Salaş balıkçı meyhanesinde eski Türk Sanat Müziği şarkıları çalıyordu.
Tahta masalar tıklım tıklım insan, meze, rakı ve bol keyif, biraz da efkar doluydu.
Denize bakan camın önündeki masada üç kadın Simirna, Gül ve Fatoş ikinci kadehlerini kahkahalar eşliğinde evde çocuk bakan kocalarının şerefine tokuşturdular.
-Geçen gece Selim, Güngör'ün gazını çıkartıcam diye oğlanın yerine benim sırtımı pışpışlıyordu...
-Hüseyin'de biberonları kaynatayım diye, evi yakıyordu az daha...
-O nasıl oldu ya?
-Ben çocuklarla arka odada uyuya kalmışım, Hüseyin'de bana iyilik olsun diye biberonları temiz suda kaynatayım demiş, salonda televizyon izlerken o da uyuya kalmış, yanık biberon kokusu ve duman iki gün çıkmadı evden, Nurten teyzemde gittik kaldık biz çocuklarla, Hüseyin'de ev temizleyip perdeleri yıkadı.
-ulan zamanın komandolarını, polislerini ne hale getirdik, çakın kızlar!!
Eller çakıldı, rakılar yudumlandı, şarkılara eşlik edildi.
-bakalım önce hangimizinki arayacak?
-Bekirrrr!
Üçü birden Bekir demişti.
Dört yaşını bitirmek üzere olan Yakamoz ile başları fena halde dertteydi, inanılmaz akıllı, bilmiş, güzel annesinin kopyası, fırlama bir kız çocuğuydu.
Simirna'nın okulu bitmeden Bekir başka çocuk istememişti.
Fatoş'un ise biri dört, biri iki yaşında oğulları vardı.
Gülsima, Tuana' nın biraz daha büyümesini istediği için geçen yıl ikinci kez anne olmuştu, oğlu Güngör şimdi sekiz aylıktı.
Ve uzun zamandır buluşamayan arkadaşlar, çocukları ve kocaları Bekir'lerin evine bırakıp kadın kadına eğlenmeye çıkmışlardı.
Biraz da Simirna'nın psikolog olmasını kutlamayı bahane edip, okulunun bitmesi şerefine düzenlenmişti bu gece.
Dört yıl boyunca yardımcılarıyla birlikte Bekir bakmıştı Yakamoz'a.
-ahaaaa gelene bakın!
Banu Öztürk tüm güzelliği ve zerafetiyle restorandan içeri girdi ve kızların oturduğu masaya doğru yürüdü.
-Kusura bakmayın kızlar, kocalarınız özellikle Selim ısrarla gelmemi istedi.
Kızlar sevinçten bülbül gibi şakıyarak kalkıp Banu'ya sarıldılar.
-Hiç kusur olur mu ablam, güzelliğinle içimizi açtın,
-Annecim şeref verdin.
-Biz de kutlayacak bir şeyler arıyorduk, haydi kitabını da kutlayalım Banu ablamın hikayesinin şerefine...
Hemen Banu'ya da bir kadeh doldurulup bardaklar havada tokuşturuldu.
Banu Öztürk'ün kendi hayat hikayesini anlattığı kitabı çok yakında piyasaya bomba gibi düşecekti, çocukluğundan itibaren tüm yaşadıklarını, imkansız aşkını bu kitapta toplamıştı ve daha kitap piyasaya çıkmadan yapımcılar film yapmak için sıraya girmişlerdi.
-Selim Güngör abimiz nasıl?
-Gayet iyi, sağlığı yerinde şükür atlattık kötü günleri, beni bırakın şimdi, sizler iyi misiniz? Simirna, Fatoş?
-Benim hayatım çocuklarım ve kocamla gayet güzel Banu ablacım.
-Ben de psikiyatri kliniğimi yakında açıyorum ablacım, Bekir'de evde çocuk büyütüyor işte. Yuvarlanıp gidiyoruz.
Kahkahalar, sohbetler, yerinde ve mutlu bitmiş hayatların şerefine kaldırılan kadehler ve mutlu dört kadın.
#SON#
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Banu Öztürk'ün hikayesi "ESKİMEYEN" isimli yeni hikayeyle devam edecek.
Aşkla kalın
B&B
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZUN KARANLIĞI (TAMAMLANDI ve DÜZENLENİYOR)
Ficción General(İMLÂ ve YAZIM HATALARI DÜZENLENİYOR) 👉👉Cinsel içerik, küfür ve şiddet vardır👈👈 🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤 İNSTAGRAM:DiliminUcundaBirikenlerim HER HAKKI SAKLIDIR!! İLK YAYINLANMA TARİHİ; 11.03.2017