— OTUZ İKİNCİ BÖLÜM —
Bir kül kuyusu yutmuştum.
Boğazımdan bedenime hızla inen lavların yer aldığı kül kuyusu bedenimi yakmaya başlamıştı çoktan.
Ruhum o zaman küle dönmüştü, hayatın en acımasız anılarında.Düştüğüm anda acılar yeniden hücum ediyordu bedenime, hiçbirşey kalmayana dek yakıp kül ederken sadece izliyordum.
Gücümün yetmeyeceği şeyler için debelenmeyi bırakmış olsamda hayat yeni bir darbeyle beni yıkmaya çalıştığı sürece bu bile mümkün değildi.Çoktan geçmiştim canımdan, ölümün her türlü yüzüyle tanıştıktan sonra acıtmıyordu artık. Eskisi kadar kanamıyordu yaralar, sadece sızlıyordu bazı akşamlar, kıvrandırıyordu.
Yüzümde oluşan acılı bir tebessümle kafamı kaldırıp gökyüzüne diktim bakışlarımı.
Gökkuşağı kızıl renkli gökyüzünü renkleriyle boyamıştı. Maviliğiyle ışıldayan gökyüzü rengarenk renklere karışmış gülümsüyordu bana,yağmurun ardından açan renki serüven fazla sürmeden kaybolurken gri bulutlar yerini almıştı çoktan.İçim gibiydi siyah, koyu ve karanlıktı. Soğuk bedenime işlerken attığım her adımın beni neye götürdüğünün bilincinde değildim. Geldiğim bu ıssız ve izbe sokak ta yalnız başıma yürürken tek umudum onu bulmaktı.
Botlarımdan çıkan gıcırtıyla yürümeye devam ettiğimde köşedeki adamın beni süzen bakışlarıyla duraksadım. Korku bedenime işlemeye başladığında bana doğru yönelmesiyle bir adım geriledim.
"Sende kimsin" sorduğu soruyla bana yaklaşmaya devam ederken titreyen bedenimi ondan korumak adına bir adım geri çektim.
Aldığım nefes yetmezken boğazıma takılan yumruyla yutkundum."Ben birini arıyordum" diye mırıldandığımda çoktan yanıma gelmişti. Kafamı eğdiğim noktadan kaldırıp yüzüme baktığında korkum git gide artıyordu.
"Sen Ahmet'in kızı mısın" diye konuştuğunda gözlerinden geçen ifade tuhaftı. Bişey söylemek için aralanan ağzımı kapayıp başımı salladığımda bir adım geri gitti.
"Burda değil, uzun zamandır uğramıyor. " diye mırıldanıp arkasını döndüğünde şaşırmıştım.
Gözlerim hayal kırıklığıyla kapanırken onu bulamamanın verdiği hüzün daha farklıydı.
Ve ben neden onu bulma çabasına girdiğimi bile bilmiyordum.Onun canının yanması neden bu kadar umrumdaydı bilmiyordum.
Ayaklarım benden bağımsız yürümeye başladığında aklımda ki sorular yerini koruyordu.
Nerde olduğunu bilmesemde evde ve burda olmaması güvende bir yerde olduğu anlamını taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRAZ ÇİÇEĞİ
أدب نسائيÖlüm ruhunu tırmalarken kendine bile yabancıydı artık. Ruhu, bedeni ölümü kabullenmiş gibiydi. Babasının gölgesinde onun bıraktığı acılarda kaybolan ruhu yaralı bi kız. Ölüm kokuyordu gözleri. Yorulmuş bedeni yaşadıklarını kaldıramazken ona uzanan...