Çocuklar bu dönemde başarılı olmak isterler.Başarılı oldukları alanların anne- baba ve öğretmenler tarafından fark edilmesini,başarılarının takdir edilmesini isterler.Çocuk eğitimi ile ilgilenen herkesin şu gerçeği mutlaka kabul etmesi gerekir. "Her çocuğun gelişimsel özellikleri diğerinden farklıdır. Her çocuğun potansiyeli farklıdır.Her çocuk kendi potansiyeline göre öğrenir ve derslerde başarı gösterir."Çocuğun potansiyelinin üzerinde başarı beklentisi içinde olmak, hem çocuğu,hem öğretmeni hemde anne babayı yorar.Bu açıdan eğitim işi ile ilgilenen kişilerin önce çocuğu tanıması ve ona göre bir başarı beklentisi oluşturması gerekir.Öğretmenin ve anne babanın başarı beklentisinin çocuğun potansiyelinin çok üzerinde olduğu zaman çocuk bu başarıyı yakalamada zorlanacak ve yakalamayacaktır.Işte bu noktada öğretmen ve anne babalardan sen yeterince başarılı değilsin şeklindeki mesajlar çocuğa gitmeye başlayacaktır.Bu mesajlarda çocuk tarafından doğal olarak "ben yeterince başarılı degilim.Ben basarisizim ,şeklinde algilanacaktir.Bu mesajlar gelmeye devam ettikçe çocuğun kendisiyle ilgili benlik algısı ben yetersiz, hiçbir şeyde başarılı olamayan biriyim şeklinde oluşacaktır.Cocuk ne kadar çalissa da başarılı olamayacağını düşünecek bu konuda öğrenilmiş çaresizliğe hapsolacaktır.Bu düşünce yapısı ve kendisi ile ilgili benlik algisı kişiliğinin bir parçası olacaktir.Daha sonraki zamanlarda da kişiliğinin bir parçası olarak onu etkilemeye devam edecektir.Cunku bilinçaltı "sen işe yaramaz yetersiz birisin" diye kayıtlarını yapmıştır.Bu kayitlar da daha önceden belirttiğim gibi kolay kolay silinememektedir.Bu noktada anne baba ve öğretmen tutumları çok onemlidir.Çocuğu tanıyan öğretmen ve anne babalar başarı beklentilerini ona göre belirlediklerinde çocuk başarısızlık ve yetersizlik duygusu yaşamayacaktir.Burada anne babaların ve ögretmenlerin dikkat ermesi gereken şey Çocuğun göstermiş olduğu başarının düzeyinden çok çocuğun gayreti olmalıdır.
Bugün ne yazık ki yasak olmasına rağmen okullarda 1. Sınıfın ikinci döneminden itibaren deneme sınavları yapılmakta bu sınavların sonucu ailelere gönderilmekte bundan itibaren de kıyaslamalar başlamaktadır. Çocuk 60 soruluk bir testten 55 tanesini yapmış ise dahi eğer sınavda birinci olmamışsa anne baba çocuğa baskı yapabilmekte ve birinci olmaya zorlamaktadır. Çocuk da doğal olarak şöyle düşünmektedir. "Benim anne babamın sevgisini hak etmem için sinavda birinci olmam gerekiyor."Yani anne babanın sevgisini kazanma koşula bağlanmış oluyor. Prof.Dr. Sefa SAYGILI'ya göre "Anne babanın sevgisini hak etmediğini düşünen cocuk, kendisini sevilmeye değer görmez ve sonuçta kendisini de sevmez.Kendisini sevmeyen ve seviye layık görmeyen çocuk ise zamanla "Ben bir hiçim" diye hissedecek , bu ise onun için çok yıkıcı ve harap edici olacaktır."Sevgiyi koşula bağlayan anne- babaların çocukları sevgiye aç büyürler.Bu çocukların anne babaları daha sonra göz yaşı dökmeye mahkum olurlar.Çünkü sevgi göstermedikleri çocukları ellerinden kayıp giderler.Hatalarını o zaman anlarlar ama iş işten geçmiş olur.Hatta ağızlarından şu itiraf çıkar "biz çocuklarımıza sevgimizi gösteremedik."Arkasından da göz yaşları dökülür.O halde sonradan goz yaşı dökmemek için ,çocuğumuzun elimizden kayıp gitmemesi için vaktinde sevgimizi gosterelim.Hem de hiçbir şarta koşula bağlı olmadan sadece çocuğumuz olduğu için sevgimizi gösterelim.
Doğan CÜCELOĞLU'nun "Çocuklar Gülsün Diye" adlı web sitesinde yayınlanan "Anavatan" Adlı öyküsü koşullu ve koşulsuz sevginin sonuçlarını ortaya koyması bakımından her anne babanın okuması gereken bir öykü olduğunu düşünüyorum.
ANAVATAN
Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur.Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuğum Değerli
De TodoAnne babalarla konuştuğumuzda en değerli varlıklarının çocukları olduğunu söylerler.Ancak bir çok anne babanın söylediği ile davranışları tutarsızlık göstermektedir.Çocuklar hatalı davranışlar sergilediklerinde ya da okulda istenilen başarıyı goste...