Güneydeki Güç (Bölüm 4)

38 3 0
                                    

Kral Tarnos'un keskin bakışları eşliğinde oturdular hepsi bu sadece kralların oturabileceği kadar lüks olan masaya. Masanın bulunduğu salon ise kendi görkemini etrafındakilere rahatlıkla anlatabilen bir yerdi. Öyle ki buradaki hiç bir eşya, hiç bir görüntü ve dekorasyon, güneylilerin, hatta güney batılıların dahi bileceği, görebileceği tipten şeyler değillerdi. Muazzam zenginliği ve şatafatı simgeleyen o merdiven basamakları, girişin tam karşısında yerini alarak, balkon şeklinde aşağıyı görebilen üst katına çıkartan ve her basamağında, buraya gelmiş olma sebebinin, ufak bir şey olamayacağını tekrar tekrar hatırlatan bir merdivendi bu.

Öyle bir şekilde tasarlanmıştı ki Ostende, hiç penceresi olmamasına rağmen karanlıkta kalmayan bir ışıklandırma sistemine sahipti. İçerisinde ise dört adet hizmetli vardı. Fakat bunlar bilinenden çok daha farklı, tuhaf kişilerdi. Köleye benzer bir halleri vardı ancak üstleri tertemiz giydirilmiş, simsiyah görünüyorlardı.

Konuşulanları duymayan, yaşananları görmeyen, öğün ihtiyacı olmayan birer ruh gibiydiler Ostende'nin ve onun gibi tüm yapıların içerisinde. Bu binalara girenlerden başkası, onlara şahit olamadığı için, hiç bir asker ve Nôrya'lı tarafından bilinmeyen şahsiyetlerdi bunlar. Fakat kimsenin elini değdirmeyeceği salonların oldukça (Tarnos'un istemeyeceği kadar) kirli olacağını tahmin edebilen herkes, içeride sır gibi çalışan ve dinlenmeyen hizmetlilerin olduğu fikrini de ortaya atabilir.

İsimlerinin de Volarian olduğunu söylemiştir Tarnos ve onlardan bahsederken bu kelimeyi kullanmalarını emretmiştir. Zira onlardan bahsetmek dışında, bu kelimeyi kullanarak bizzat hitap etmenin boş bir uğraş olduğunu ve onlardan geri cevap alamayacaklarını daha önce Plabrias'a anlatmıştır. Plabrias ise Tarnos'tan öğrendiği kadarıyla, ekibine bu konuyu şu şekilde özetlemiştir.
"Onlara sadece arzunuzu emredin, muhabbet etmeye çalışmayın."

Volarianlar bina içerisinde hizmet vermek ve temizlik yapmanın dışında, onların binalar yapılırken de yardımlarının dokunduğu ve bu sayede Tarnos'un kısa zamanda muntazam yapılar inşa ettiği söylenir.

Tabi bu sıra dışı oluşumların altında, Tarnos'un o gizli tutulan, tüm güneylilerin hayranlık duyarak dedikodusunu yaptıkları, doğa dışı güçlerinin büyük payı olduğu düşünülür. Fakat bu söylenenler dedikodudan öteye gidemeyeceği gibi, hiçbir zaman ulu orta, açıkça dile getirilerek söylenemeyecek ve kanıtlanamayacaktır.

Bu yüzden Terf'e giriş çıkışların güvenliği çok ciddi bir şekilde sağlanır ve özellikle inşa zamanlarında, girişler tamamıyla kapanmaktadır. Çünkü Ostende gibi binaların nasıl inşa edildiğini kimse bilmez ve bilmemeleri de gerekir. Sadece bu konulardaki teorilerini ortaya sürerek muhabbet edebilirler. Lakin Plabrias ve grubu, artık normal kişiler arasında olmayarak, bu binaların şevhetine tanıklık edebilme şansı yakalayan nadir insanlardan olmuşlardır.
Her önemli gelişmede yada kral ne zaman isterse o zaman bu salona gelerek, en ciddi şekilde toplantılarını yaparlardı. Şimdi ise Foymnas elindeki ganimetleri masaya dizdi ve konuşulmayı bekleyen yaklaşık bir aylık konular, dudakların üzerinde hazır, beklemeye koyuldu.

Tarnos, masanın en başındaki tek kişilik, tahta benzeyen, krom sandalyesine yerleşmiş içkisini yudumlarken, Plabrias ve baş vezir Cerfindil ise onun hemen yanından başlayan sağ ve sol taraflara karşılıklı oturdular. Eşyaları masaya dizen Foymnas, hemen Tayre'nin yanındaki boş sandalyeye oturdu. Herkes masaya oturmuş olduğunda sadece Kayn ve Horp merdivenleri hızlıca çıkıyorlardı. Onlar da krala bakıp başlarını hafifçe eğip, gecikmelerini telafi ederek, masanın en ucunda yerlerini aldılar. Tarnos ise önce onlara bakarak oturmalarını bekledi ve ardından eliyle masayı göstererek 'buyrun' işareti yaptı.

"Ölmüşler mi?" dedi baş vezir Cerfindil.
"Evet." diye yanıtladı Plabrias.
"Cesedleri buldunuz değil mi?"
"Evet, iki ceset bulduk."
"Ama ben kaçaklar üç kişiydi diye hatırlıyorum?" dedi Cerfindil ve önce Plabrias'a baktı, ardından tüm gruba göz gezdirdi. Onlardan bir yanıt alamayınca kızgın halle Tarnos'a dönerek,
'Bunu nasıl yaparlar?' der gibi, şikayetçi olur bir bakışla baktı krala.

ÖLÜMSÜZ SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin