Sabah erken saatte uyandım. Açılmamış 42 dosya ofiste beni bekliyordu. Karamsarlıktan mıdır bilinmez ama gün daha ağır geçecek gibiydi. Yataktan zor kalktım. Doğrulup soluk aldıktan sonra pencereye koştum. Geceden kalan izmarit kokusu odayı rehin almıştı. Tam ortada bir yatak, yatağın yanı başında bulunan çalışma masamdan oluşan bir odaydı bura ve günümün büyük bir bölümü burada geçerdi.
İzmarit kokusundan sıyrıldıktan sonra mutfağa doğru sakin adımlarla ilerledim. Mutfağa yaklaştıkça üç aydır bekleyen bulaşık ve el değmemiş çöpün kokusu bütün iştahımı yok etmeye yetti. Odaya geri döndüm ve üstümü giyip ilk dosyayı açmak üzere ofise doğru yol aldım.
Ofisin kapısından girdim ve beni birbirinden sevimsiz 42 dosya karşıladı. Bir bardak çay aldıktan sonra işe başladım. İlk dosya bir dağ evinde ölen yaşlı adamın dosyasıydı. Adamın kızı çok masum bir şekilde bütün olayı bize anlatmıştı. Enteresan bir şey yoktu. Adam evinde ölü bulunmuştu. Kızı da ilk başta herkes gibi babasının ölümünü kabullenmişti ama olayın perde arkasında ters giden bir şeyler vardı. Bunu anlamanın tek yolu olay yerinde yapılan bir incelmeydi.
Kızla beraber babasının dağ evine gittik. Eve ulaşmak o kadar kolay değildi. Oraya vardığımızda küçük bir kulübenin içinde incelemeye başladım. Kulübenin kapısı tahtaydı ve en ufak bir zorlamada açılabilirdi. Bu suçlu için ilk avantajdı. Burası küçük ama karmaşık bir kulübeydi. Kızın dediğine göre buradan herhangi bir şeyi bulup çıkarmak sadece babasının yapabileceği bir işti. Suçu işleyen birinin yakınlarda olduğu belliydi. Burayı çok iyi tanıyan ve çok iyi planlanmış bir yol izlediği de çok açık ortaydı. Bu işi çözmem gerekiyordu. Kıza verilen bir sözüm vardı. Kulübe ve etrafında ufak çaplı incelemeden sonra ofise tekrar döndüm.
Elimdekiler sınırlı şeylerdi. Tek dikkat çeken kulübe etrafındaki kanlardı. Bu izler kulübenin kapısından başlıyordu. Bu kanların nedeni sadece bir kurt olamazdı. Bu ölüm basit bir şey değildi. Yıllardır dağlarda yaşayan bir adamın ölümünün nedeni bir kurt değildi. İzler kapının girişinde başlıyordu. Şayet bu bir kurt saldırısı olsa kanlar bir yerde toplu bir şekilde kalırdı. Ama evin etrafında bulunan kan izleri damla şeklinde ve silinmeye çalışmıştı. Bütün bunlar suçlunun bir kurt olmaması için yeterli delillerdi.
Tekrar incelme yapmak için soluğu kulübede aldım. Gecenin ilerleyen saatlerinde yapılan bir incelemenin daha etkili olacağını düşünerek yola koyuldum. Bunu düşünmemin tek sebebi vardı. Dostumun söyledikleri. Eğer bir katilseniz ve arkanızda birbirinden farklı bu kadar fazla delil bırakmışsanız birkaçını mutlaka yok etmek isteyeceksiniz. Ben de muhtemel katilin bunu yapacağı kanaatindeydim. Bu düşünce eşliğinde kulübeye gittim. Her şey planladığım gibiydi. Masanın üzerinde bırakılan sigara paketi ve bira şişesi yoktu. Katil çok zekice hareket ediyordu ama acemi bir suçlunun yaptığı her şeyi yapmaktan da geri durmuyordu. Kimsenin farkında olmadığı bir şey vardı. Ölen avukat sigara ve alkol kullanmıyordu. Fakat masanın üzerinde sigara ve bira şişesi bulunuyordu. Ne hikmetse akşam geldiğimde o iki kilit delil ortadan kaybolmuştu. Bir şeyi saklamak istiyorsan eğer, onu en görünür yere koymalısın. Bu taktik ona baya zaman kazandırmıştı. Bütün delilleri yok etmek için çabalamış ama başarılı olamamıştı. Zamanlama harikaydı. Ben yokken evin içinde birilerinin dolaştığı bariz ortadaydı. Muhtemel katil dağın arkasındaki köyde yaşayan biriydi. Bira markası bizi o köye götürmek için yeterliydi. Yakınlarda sadece o köyde bu bira satılırdı.
Evden çıkmak için kapıya yöneldim. Tam çıkarken bir şey fark ettim. Duvara sabitlenmiş bir cisim yerinde yoktu. Bu bir tüfekti. Sürekli aynı yere konulduğundan duvarda bir tüfek resmi oluşmuştu. Duvardaki tüfeğin cinayet aracı olmaması için bir neden yoktu. Olay yavaş yavaş çözülüyordu. Kapıdan çıkarken yerdeki çiviyi de alıp çıktım. Çiviyle beraber köye ulaştım. Köy kulübeye fazla uzak değildi. Köyün ışıkları kulübeyi aydınlatıyordu. Köye vardığımda oranın bütün nabzının attığı bir yere ihtiyacım vardı. O yer şüphesiz kahvehaneydi. Köy kahvehaneleri, köyde yaşanan hayatın özetinden oluşur. Kahvehaneye girdikten sonra bir çay istedim ve köşede bir masaya gidip oturdum. Yan masadaki adam dışında anormal bir şey yoktu. Adam çok garipti. Sürekli beni süzüyordu. Sonunda yanıma gelip oturdu. Derin bir sohbete daldık.
