Zaman su gibi geçip giderken Güneş yeni bir güne doğmuştu.
"Koğuş kalk!"
Bağırmam ile kimi ayağa kalktı, kimi gözlerini dünyaya yeni açmış bebek gibi etrafa bakıyorlardı bir kez daha bağırdım.
"Koğuş kalk! "
Bu sefer herkes karşımda sıraya geçti. Uzun bir konuşma bekliyordu Fırat'ın şehadet haberi hepimizi derinden etkilemişti.
"Açın kulaklarınızı beni iyi dinleyin bir döngünün içindeyiz biri ölürken onun yerine başka biri geliyor biz askerlerin bir sözü vardır "Bir ölür bin diriliz." diye. Hiç düşündünüz mü bu söz ile ne anlatmak istiyoruz?"
Hepsinin gözlerinin içine baktım çoğu umudunu kaybetmiş gibi görünüyordu. Sözlerime devam ettim.
"Bir arkadaşımızı kara toprağa vermiş olabiliriz sizler kadar bende üzgünüm ama ben üzüntümü içimde yaşıyorum. Biz bordo bereli askerleriz bize bu yola çıkarken acımızı içimize gömmeyi öğrettiler."
Ali'nin gözlerinin içine baktım. Ali'nin siyah saçları dağınıktı. Zümrüt yeşili gözleri içine geçmişti. Gözlerinin içi kan kırmızısıydı.
"Neden acımızı içimize gömmeyi öğrettiler Ali?" diye sordum.
"Çünkü acımızı belli edersek düşmanımızın eline bir koz veririz Komutanım."
"O zaman bu yüzündeki ifade nedir?" Sesim olduğundan sert çıkmıştı.
"Komutanım sırt sırta verdiğimiz arkadaşımızın yokluğuna alışamadık."
"Alışmalısın asker."
Alışmalıydık insanoğlu nelere göğüs germişti iki üç tane çapulcuya mı göğüs geremeyecekti?
"Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı içindeki, tarihin en kanlı günü olarak bilinir. O gün orda bulunan askerlerimiz canlarını hiçe sayıp tek bir şey için savaştılar. "
Duvardaki Türk Bayrağını gösterdim.
"Bayrağımızı Düşman askerine teslim etmediler Seyit Onbaşı 275 kiloluk bombayı sırtlanarak savaşın akışını değiştirdi. Niçin?"
Sadece beni dinliyorlardı. Duvardaki Türk Bayrağını gösterdim. Hepsi Türk Bayrağına baktı.
"Ben söyleyeyim çünkü bu yola önce vatan diye çıktılar. Çünkü bizde bu vatan aşkı olduğu sürece hiçbir güç bu aziz devleti yıkamaz."
"Komutanım. "
"Evet."
" Yaşar Komutan, sizi odasında bekliyor."
"Zafer, emir komuta sende. Bahçenin etrafında 10 tur atıyorsunuz."
"Emredersiniz Komutanım."
Komutanın odasına geldim kapıyı tıklattım.
"Gel."
"Komutanım. "
"Ayla, teröristler köyü basmışlar kız çocuklarını zorla ailelerinden ayrıldığına dair ihbar aldık. 3 dakika içinde bahçede içtimaya geçin."
"Emredersiniz Komutanım. "
Komutan çıkmamı emredince hemen çıktım bahçeye geldim.
"Bozkurt timi toplan!"
Sıraya geçtiler. Komutanın söylediklerini özet geçtim.
"Dikkat!"
"Bozkurt timi 1 Yüzbaşı, 1 Üsteğmen, 1 Astsubay , 7 Er ile emir ve görüşlerinize hazırdır Komutanım. "
"Yerine geçebilirsin Yüzbaşı. "
"Sağol. "
Yerime geçti Komutan gerekli bilgileri, nasıl yol izlememiz gerektiğini anlattı helikoptere bindik kalkışa çıktık. Köy yerine yaklaştığımızda helikopterden indik yolun geri kalanını yürümeye başladık. Dikkatli bir şekilde yürüyorduk gözümüzü her türlü tehlikeye karşı açık tutmalıyız tıpkı bir şahin gibi.
1-2 adım ilerimizde roket patladı bu bir tuzaktı.
"Tuzak herkes menzillerine geçsin siper alsın."
Telsizden karargaha haber verdim çatışma başladı.
"Asker buradan çıkışın yok teslim ol canını bağışlayayım."
Sinirlerim elektrik akımına dokunmuşum gibi atmaya başladı bende sözlerine karşılık verdim.
"Lan kanı bozuk nerede gördün Türk Askeri'nin teslim olduğunu da geçmiş karşıma gevşek gevşek konuşuyorsun."
Mühimmatlarımız bitmek üzereydi. Destek bir ekibin gelemeyeceğini söylediler. Bugün buradan bizim kanımız akmayacaktı buradan burnu bile kanamadan ayrılan taraf biz olacaktık.
"Durum ne? "
"Komutanım son şarjörümü taktım."
"Komutanım benim mermim bitti."
Benim de son 5 mermim kalmıştı. Allah'tan ümit kesilmezdi bir kapıyı kapatıp diğer kapıyı açardı.
"Asker sana son kez diyorum teslim olun ben de sizin canınızı bağışlayayım."
"Bende sana son kez diyorum Türk Askeri teslim olmaz sıkıyorsa gel al bizi. "
"Ne o Komutan korkundan böyle mi konuşursun gelip alamayacağımızı zannedersin. "
"Korku bizden korksun biz Allah'tan başka kimseden korkmayız."
Mermilerimiz bitmek üzereydi sadece 3 kişinin az sayıda mermisi kalmıştı.
"Komutanım benim de mermim bitti."
"Komutanım benim de 1 tane mermim kaldı."
"Dayanın aslanlarım onları buraya gömeceğiz."
"Komutanım benim de mermim bitti."
Birinin bize doğru yaklaştığını fark ettim. Beynini patlattım.
Son mermimi de sıktım ve mermimiz bitti. Yoğun ateş altında kaldık başımızı dağın arkasına deve kuşu misali gömdük.
Tam her şeyin sonuna geldiğimizi düşündüğüm zaman ebabil kuşlarının Ebu Lehep ve onun yolundan gidenlerin başına taş yağdıkları gibi teröristlere kurşun yağdırdılar.
"Temiz."
Bir süre sonra dağın ardından çıktık karşımızda askerler vardı.
"Siz de nereden çıktınız?"
"Albay Yaşar Çelik gönderdi bizi."
"Komutanım bunu yakaladık."
"Asker gel seninle anlaşma yapalım."
Bu biraz önceki teröristti. Dünya ne kadar da küçük sağ salim elime düştü silahımı Ali'nin eline tutuşturdum.
"Demek korktuk ha teslim olursak canımızı bağışlayacaksın ha söyle bakalım sana ne yaparım"
"Acı bana asker."
"Ne o korkuyor musun? "
Bir cevap vermedi saçından tuttum yüzüne tekme attım bu adamı öldürmek vardı ama elime onun kokmuş kanının bulaşmasına değmez.
"Ava giden avlanır."
Sesimde alay vardı.
Türk Askerine tuzak kuranlar bir kez daha kendi kurdukları tuzağa düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
AçãoEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...