...
"Baksana ensesinde ' . ' işareti var. Bu kesinlikle Halaskar'ın işi."
Caner, eliyle boynunu ovuşturarak gözlerini kıstı. Gelir gelmez soluğu adli tıpta aldığı için yorgundu. Üstelik bugün gittiği şehirde anıların ve koşuşturmanın bedenine verdiği ağırlıkla daha da bir yorgundu. Ömer Asaf da dikkatlice baktı ve başını hafifçe sallayıp, onayladı.
"Kimmiş bu kötü adam?"
Caner manalı bir şekilde sorarak, Ömer Asaf'ın yüzüne ciddi bir ifade ile baktı. Haklıydı da.
Çünkü; Halaskar'ın bu zamana kadar öldürdüğü hiç bir adam masum değildi. Bulundukları durumdan dolayı buruk bir şekilde gülümseyen Ömer Asaf, boğazını temizleyerek konuştu:"Maktul, 40'lı yaşlarında tek kelimeyle boş gezenin boş kalfası. Geçimini karısının temizlikçi parasıyla sağlayan bu mahluk bir çok kez de komşuların karısını dövüyor şikayetiyle içeri girmiş. Tek vukuatı bu değil tabii."
Ömer Asaf, hızını alamayarak söylediği bu sözleri, yüzünü buruşturmuş bir şekilde cesede bakarak söyledi. Sonra da daha ciddi bir ifade ile cümlelerini toparladı:
"Halil Güven; 45 yaşında, işsiz, sabıkalı, daha önce birkaç kez yankesicilikten yakalanmış, karısını öldüresiye dövmesine rağmen, eşi şikayetçi olmadığı için içerde fazla kalmamış."
Biraz daha konuştuktan sonra Caner'le birlikte cesedi dikkatlice incelediler.
Ensesindeki " . " işareti Halaskar'ın öldürdüğü adamları damgalama şekliydi. Nitekim 2 yıldır bulmaya çalıştıkları bu seri katil hakkında ellerindeki önemli bilgilerden biri de buydu. Ömer Asaf olay yerindeki ilk bulgulara göre öldürme sebebini anlattıktan sonra gece geç saatlerde çıkan adli tıp raporunu, iki polis dikkatli bir şekilde incelediler. Halil Güven, 3 gün önce Kuşluk Gölü'nde boğularak öldürülmüştü.
. . .Yoğun bir şekilde geçen bir günün ardından Caner, evine dönerken yarın olacakları tahmin edebiliyordu. Şimdilik yarın olacakları yarına ertelemek için Halaskar'ı unuttu. Hemen gidip uyumak istiyordu. Şuanda uykuya fazlasıyla ihtiyacı vardı. Yatağa girince dönüp durdu ama bir türlü uyuyamadı. Halbuki uykusu geliyordu.
Aniden başka bir şeyi farketti, ihtiyacı olan tek şey uyku değildi. Yatakta dönüp durmanın bir faydasının olmadığını anlayıp, komodininin üzerindeki telefonunu kaptığı gibi bugün unuttuğu o ihtiyacını karşılamak için mutfağa gitti. Acıkmıştı. Üstelik bu öyle bir açlıktı ki; zoraki bir şekilde ayakta durmak için atıştırdığı türden değildi. Vücudunda bir anda beliren bu tuhaf açlık hissi ile kendisine kızdı. Ona göre acıkmaya bile hakkı yoktu. İnsan olduğunu unutarak bu duyguyu garipsedi. Aslında garipsemesinin en büyük sebebi daha önce hiç bu kadar aç hissetmemesiydi. Deyim yerindeyse, şu an dünyaları yiyecek derecede açtı.
Ayakları onu buzdolabına doğru sürüklerken, telefonunu mutfak masasının üzerine koydu. Bir taraftan da ağrıyan başını rahatlatmak için parmaklarıyla şakaklarını ovuşturuyordu. Dolabı açtıktan sonra gördüğü manzara karşısında pek de şaşırmadı. Zaten Ela öldüğünden beridir eve yiyecek bir şeyler almıyordu ki. Hazır atıştırmalıklar ile idare ediyordu ama şu an gecenin bir yarısında beliren bu açlık duygusunu bastırmak için etrafına baktı. Umduğunu bulamayınca yeniden dolaba yöneldi. Bu sefer iyice bakındığında içecekten başka bir şey yoktu. Bir de uzun süredir dolapta olan ve çürümekten başka çareleri kalmayan sebzeler. Gözleriyle kontrol etti; maalesef yenecek durumda değillerdi. Sonra da dolabın buzluk kısmını açtı. Gördüğü şeyler karşısında ilk önce şaşırsada daha sonra donuk bir şekilde buzluktaki poşetlemiş yiyeceklere baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİK
Misterio / SuspensoÇoğu insanın hayatı boyunca sakladığı pek çok sırrı vardır. Bazıları hiç ortaya çıkmayacağını düşünerek bu sırları geçmişiyle birlikte unutur. Yapılan bazı hatalar sadece eski bir anı olarak akıllarının bir köşesinde kalırken, yaşanan başka bir olay...