Adam görmüş geçirmiş birine benziyordu. Konuşmalarından bu kolayca anlaşılıyordu. Gelir gelmez hemen sohbete başladık.
–Merhaba.
–Merhaba bayım.
–Buraların yabancısısınız belli ki. Ne işiniz var? Ne yaparsınız buralarda?
–Kulübede öldürülen adam için buradayım. Köyünüze gezmeye geldim.
Bu şekilde hafif bir muhabbete başladık. Adamın çok farklı bir hikayesi vardı. İstanbul’da şirketi olan eski iş adamlarından biriymiş. Fakat işler ters gidince batmış ve bütün mal varlığını kaybetmiş. Köydeki insanlar yardım edip el birliğiyle ev açmışlar adama.
Kulübedeki cinayet dediğim anda adam şekilden şekle girmeye başlamıştı. Bu adamdan şüphelenmemek için kendimi tutamıyordum.
–Evet, evet biliyorum o cinayeti.
Bu cümleyi kurarken sesindeki titreme çok belli oluyordu. Adamın üzerine gittikçe eteğindeki taşları dökecek gibiydi. Ve üstüne gitmeye başladım.
–Sizce kim yapmış olabilir? Köyde son günlerde ters giden bir şey var mı?
Adam duraksadı. İlk sorudan itibaren baş gösteren telaş hala devam ediyordu. Ne yapacağını şaşırmış bir tavırla cevap verdi:
–Bilmiyorum. Benim gözüme batan bir şey yok. Zaten buralarda öyle meçhul cinayetler olmaz. Avukat Bey’e de kurt saldırmış.
Bütün duymak istediklerimi söylemişti. Bu adamın peşini bırakmamam lazımdı. Hiç beklemediğim bir anda beni evine davet etti. Kuşkusuz kabul ettim. İlerleyen saatlerde kalkıp eve doğru yola koyulduk. Yol boyuna düşündüğüm tek şey vardı: Adam beni neden evine davet etmişti?
Tanımadığım bir adamın evine sırf meraklarım için gidiyordum. Eve vardık. İçeri girerken etrafa göz atmaya başladım. Salona geçtik. Koltuğa geçip oturdum. Adamı beklemeye başladım. Elinde iki bardak ve bir şişe birayla çıkageldi.
İlk gördüğümden beri bira şişesinin gizemini çözmüş durumdaydım. Kulübedeki şişeyle aynı şişeydi. Biraz sohbet ettikten sonra koltuğun altından sarkan tüfek askısına ilişti gözüm. Çivi izi orda son vuruşu yapan şey oldu. Artık emindim. Adamdan müsaade isteyip yatacağım odaya gittim. Yatağa girdim. Adamın gece gelip beni ortadan kaldırmak isteyeceğini biliyordum.
İlk dosyayı kapatmama çok az kalmıştı. Hemen Mehmet’i arayıp gece iki sularında köye gelmelerini istedim. Muhtemelen o saatlerde adam beni öldürmek için hareketlenmiş olurdu. O kadar içen bir adam anca o saatlerde kendine gelebilirdi. Şimdi yapmam gereken tek şey beklemekti. Saat yavaş yavaş geliyordu ve hareketlilik başladı. Hemen kapının arkasına geçtim. Masanın üzerinde duran testi tek güvendiğim şeydi. Adam içeri girer girmez testiyi kafasında parçaladım. Elindeki tüfek bir tarafa adam bir tarafa yığıldı. Paket hazırdı. Mehmetleri arayıp evin yerini tarif ettim. Gelmeleri uzun sürmedi. Adam bayılmıştı. Kendine gelince ilk dosya kapanmış olacaktı. Sabaha karşı toparladı kendini ve olayı anlatmaya başladı:
–Şirketi kuralı yaklaşık on yıl olmuştu. Harika işlere imza atmıştım. Hal böyle olunca birçok rakiple beraber çalışmak durumundaydım. Yaptığımız işlerin çoğunda vergileri tam ödemiyorduk. Çünkü aldığımız paranın büyük bölümü oraya gidecekti. Ödenmeyen vergi borçları sonumu getirdi. Avukat borçları fark edince hemen dava açtı. Sonuç belliydi bütün mal varlığıma el konuldu. Parasız pulsuz kalınca soluğu bu köyde aldım. Bura gelmemin tek sebebi avukattı. Emekli olduğunu ve bu köy yakınlarında bir kulübede yaşadığını öğrendim. İntikam duygusu beni buralara kadar sürükledi. Sonra köye gelip yerleştim. Bir akşam evden çıkıp kulübeye gittim. Cinayeti bir silahla işleyemezdim. Sesi köylüler duyabilirdi. Olaya kaza süsü vermeliydim ki kimse benden şüphelenmesin. Bunun için adamı dışarıda öldürdüm. Sonra da getirdiğim sigara ve alkolü masaya bıraktım. Kulübeye gelenler adamın alkollü olduğu için dışarıdaki kurda karşı koyamadığını düşüneceklerdi.
–Hal böyle olunca sen öcünü almış olacaktın. Ama adamın hiçbir suçu yoktu. O sadece olması gerekeni yapmıştı. Ve ben de şimdi olması gerekeni yapıyorum dostum. En ağır cezayı alman için elimden geleni yapacağımdan şüphen olmasın.
Adalet her zaman gelir doğruyu bulur. Bu doğrular sizin için son olabilir. Ama unutmayın bu sonların sorumlusu sizden başkası değildir…