. İzni bitiyordu. Çok sevdiği üniformasını giyecekti.
Genç kadın gülümseyerek duvardaki Türk Bayrağına baktı. Uzun ince parmaklarını Türk Bayrağına götürdü. Ay yıldızın üzerinde gezdirdi."Bu yüce bayrağa sahip olduğumuz için çok şanslıyız," diye mırıldandı.
Hemen yanında duran Atatürk posterine baktı. Yüzündeki gülümseme büyüdü.
Odasında göz gezdirdi. Kelebek desenli beyaz bir halı, cam kenarında olan yatağı, yatağın hemen başında duran içinde kıyafetlerinin olduğu dolap. Dolabın hemen karşısında kitaplık vardı.
Kitaplıkta çoğunluk polisiye ve tarih kitapları bulunuyordu.Üzerine üniformasını giydi. Üniformanın üzerindeki Türk Bayrağını okşadı. Uzun kahverengi saçlarını taç şeklinde ördü. Siyah gözleri umutla parlıyordu.
Odadan hızla çıktı. Anne ve babasının yanına gitti."Günaydın," diye bağırdı. Annesi yerinde sıçradı. Her sabah böyle olurdu.
Önce annesinin yanağından öptü, sonra babasının yanağından öptü. Annesi siyah ara ara beyazlıklar olan kısa saçlarını her zamanki gibi bağlamıştı.
"Hadi ben gidiyorum," dedi.
Seher Hanım, kızının elini tuttu. Masayı işaret etti. Ayla şu an yiyebileceğini sanmıyordu. Sanki ilk kez gidecekti karargaha. Heyecanlıydı.
"Yiyemem şu an," dedi. Seher Hanım kahverengi gözlerini kocasının mavi gözlerine çevirdi.
"Osman Bey, kızına bir şey der misin?"
Osman Bey ellerini yukarıya kaldırdı. Güldü. Kızı ve karısının bu hallerini seviyordu.
Ayla annesinin ve babasının yanağından öptü. Evden hızla çıktı. Yarım saat önce çağırdığı taksiye bindi.
Taksici ela gözlerini, Ayla'ya çevirdi. Gülümsedi. Ayla'da gülümsedi.Ayla bir saatlik yolculuğun ardından karargaha geldi. Önce hangara girdi. Bozkurt Timi, Ayla'yı görünce esas duruşa geçtiler.
"Dikkat!" diye bağırdı Fırat Astsubay.
Fırat Astsubay, sarı saçlı, mavi gözlü bir görünüşe sahipti. Uzun boyu ile birçok kişinin dikkatini üzerine çekiyordu. Onun gözleri nişanlısından başkasını görmüyordu.
"Rahat asker," diyen Ayla Yüzbaşı, silah arkadaşları ile sohbet etti. Onlar ile konuşmayı seviyordu.
Daha sonra karargaha girdi. Odasına gitti. Sandalyeye oturdu. Duvardaki Atatürk'ün resmine baktı. Yüzünde bir gülümseme belirdi.
Vatanınız için canınızı ortaya koymanızı söyleseler ne yaparsınız? Başka bir deyişle canınız mı değerli vatanınız mı değerli?
Genç kadına soracak olursanız o bu vatan için gerekirse canını bile verirdi. Onun Allah'tan başka kimseden korkusu yoktu. O kim mi? O gerekirse vatanı için canını feda edecek olan Ayla Korkmaz.
Hiçbir güç Ayla'yı yıkamaz. Sevdiği adamın şehadet haberini alınca sınavlara girdi ve sınavları geçmeyi başardı zaten küçüklükten beri polis veya asker olmak istiyordu iki kez sınavlara girdi ama kazanamadı tam vazgeçtiği zaman Uğur'un şehadet haberini aldı. Ve oturup düşündü. 'Dağda, sokakta, her yerde askerlerimiz, polislerimiz bizler için savaşırken, benim vazgeçmem ne kadar doğru' diye düşündü ve üçüncü kez sınava girdi şimdi olduğu pozisyona geldi.
Eğer bir hayallerimiz varsa ne olursa olsun o hayalin peşinden gitmeliyiz. Ayla Yüzbaşı Özel Kuvvetlerde asker olmak istiyordu ve Özel Kuvvetlerde asker olmaya hak kazandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
AcciónEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...