Sanki bu yazıyı yazarken bitecek sana olan tüm kızgınlığım değil mi ki başlamıştı bir yaz akşamında yibe bitivericekmiş gibi geliyor bir yaz akşamında. Unutmaya başlamak için yazıldı bu yazı. Hayal kırıklarını umutsuzlukları terk edilmişlikleri unutmak için. Yeni bir yerde yeni bir yaşama başlamak için yazıldı. Sana olan arayışımı artık durdurmak için yazıldı. Seni geride bırakmak için. Seni düşünmeyeli tam 6 gün oldu. 6 koskoca gün. 6 koca akşam. 6 koca gece... Her şey koca ilr baźlayan ama çabucak grciveren günler. Nerede başladı bu kara sevda. Düşünüyorum şimdi nerde başladı. Bitmişken ve artık bir daha dirilemeyeceğini, bir gün karşılaşırsak eğer kelimrlerle dilr gelmeyeceğini bile bile. Sana hasretim uzun zamanlar öncesinden gibi yaktı beni. Aşkı yaşadığım sende kendimi unuttum önce,sonra seni unuttum. Sen ve ben bir mum alevinde söndük. Yalnız aşktı hissettiğim. İliklerime kadar aşk. Utangaç bir çocuğun gözlerindeki soran bakışlar gibi baktım sana önce. Sonra bir gencin içini kaynatan sende kayboldum. Yaşlandığımda seniistediğimi haykırmak istedim dünyaya. Yanlızlık uzun zamanlar öncesinden yoldaşımdı. Senin yanlızlığın ve güvensizliğin bana beni hatırlattı. Umutsuzlukların ve terk edilmelerin hasarladığı bir ömrü yaşıyorduk ayrı zamanlarda. Ayrı mekanlarda. Yelkenlerini parçalamış onu hareket ettiren rüzgarlara muhtaç. Hareket etmeye gücü olmayan takati kalmamış açık denizlerde parçalacağını bile bile açık denizlerin hasreti yaşayab gemiler gidiydim. Sen ulaşacağım açık denizlerde demir atacağım beni koruyacak ilk liman. Aynı dağ gölünün güneşe hasreti gibi. Değil mi ki o da kuruyacağını bile bile güneşi ister. O güneş değil mi onun denize ulaşmasını sağlayan o hasret ki kendini bitireceginu bile bile bitmek bilmez bir tutku ile inadına seven. Ben öyle sevdim seni. Olmazsa beni bitireceğini,olmazsa hayatımı götüreceğimi sanarak. Önce limanımdan hareket ederken yara aldım. Sonra açık denizlerde parçalandım. Kanadı kırık kuş misali,kaptanını kaybetmiş gemi misali rüzgarın önünde sürüklenerek posedion'un dalgalarını brni batıracağını bilerek,tek istediğim güvenli limanıma sana ulaşacağımı bilmekti. Sana ulaştığımda ilk vazgeçenin bendim anladım. Bur yandan yüreğime sardığım aşk bir yandan yürümeyeceğini bildiğim bir sevda. İkilemlerin ortasında güneşi olmayan günler yaşadım. Fırtınalı aşklar. Beni bir o yana bir bu yana savuran neyin intikamı olduğunu bilmediğim bir hınçla yapılan saldırılar. Sonunda beni limanından artık boğuşmaktan vazgeçtiğim okyanuslara atan içten gelen dalga. Ben seni o dalgada kaybettim ve kendimi buldum. Yıllar önceki beni. Asi çocuk günü dize getiren karanlıklar içinde yolunu hep bulan. Yanlızlığın içinde sağanak umutsuzluklarla direnen. Korkmayan,kimseye verilecek hesabı olmayan. Yıllae sonra bile kadın,adama aşık olduğu günüdün gini hatırlıyordu. Hafizasına böylesine yerleşen bir baska gün daha yoktu. İnsan candan sevincr ruhundaki aşkı demek ki yıllarca canlı tutabiliyor. Aranızda 'Rüzgar Gibi Geçti' kitabını okuyanınız yahut filmini izleyeniniz var mı ? Sanırım filmi eski yıllarda izledim. Sevdiğine bakmaya doyamaz bazen insan. Annemizi bile yemek yaparken sevgisini ve kalbinu de yemeğe katar annelerimiz ve o sıcacık yemek bereketlenip ballanır. Öpmrye doyamadığımız,sımsıki safılmaktan vazgeçemediğimiz,kokusunu içimze çekmekten usanmadığımız bor tabe sağlam dostumuz olsa sayi olarak yeterli gelir. Biricik dost,etraftaki tüm insanların ötesinde bir hava verir. Ve yalnızlığımızı dolduruverir. Aşka tutulur kalpler,bir sinema şeridi gibi akıp gider geçmişte ki günler. Rüzgar gibi geçer ömür. Vakti iyi değerlerindince şiir tadınsa dopdolu hatıralar bırakır izimizde.
"Dur ve dinle ! Duyduğun her ayak sesi benim olabilir. Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır. Perdeleri ardına kadar kapatma belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğun Peşinde
ChickLitBu kitapta hayatımı değiştiren biri var, hayatıma girmesi ile her sabah uyandığımda pencereden bakınca sadece duvarı göremeyecegimi farkettim oysaki doğan bir güneş ve masmavi gökyüzü varmış. Hayatıma renk katan insana...