(Evet bu hazırda olan son bölümdü. Ama yeni bölümü de şu an yazıyorum yani bu akşam veya yarın yayımlamış olurum. Hikaye devam ediyor anladığınız üzere. Neyse iyi okumalar öptüm sizi xx)
Gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm kişinin Harry Styles olduğunu söylememi ne kadar isterdiniz değil mi?
Üzgünüm, ben sizi uyarmıştım. Benim hayatım aksiyon ve aşktan çok ama çok uzak.
Bu yüzden gözlerimi açtığımda Sam’i göremem beni çok şaşırtmadı.
“Hey, merhaba güzellik.” dedi gülümseyerek.
Gözlerimi hızla kırpıştırdım. Ona gülümseyemeyecek kadar endişeliydim.
“Ben sahnede bayıldım. Tanrım. Konser berbat oldu. Kovulacağım. Daha da kötüsü! Haberlere çıkacağım ve ülkeyi terk etmek zorunda kalacağım. Ve neden bayıldım? Tümörüm falan mı var? Tanrım kaç günlük ömrüm kaldı?”
Sam beni omuzlarımdan tutup sarstı. Mavi gözlerini benimkilere kenetledi. Ona bakınca çocukluğumu anımsadığımdan biraz sakinleşebildim. Ama yeşil gözlerde bulduğum o huzur yoktu.
“Emma! Sakin ol. Lütfen, sadece sakin ol.”
Derin derin nefes alıp kafamı salladım.
“Evet, sahnede bayıldın. Konser berbat falan olmadı zaten birkaç şarkı kalmıştı ayrıca çocuklar konseri iptal etmediler konser sonuna kadar sürdü sadece Harry sahneye çıkmayıp seninle hastaneye gelmek istedi. Ve biraz zorluk çıkardı. Ama sonunda Paul ve Olivia onu ikna etti. Kovulmayacaksın. O işi çocuklar halletti ama detaylardan haberim yok. Haberlere çıkmayacağının garantisini veremem ama olsa olsa bir magazin dergisinde olursun. Ülkeyi falan terk etmeyeceksin, bu çok gereksiz ve saçmaydı. Bayılmanın nedeni açlık ve heyecan, tümörün falan yok doktorlar endişelenecek bir şey olmadığını söyledi. Tanrım nefes almadan konuştum.” dedi.
Bunları söyleyene kadar kıpkırmızı olmuştu ve bu haline güldüm.
“Yaşayacağım kısmı unuttun.” dedim gülerek.
Kafasını umutsuzca salladı.
“O konuda söz veremem. Annen ve Jessie öğrendiğinde…”
Hızla kafamı salladım.
“Hayır! İşte bu yüzden öğrenmeyecekler.” dedim.
“Bilemiyorum Em…”
“Sam. Hayır. Bir tansiyon düşmesi ile onları korkutmak istemiyorum. En azından şimdi değil.”
“Ama eninde sonunda haberini alırlar.”
“O zaman için konuşma hazırlarım ama şu an bir de onlarla uğraşamam.” dedim sıkıntıyla.
“Sen bilirsin.” dedi omuz silkerek.
Harry’i o kadar merak ediyordum ki. Tek hatırladığım şey yukarıda duran ve sarkan o koca şeyden merdiven yordamı olmadan aşağı atladığı ve kuliste ben baygınken herkese bir şeyler bağırdığıydı.
“Diğerleri nerede?” dedim sonunda.
“Çoğu seni bekledi. Hadi sen de giyin ve dışarı gel. Doktor ayıldığında gidebileceğimizi söyledi.” dedi ve beni yalnız bıraktı.
Hemen koltuğun üzerindeki kıyafetlerimi alıp, üstümü değiştirdim. Bir bakıma Harry’i görmek için heyecandan can atıyordum.
Hızla dışarı çıktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories From The Past
FanfictionDans tutkusu, normal bir hayatı olan bir kız ve onu daha çocukken, tanıştıkları andan itibaren, herkes ve her şeyden korumaya, her zaman yanında olmaya yemin etmiş bir çocuk. Çocuk aklıyla edilmiş bu yemin ve olmak istediği 'Superman' yıllar içinde...