Odanın karanlığına gömmüştüm kendimi , kendi yarattığım dünyanın sesliğini dinliyordum içimden , sanki huzur buluyor rahatlıyordum tek bir noktaya odaklanıp hayallere dalar giderdim. Hep bir umut besledim kendimde, bir çocuğun uçurtması kopmasın diye beslediği umutan daha büyük birşeydi benimkisi … Sanki odamın mavisi karanlığa dönmüştü , yağmurun kokusu ferahlık değil huzursuz ediyordu artık , her attığım adım doğru değildi ölüme yaklaştırıyordu herşey aşkı hissetiğim gün başlamıştı benim için uçurtmam ellimden kopmuş umutlarım ve hayallerim o gün uçurtmayla beraber gitmişti ...
İçerde tartışma sesleri yükseldi babam anneme öfkeyle bağırıyor, annem bir köşeye oturmuş ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu tek birşe bulamıyordu söylücek o da en fazla babam kadar utanıyordu . Biliyorlardı artık bakire olmadığımı bu utanç verici birşeydi ailem için .Dinimize göre günahtı akıllara öyle kazınmış namus denilen kızlık zarından ibaretti . Oysa kötü birşe yapmadım yapamazdım çünkü ben babamın kızıydım onun en küçük kızı . Babam sinirle ortalığı darmadağın ediyor biryanda da annemi tekmeleyerek “kıza sahip çıkmadın !!” diyerek ondan çıkarıyordu acısını . Kapını deliğinden olan biteni izlerken annemin gözyaşlarna takıldı gözüm . İlk defa annemin yüzüne bu kadar baktım solmuş ve çökmüştü iyice kırışmıştı kim bilir kimin hüzünleri vardı annemin yüzünde . Ya babam onu ilk defa bu kadar öfkeli sinirli görmüştüm gözleri dolmuştu kendini sıkıyor sıktıkcada sinirini annemden ve yanıdakilere bağırarak çıkartıyordu . Onları öyle görünce aklıma babamın ilkokula başlarken ellimi tutup benim yanımdan ayrılmadığı geldi bana” hep sen okucaksın benim gibi cahil olmucaksın derdi” gece gündüz benim için çalışır, “dedemin kız okur mu ” diyişlerini aldırtmaz biraz daha cebime para koymak için gecenin geç saatlerine kadar iş başı yapardı . Ünüversite sınavlarını kazanmıştım İstanbul’a gidiyordum , aşkı ile meşhur olan şehire beni de çekmişti içine . ilk aşkımı ve ailemin yüzünü kara düşürdüğüm şehir biran yere düşen bardak dikkatimi dağıtmıştı . Kapının arkasına yaslanıp ağlıyordum ve korkuyordum . Kapının deliğinden son kez baktığımda dedemin ellinde bir silah babamın başı öne eğik ellini tutuşturuyordu . Bunları hakketmiştim fazlasıyla etrafa bakındım yerde bardak kırıkları vardı ayak sesleri gittikce yaklaşıyordu ellime aldım cam parçasını yavaşca bileğime bastırdım canım fazla acıyordu babam ve dedem kapıyı açmak için zorlarken bileğimi kesmiştim bile .. Etraf bulanıklaşmıştı birşe hissetirmiyordum artık nefes alamıyor kalbim hızlı hızlı çarpıyordu etrafımdan gelen sesler boğuklaşmış babamın gözyaşları yüzüme doğru damlıyordu kalkıp babama sımsıkı sarılmak akan gözyaşlarını silmek istedim. Artık uçurtmam uçmuştu pardon uçurtmuşlardı geriye kalan sadece namusun temizlenmesiydi .