Danny Will ile karşılaştığım gün ilk bakışta sıradan bir başlangıça benziyordu.Takii olanlarlardan sonra;
Her zaman olduğu gibi spor çantamı salona atıp.'Jessi' diye bagırdım.
'Ben geldiiim'
Ama her gün olduğu gibi 'Jess' yine evde yoktu.Aslında bu çok da alışılmadık bir durum değildi.Jessi Simultech adında bir elektronik ile ilgili bir şirkette çalışıyor ve bu iş onu haddinden fazla meşgul ediyor.Genellikle Jessi ile hep gurur duyarım.İşinde olduğu kadar,bana da çok değer veriyor.
'Buzdolabından birkaç şey çıkarıp atıştırdıktan sonra basketbol maçı için antremana gittim.
Güm,güm,güm,güm.Saha da sağır edercesine bir gürültü yankılanıyordu.Evet,evet bu o 'Danny Will' adını birkaç kez duymuştum,biraz psikopat gibi bir kız,annesi,babası küçük yaşta terk edip gitmişti.Belkide haklıydı ayaklarının üstünde durabilmesi için yırtıcı olması gerekliydi.
Acaba selam vermelimiydim? Olamaz bana doğru geliyor.Evet evet selam vermeliyim.
-Selam...Burda napıyorsun?
+Bilmem,dedi sadece
(Acaba onla konuşmalı mıydıım?)
-Bak eğer işin yoksa birlikte birşeyler yapabiliriz?
+Gerçekten benimle birlikte birşey yapmak ister misin?
-Neden senin başkalarından farkın ne,dedim.Kızgın bir şekilde.
+Peki gel şu cafeteryaya gidelim dedi.
Cafeteryaya geldiğimiz de bir çok şeylerden konuştuk ama benim en çokta merak ettiğim soru şuydu;Neden bu kadar hırcın,ne bu kadar sevgisiz?
Evet tam olarakta bunların cevabını almak istiyordum.Ve cesaretimi toplayıp düşüncelerimden sıyrılıp sorumu sordum.Belki endişeli,belki de korkarak ama yine de sordum tüm cesaretimle...
Sorduğum soru ile bana sadece şu su cevabı verdi.
+Tanrının unutulan çocukları,ne demek istediğini tam olarak anlamadım ve tekrardan sordum...
-Anlamadım,dedim meraklı bir ses tonuyla.
+Sadece sana şunu söylemeliyim,Hayat bir piyangodur şanslı olanlar kazanır şansızlar ise Tanrı'nın unutulan çocuklarıdır. ,dedi.
-Peki sen bu piyangoda Tanrı'nın unutulan çocukları arasına mı giriyorsun,dedim.
+Belki de evet,kesinlikle evet, küçük yaşta anne ve babası tarafındna terk edilen bir çocuk ne kadar şanslı olabilir ki?Tabi ki de sıfır,dedi.
Sorduğum soru karşısında hiraz değil,çok utandım onun kalbini tekrardan acıtmıştım.Ama insanlar bazen merakına yenik düşebiliyor.Benim düştüğüm gibi.
-Ağzımdan sadece iki kelime çıkı verdi...Özür Dilerim.
+Özür dilememelisin,
-Peki neden,seni üzdüm özür dilemeliyim.
+Hayır dilememelisin,insanı üzen insan değildir.Hayattır,yaşadıkları,yaptıkları hatalardır,ya da yapmaya çalıştıklarıdır.
-Peki insanı,insan üzmezse hataları,hayatı nasıl üzebilir ki?
+Hayat acımasızdır,seni en istemediğin yerden vurur.Senin beni bırakmayacağı dediği kişinin ayağının altına muz kabuğunu koyup kaydıracagı kadar acımasız,sevgisizdir.Hani yıllardır soruyorlar ya birbirlerine 'Danny Will' neden acımasız neden sevgisiz.Cünkü Danny Will hayatında kimsenin göremeyecegi darbeleri en yakınından gördü.Bu yüzden böyle,dedi.
Ve şimdi anlıyorum ki ,Danny Will dediği gibi;Hayat bir piyangodur,şanslı olanlar kazanır şansızlar ise Tanrı'nın unutulan çocuklarıdır.Evet Danny Will kesinlikle Tanrı'nın unutulan çocukları arasına giriyor.Ve şunu anladım ki bir fidana su vermedikçe fidan kurur.İnsan da aynı işte sevgi,değer vermedikçe yok olur.Sen,siz,biz,onlar asla böyle olmamalıyız.
Bazen kendini,Yanlız terkedilmiş ve izole edilmiş hissetmelisin.Cünkü bu sana olgunluk hissi verir.