3.BÖLÜM / 4 'GİZEMLİ EL'

304 104 6
                                    

... MART AYI 2015 ...

"Tamam canım anlıyorum... Tamam dedim sorun değil. Ben taksiye atlar giderim."

Ela telefonu hızla kapatıp, kendisini bugün okula bırakacak olan öğretmen arkadaşının telaşını sakin bir şekilde konuşarak dindirdi. İşi çıkan öğretmen arkadaşı Pelin, onu arayıp gelemeyeceğini söylemişti.

Ela da seri adımlarla yürüyerek, telefonunu kumaş kabanının cebine koydu. Saatine baktı. Okula gitmek için hala erkendi. Etrafına bakındı. Gelip geçen herhangi bir taksi yoktu ama eğer bir kaç dakikada taksi bulursa; okula erkenden gidip, öğrencilerine planladığı gibi süpriz yapabilirdi.

Görünürde herhangi bir taksi yoktu, o yüzden de ilk önce üst geçidi düşündü  fakat orası sabahın erken saatlerinde bile yoğundu ve ona vakit kaybettirirdi.

Biraz daha hızlanarak karşı caddeye geçti. Yoğunlaşmaya başlayan trafiğe baktıktan sonra yaya geçidinde durup trafik işaretlerine baktı; geçmek için biraz daha beklemesi gerekiyordu. Sağ ayağını yere bir kaç defa vurarak derin bir nefes aldı. Sabahın getirdiği soğuklukla içindeki sıcak havayı buhar şeklinde dışarı verirken, üşüdüğünü hissetmiyordu. Sadece acelesi vardı. Derken, telefonu çaldı. Etrafındaki insanlara bakıp, ardından da elini cebine attı. Çalan telefonunun kendisine ait olduğunu anlaması pek de uzun sürmedi. Dalgınlığından sıyrılarak telefonu açtığında; arayan, bir kaç gündür evde olmayan annesiydi.
. . .

Caner, bu sabah her zaman ki gibi işine erkenden gidiyordu ama bugün erken gitmesinin başka bir sebebi daha vardı. Kendi semtindeki araba tamircisinden pekte memnun değildi. Bunun üzerine arabasını, polis arkadaşı Ömer Asaf'ın önerdiği başka bir tamirciye götürüp bıraktı.

Hızla oradan uzaklaşırken bu semtteki caddelerin fazlasıyla kalabalık, trafiğinin ise yoğun olduğunu farketti. Üstelik sabahın erken saatleriydi. Hızlı adımlarla  kaldırımda yürüyüp, insanların arasına karıştı. Biraz daha ilerledikten sonra telefonunun titrediğini fark etti. Açmadan önce karşı tarafa geçmek için yaya geçitinde durduktan kısa bir süre sonra trafik işaretlerine baktı. Geçmek için biraz daha beklemesi gerekiyordu. Telefonunu, birkaç defa daha çaldıktan sonra açtı.
Adeti değildi, hemen açamıyordu.

"Alo?"
 
Bir yandan da etrafını kolaçan ediyordu gözleriyle.
Mesleki bir alışkanlık daha...
Önce etrafındaki insanların, sonra da sol taraftaki yani karşı taraftaki insanların yüzlerine baktı.

Alâlade bir bakıştı bu...
Nereden bilebilirdi ki birazdan onu göreceğini. Onunla yıllar sonra böyle karşılaşacağını nereden bilebilirdi... Telefonun diğer tarafındaki arkadaşı Ömer Asaf, günaydın faslını geçtikten sonra biraz daha konuştu:

" Yakınlardayım, istersen gelip seni alabilirim."

"Yok, gerek yok sen hiç yolunu değiştirip buralara girme. Ben..." dedikten sonra karşı tarafta gördüğü kişiyle gözleri bir anda kocaman açıldı ve elinde telefonuyla donup kaldı. İçinden; " Ela? " dedi şaşkınlıkla.

Bu gerçek miydi? Yoksa 6 yıldır görmek isteyipte göremediği hayali şimdi mi görüyordu? Yani normal biri olmadığını biliyordu da...

Daha önce Ela'yı rüyasında bile görmemişken, oysa şimdi karşısındaydı. Koşup gitse yakalayacaktı.

"Alo? Caner orada mısın? Komiserim?"

Anlık bir duraksama yaşayan Caner, kendine gelerek konuştu:

"Buradayım Ömer Asaf. Etraf biraz kalabalıkta...Sesini duyamadım." 

Bunları söylerken bile gözlerini bir kez bile kırpmadan Ela'ya bakıyordu.

KİMLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin