Gece vardiyası onda olduğu için bütün gün uyumuştu. Dedesi uyandırmak için yanına geldiğinde şaşırmıştı. " Sen daha uyumadın mı?" Kamburu çıkmış yaşlı adam "Uyuyamadım uyku tutmadı." demişti. Bütün gece içinde kötü bir his vardı. Aslında her gece torununu bu saatlerde yer altına göndermeye alışmıştı. Ama bu sefer başka bir şey vardı. Çok korkuyordu. Her zamankinden çok...
Daha yirmi yaşında olan bu genç adam madenden başka çalışacak iş bulamamıştı. Zaten okumamıştıda. Yatağından hızlıca kalktı. Dedesi kötü görünüyordu. Akciğer kanseri olan yaşlı adam bugün daha da hüzünlü görünüyordu. " Bir şey mi var dede kötü görünüyorsun ." " Yok bir şey oğlum . Sen kendine dikkat et e mi . İşin tehlikeli. " Bu sözleri söylerken sesi titriyordu. Arkasını döndü ve bastonuna yüklenerek ağır ağır odadan çıktı.
Genç adam üstünü değiştirip , bir şeyler atıştırdı. Dedesi koltuğa oturmuş camdan dışarıyı izliyordu. Genç adam onu neşelendirmek için " Sanki ilk defa gidiyorum dede, her gün olan şey bu." Sözlerinden sonra dedesini ellerinden ve yanaklarından öptü.
Dışarı çıkar çıkmaz Manisa'nın nemli havası yüzüne çarptı. Yolda iş arkadaşıyla karşılaştı. Sohbet ede ede madene gittiler. İçerisi kalabalıktı. Vardiya değişiminde hep böyle olurdu zaten. Yerin altına indikten sonra henüz biraz ilerlemiştiki giriş kapandı ve ışıklar söndü. Sadece iki aydır burada çalışıyordu bu yüzden ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Sık nefesler alıyordu ve ne yapacağını bilmiyordu. Aniden arkadaşının koluna yapıştı. gözleri büyümüştü ve içlerinde korku vardı. Etrafına bakındı herkes korkuyordu. Her yer karanlıktı. Yerin dibinde görebildikleri tek şey birbirlerinin gözleriydi. Tam bir kaos ortamı hakimdi madende . İlk önce kne olduğunu anlamaya çalışmışlardı sonra kurtulmaya ama artık tek düşündükleri aileleriydi.
Elektirikler kesilmişti. Yaşlı adam bastonuyla önünü yoklayarak mutfağın yolunu buldu. Yavaş hareketlerle bir mum çıkardı ve yaktı. Sonra tekrar yavaş hareketlerle eski yerine geçip dışarıya baktı. İnsanlar dışarıdaydı. Yaşlı adam ne olduğunu anlayamamıştı. O da dışarı çıktı. Yolda geçen birini durdurup sordu. " Noldu?" Sorduğu kadın " Amca elektrikte sorun çıkmış neden olduğunu bizde bilmiyoruz ama sanırım madende trafo patlamış. "
Yaşlı adam ne yapacağını bilmiyordu. Torununu düşündü. Simsiyah kömürün altında bile parlayan gözlerini. Dizlerinin bağı çözülmüştü. Zorlukla insanları takip etti Çok yavaştı tıpkı yaşlı hasta ama bilge bir kaplumbağa gibi.Her gördüğü insana bir şeyler soruyordu. Kimse yaşlı adamın bildiğinden fazla bir şey bilmiyordu.
İçeride oksijensiz kalmaktan korkuyorlardı. Yaklaşık 700 kişi 5 kilometrelik maden tünelindeydi. Ölmekten korkmuyorlardı tek korkuları yakınlarını bir daha görememekti.
Saatler geçiyordu. Cesetler yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Yaşlı adam sürekli görevlilere torununu soruyordu. Panik halindeydi. En sonunda bir sağlık görevlisi onu bir kenara oturttu. Su verdi ve ona torununun eşgalini anlatmasını söyledi. Yaşlı adam anlattı. bir umut hissetti içinde. Ama sonra yine saatler geçti. Ve hiçbir şey değişmedi. Çıkan her cesete bakıyordu. Bakmaya çalışıyordu. Bulamıyordu torununu. Sesi çıkabildiğince torununun ismini haykırdı. Yoktu torunu yoktu. Sonra yine bir görevli oturttu onu. İzin vermiyordu cesetlere bakmasına dayanamaz diye. Artık umudunu kaybetmişti. Bir göz yaşı damladı yaşlı ve yorgun gözlerinden. Torununu düşündü. Onun sevgisine muhtaçtı. Ve torunuda belki bir yudum nefese.
Yaşlı adam etrafa bakınarak ilerliyordu. Somada herkes bu yaşlı adam gibiydi. Herkes babasını, çocuğunu bir yakınını arıyordu. Ama hepsi ölüyordu. Ölmüştü belki çoktan. Soma ağlıyordu...
Yaşlı adam göz ucuyla baktığı sedyedekinin torunu olduğunu son anda anladı. Yaşlı adam heyecanlanmıştı. Bağırdı durun diye. Bi daha , Bi daha ama kimse oonu duymuyordu. Torununu taşıyan sedye ilerledikçe korkuyordu . Onu soğuk hava depolarında bulamamaktan korkuyordu. Sonra zar zor yanındaki bir adamdan yardım istedi sedyeyi durdurmaları için. Adam koşup sedyeyi durdurdu. Yaşlı adamda zorlukla torununun cesedinin yanına geldi . Onundan kömürden kara kara olmuş yüzünü sildi. Görevlilerin Bu yaşlı adamın yüzünde gördükleri mutluluk ve hüzündü. Sadece cesedini bulduğu için bu kadar mutluydu kim bilir torununu sağ görse nasıl mutlu olacaktı. Evet yaşlı adam mutluydu. O kalabalıkta torununun gül kokulu cesedini bulduğu için...
Bu hikayeyi aslında bir arkadaşım yazmıştı. Benden yayınlamamı isteyince bende yayınladım. Somada şehit olanlariçi sizden bir isteğim var. Lütfen onları ruhun bir fatiha okuyun. Bu onlara uzun bir yazıdan daha iyi gelecektir. bide Allahtan ailelerine sabır vermesi için dua edin...