''DOSTUM''

36 5 4
                                    

  İyi ki dediği dostu olmalı insanın. İyi ki varsın, iyi ki tanımışım diyebileceği dostu olmalı. Fark ettiniz mi? Dostları demedim, ''dostu'' dedim. Bir sürü arkadaşınız olabilir ama bir tane dostunuz vardır. 

   Benim de bir tane dostum vardı, sadece bir tane. Adı Mustafa. Aynı mahallede doğmuşuz, 3 yaşındayken tanışmışız öyle diyor annem. Ben hep onlara gitmek isterdim, her gün her dakika onun yanında olmak. Ancak babası maddeye düşmüştü annem izin vermezdi gitmeme. Pencereden konuşurduk.

     Mustafa zor zamanlar geçiriyordu, henüz 8 yaşındaydı babası bu hale düştüğünde. Annesi ve babası her gün kavga ederlerdi Mustafa evden kaçar sokağın köşesinde ki derbentte oturur hüngür hüngür ağlardı. Yine bir gün kafamı pencereden dışarı çıkarttığımda onu gördüm. Öyle bir ağlıyordu ki, tarif edemem. Koştum hemen yanına. 

 - Mustafa, iyi misin?

    Hiçbir şey demeden kalktı gitti yanımdan, normalde anlatırdı ama bu kez durum farklıydı. 1 hafta görmedim onu çünkü evimiz taşınmıştı. Başka bir semte gitmiştik ama amcamlar halen oturduğumuz eski mahallede, Mustafaların evinin tam karşısında oturuyorlardı. Ben hafta sonları amcamlar da kalma kararı almıştım. Mustafayı 1 hafta sonra karşımda görmüştüm.

 -Mustafa!

    Yine kaçmıştı benden. Bana söylemeye korktuğu bir şey vardı. Bu gerçek çok uzun sürmedi pazar günü kalktığımda Mustafaların evinin taşındığını gördüm hem de Bursa'ya...

   Aradan tam 3 ay geçmişti, her hafta mahalleye gider Mustafa'nın yolunu gözlerdim. 3 ay boyunca ne haber var, ne ses. Mustafayı babaannesinin yanına giderken görmüştüm, o da beni görmüştü. Beni görünce koşmaya başladı ben de koşmaya başladım Mustafa hafif kilolu iri yapılıydı yakalamam zor olmadı tuttum kolumdan ve oturturdum.

 - Ne oluyor Mustafa? 3 ay neredeydin? Çok özledim seni...

    Ben bunları söylerken onun gözlerinden damla damla yaş gelmeye başladı olay çok ciddiydi. Durdu yüzüme baktı ve anlatmaya başladı ;

 - Borcun içine girmişiz babam bizi alıp Bursa'ya kaçtı. Annemle babam boşandı abim ise kötü yola düştü...

O bunları anlattıkça yüreğime cız eden bir şeyler oluyordu. Mustafa ailenin ortanca çocuğuydu 3 yaşında bir erkek kardeşi ve 18 yaşında abisi vardı. Anlatmaya devam etti... 

 - Ne yapacağım ben Ahmet? Küçük kardeşim olayların farkında değil küçücük çocuk o daha annem istemiyormuş bizi babamı da biliyorsun... 

 - Annemle konuşacağım akşam kabul ederse bir süre bizimle kalın.

 - Ahmet...

 - İtiraz istemiyorum Mustafa.

     Annem çok iyi bir insandı Mustafa'nın bu durumunu anlatınca dayanamayıp kabul etmişti bizimle kalmalarına. Babamda evladı gibi severdi Mustafa'yı oda kabul etmişti. Mustafa bizimle tam 5 yıl kaldı. Bu 5 yılın içinde bir gün babasının yanına bir gün annesinin yanına görmeye giderdi. Annesininde madde kullanmaya başladığını öğrenmişti. Mustafa'ya artık benimle kalın demiş. Mustafa'da ne kadar kızsa da annesi olduğu için kabul etmişti annesine dönmeyi. Mustafa artık annesinin yanındaydı abisi kötü yoldaydı ama babası ve annesi kurtulmuştu. 

    Babası ve annesi barışmış değillerdi Mustafa'nın derdi henüz bitmemişti taa ki ben olaya el atıncaya kadar. Büyümüştük artık 18 yaşına gelmiştik. Mustafa'nın babası beni çok severdi, artık iyi biri olmuş başını secdeden kaldırmaz biri haline gelmiş. Mustafa ile konuşup anlaştık ben babası ile konuşacaktım o da annesi ile. 

Tık! Tık! Tık!

 - Kim o? 

- Benim Rıza Amca.

- Ooo, hoşgeldin Ahmet.

-Hoşbuldum Rıza Amca geçebilir miyim?

-Geç, geç buyur.

-Hayrola evlat. De bana hangi rüzgar attı seni buraya?

- Vicdanım attı Rıza Amca. Uğruna canımı verebileceğim dostumun gözümün önünde çürüdüğünü gören, his eden vicdanım attı. 

- Evlat?

- Evladın kalmadı Rıza Amca, evlatların gidiyor teker teker sizin yüzünüzden. Faruk abi kötü yola düştü, Mustafa düştü düşecek, Kemal daha 10 yaşında okulu bıraktı. Gerçi sen bunları biliyorsun ama ben yinede hatırlatayım dedim. Olmuyor amca! Hiç hoş olmuyor. Kendinizi değilse de şu 3 çocuğu düşünün. Benim dostumu üzmeye ne hakkınız var? 

Ben bunları söyledikçe Rıza Amca kötü oluyordu...

- Ben istemez miyim Ahmet? İsterim ki, çocuklarımla ailemle bir arada olalım. Nasıl olacak evlat? Utanıyorum ben ondan.

- Ayşe Teyzeyle de konuştuk o da düzelmiş. O da utanıyor senden. İzin ver, aile büyüklerine söyleyeyim tekrar yapsınlar aranızı.

- Ne bilim olur mu ki 9 seneden sonra.

- Olcak amca, olmak zorunda! 

    Rıza Amca aslında çok seviyordu Ayşe Teyze'yi ama dediği gibi utanıyordu. Aile büyüklüklerine haber vermiştik. Toplanıp net bir karara varmışlardı. Artık babam ile annem 9 yıl aradan sonra birliktelerdi. 

    Babam ve annem dediğimde en başa dönmek geldi aklınıza değil mi? Dönmeyin, ben Ahmet. Bütün bunları yapıp bana hepsini birbir anlatan ise dostum Mustafa. Kötü günlerim de sadece Mustafa yanımdaydı iyi günlerime bakıyorum da arkadaşlarım bir hayli çoğalmış ancak bana bir faydaları yok. Her insana dostum demeyin sakın!

 Dost, ay ışığında ki gölgeniz olana denir...  

                                                                                                                                                                         -Lonelymans

''DOSTUM''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin