azad

10 0 0
                                    

Hangi şarkının ruhumu dinginleştireceğini kestiremiyorum. Bir şarkıyı atlayıp, 5 saniye sonra diğerinden de sıkılıyorum. ikizler, kulaklıktaki tuşlara sirayet etmiş.
Anlatılanlar yaşadıklarınızı anlatmaya yetmiyor. Bir durumun içindesin ve aynı durumda olan ve yaşadıklarını senden saha iyi anlatan birilerine ihtiyacın var ama okuduğun hiçbir hikayede kendini bütünüyle kapsayan bir rolle karşılaşamıyorsun. Karalamaya o an karar verdin çünkü kimseyle konuşmayınca kalemle konuşursun. Çizdiklerin alelade de olsa Kimsenin kendinden bir parça bulamadığı ve sizi tam manasıyla kapsayan dünyadaki tek eserdir. Rüzgar milyonlarca kez tasvir edildiği gibi yüzüme çarpıyor. Şehre bir kere daha lanet ediyorum. Her sabah kapıya adımımı attığımda insanlara sıra gelmeden havadan ve sudan nefret ediyorum. Bu ruh hali tüm günüme yayılıyor. Uğradığım her yerde haz etmediğim popüler kültür beymime işliyor. Bu genellikle eserlerin kötülüğünden değil insanların onları kıtlıktan çıkmış gibi tüketmesinden kaynaklanıyor. Ve korkumuz, size biraz huzur veren bir eserin popülerleşmesi. Bir emekle bulduğunuz o nadide parçanın bir show programında ruhuna aykırı bir şekilde dillendirilmesi. Geçmiş olsun. Yalnız anlarınızda, sırf biraz daha dinleyebilmek için yürümeyi tercih ettiğiniz o yolculuklarda, sizi kapsamasa da hayatınızdan kesitler sunan o eser artık nefret ettiğiniz insanların ortak malı. Kabullenemiyorsunuz çünkü kendinizi onlardan üstün gördüğünüz için aynı zevklere sahip olmak fikrini bilinçaltınız reddediyor. Kötü haberler vardır. Bir de gerçekten kötü haberler vardır. İçeriği net olan, eğilip bükülmeyen ve haber verenin yüzünü hissisleştiren gerçekten kötü haberler. İşte tam onlardan bir tanesini ulak büyük bir ifadesizlikle bir çırpıda söylemişti. 4 duvarda soğuk bir rüzgar esmiş, odadaki diğer hastaların umrunda bile olmamıştı. Çünkü herkes, bütün şehirde tek olan ve dolayısıyla tıklım tıklım olan bu odada, doktorun diğerlerine vereceği kötü haberle değil, kendi duyacakları iyi haberle ilgileniyordu. Odadan dışarı çıktım. Ter kokusu yerini ilaç kokusuna bırakmıştı. Gördüğüm ilk tekerlekli sandalyeye üzerine etekleri yere değen bir pardösü asılmış olmasına rağmen çöküp, gözyaşlarımı silmeye başladım. Kabul etmeniz gereken gerçeği bir yetkiliden ilk kez duymak 3 tonluk omuz kuvveti ister. Bende maalesef bu yoktu. gözyaşlarımı silmek zorundaydım çünkü ölümü konduramadığım annem birazdan kemoterapi ünitesinden çıkacak ve gülen ifadelerle onu karşılamamızı umud edecekti. Tabi ki bu durumu büyütmüyorum herkes bir hasta yakınına sahiptir veya bazıları daha şanslı olup hastanın direk kendisidir ve ölüm var olan en gerçek en komik olgudur. Ama bir yokoluş yaklaştığında onun yerine bir şeyler koyma ihtiyacı hissetti insan. Veya hissettim. Diğerlerini bilmiyorum. Bunu neden istedim bilmiyorum. Sadece çok sevdiğim ve sevgisinden emin olduğum tek insanı kaybedecek olmak beni o boşluğu doldurmaya itti. Karşılıksız, kendimi kaptırınca üzülmeyeceğim ve sevgisinden emin olduğum biri hep olsun istedim ve bir şeyden eminsem bu hayatımda aldığım en kötü karardı. Sanırım herkes bir boşluk doldurmak istiyordu ve bunun için güçlü bir karakter arıyordu. Sığınma duygusu koruma duygusunun önüne geçiyordu.
Salep söyledim, kafamı duvarlara vura vura aşkın azad kabul etmez kölelik oldugunu bana öğreten  saçlara . O zamana kadar ilk kez vakuru oynamayı reddettim. 10 metre birden küçülüp göz bebeğine sığmak istedim. Bütün inkarları şiar edinerek gülümseyen yüzüne rağmen benden daha hüzünlü olduğuna şahadet edip bu tutuluşu güzellikten başka bir sebebe bağlamak istedim. Olmayacak şeyler olsun ölmeyecek duygular ölsün istedim. Bu hayatımın bambaşka bir evresine geçişinin ilk adımıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

huzursuzlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin