Bölüm 4: Ev

524 37 9
                                    


GELECEK ZAMANDAN :

Emma, Drew'in kaslı göğsüne iki eliyle bastırıp onu gerilemeye mecbur etti. Daha önce öpüşme deneyimi bile olmayan kız, genç adamı usta bir fahişe gibi duvara yaslamıştı. Karanlık sokağa, sessizlik hükmetmişti. Drew soru işaretleriyle ve şaşkınlıkla kaplanmış yüzünü, Emma'nın hemen arkasındaki ıssız sokağa yöneltti. Neler olduğunu anlamıyordu. Gözleri yine Emma'nın kızıla bürünmüş gözlerine kenetlenirken, ona anlamsız bir bakış attı.Yaklaşan ayak sesleriyle yüzünü daha da gizlemek zorunda kalan kız, bedenini Drew'in bedenine yasladı. Yüzlerinin birbirine yaklaşması, Emma'nın sıcak nefesinin genç adamın ensesine değmesine sebep oldu. Emma bir felaketin önüne geçebilmek için başka bir felakete adım attı.

***

YANSIMA'NIN DEVAMI

(ŞİMDİKİ ZAMAN)

Evet. Sözcükler yok oldu. Ben kan ile beslenen iğrenç bir yaratığa dönüşürken, varlığım hiçlikle sevişiyordu. Mimiklerim küfürbaz, bakışlarım öfkeli. Var mıyım yok muyum, hissediyor muyum hissetmiyor muyum, bilmiyorum. Belkide en lanet anlardan birini yaşıyorum. Bu kızıl gözler... Bana ait olamaz. Saçma. Yansımadaki ben... Ben değilim sanki.

Sağ elimi enseme götürüp, beni felç edebilecek kadar sert bir şekilde sıktım. Gözlerim, Drew ile canavarın arasında turlarken, aralanmış dudaklarımı yutkunmayla beraber kapattım. Drew sessizliği bozdu.

" Bugün, geceye kadar beklemek zorundayız. Ancak gece çıkabiliriz burdan. "

Drew, kumral teni ve kahverengi dağınık saçlarıyla oldukça yakışıklı bir adamdı. Boyu uzundu. Giydiği siyah t-shirt üzerine yapışmıştı. Kaslı bir vucut yapısı vardı.

Derin bir nefes alırken hadsiz düşüncelerimi tokatladım. Böyle bir durumda iç sesimle Drew'in yakışıklılığını tartışmayacaktım.

" Neden geceyi beklemek zorundayız? " Sesimdeki bu soğukluk benim bile alışık olmadığım tarzdandı.

" Çünkü öyle olması gerekiyor. Sen o küçük beynini bunlara yorma. " Ukala!

Dudaklarımı aralayıp sıkıntılı bir şekilde dışarıya üfledim. Yanaklarımdan kaymakla meşgul olan bir kaç damla ılık göz yaşını sağ elimin tersiyle sildim. Ne olursa olsun güçsüz görünmemeliydim.

" Sadece üç saat sonra evinde olacaksın. Kurtuluyorsun. " Küçük bir beynimin olduğunu söyledikten sonra beni teselli mi etmeye çalışıyordu?

Doğru söylüyordu. Burdan kurtuluyordum. Gözlerim yine bana ihanet ederek canavara kaydı. Dudakları çizgi halini almıştı. Beni yaratığa çeviren bu adama baktıkça ciğerlerim havasız kalıyordu. Az önce kavuşturmuş olduğu kollarını artık serbest bırakmıştı.

Elimi duvara götürüp duvardan destek alarak yerdeki suya doğru eğildim ve ayağımdaki beyaz spor ayakkabıyla su dolu kaba bir tekme indirdim. Nefret ediyorum işte. Nefret ediyorum kendimden. Nefret ediyorum suya hapsedilmiş hayallerimden!

Tastaki su yerde yayılırken kuru bir yere oturdum. Acıkmıştım ve burda enfes bir şey kokuyordu. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp yaladım. Herkes bana bakıyordu. Tüm gözler üzerimde ağırlık yapmaya başladığında önce yaşlı adama sonra da oturduğum zemine bakıp söylendim.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin