Sabahın ilk saatleriydi. Şafağın kızıl ışıltısı kaplamıştı tüm Amerika'yı. Biz Amerikadan New York klanındanız . Aahh "New York" eskiden harikaydı. Şimdi ormana karışmış "Time Caddesi" , artık kutsal görülen "Özgürlük Heykeli" . Özgürlük Heykelinin meşalesinde artık dev bir ağaç var ve o ağaç bizim meyve kaynağımız nasıl bilmiyoruz ama yazın tüm meyvelerini çıkartıyor. Budane bu saate kalkan bi benim galiba. Bi kendimi tanıtıyım ben Ty , New York klanındanım. Bu klan en asil klanlardandır. Babam bu klanın lideri Jack , bide benden 1 yaş büyük abim var o Taylor. Hiç bi zaman anlaşamadık. Korktuğum şey ise babam artık yaşlanıyor gün geliçek ölüçek ve abimle ben taht düelosu yapmak zorunda kalacağım. Abimden daha güçlü olduğum söylenemez ama ben daha sabırlı ve zekiğim. Yani abimin klan için düşünemediklerini ben biliyorum bazen. Ama şuanda önemli olan şimdiki yaşantım. Bu aralar korktuğum şey abimle ben ilk defa savaşa katılacağız. Avrupa Kıtasından ; İtalya , İngiltere ve İrlanda birlik olup buraya geliyorlar. Tüm amerikan klanları kardeşlik yapıp birleşicek ve onlara karşı koyacak. Ama bunlardan önce benim bi sabah kahvaltısı yapmam lazım. Aslında tüm klanın yapması lazım , bu klan içinde benim görevim "Avcı Lider"im. Taylor "Savaşçı Lider". Ve bi kaç tane daha lidrr var. Evet şimdi ormana atılalım. Ağaçlardan , dalara , çürüyüp toprağa karışmış arabalara , üstünde sarmaşıklar olan binalara kadar bu ormanın ismi "Vartehan" . Şimdi benim tam 4 ceylan avlamam lazım. Hızlıca ilerledim daların arasından. Uyan herşeyi uyandırmak için günümüz insanlarının çok yaptığı ve yapmayı sevdiği şey olan "Voltema" yaptım , bunun anlamı gırtlaktan gelen cığlık. Bu kutsaldır bunu durduk yere yaparsın reflex gibidir kendini tutamasın. Ve bağırdım ; Aiyaiyaiyaiyaiy , Uueeuueeuueeuueeuuee. Bunu yapmam diyer hayvanları ortaya çıkarmayı yani onları daha kolay avlamamı sağlardı. Önce bir ceylan gördüm biraz zayıftı ama idare ederdi. Yayımı sol elime iyice kavradım , sırtımdaki cantadan bir ok alıp yayda pozisyonumu aldım , güçlü bi nefes alıp yayın ipini kendime doğru çekip çenemin biraz alt izasına getirdim ve sonra bıraktım ok hızlıca havada süzülüyordu ceylan kasafını tam kaldıramadan karnına yediği okun etkisiyle yere devrildi yanına gidip onu kareli bir ip poşetle sardım ve okumu sapladım yerden çıkarıp çantama geri koydum. Onu orda bıraktım , diğer avladıklarımıda buraya getiricektim. Arayışa başladım daların arasında , bir büyük yapraklı dal güneşin ışını engeliyodu onu ittim ve tam karşımda sabah güneşinin güzeliyle kaplanmış bir cadde vardı , arabalar hurdalanmış , binalar sarmaşıklanmıştı. Bu dikkatimi çekmişti ama tehlikenin farkında değildim yan tarafımda bi mırıldama oldu o anki korkumla yavaşca yanıma baktım ve hızlıca üstüme zıplayan bi çita vardı. Üstüme zıpladığı yuvarlanmıştık sağ kolumu ısırmıştı sağ kolumu hissetmiyordum çok kötüydüm. Yüzüme pence atmıştı yüzümün sol tarafında artık 3 tane sıralı çizik vardı. Ortadaki çizik daha uzundu gözümün üstünden devam ediyordu. Ama bu şuanki acıma acı katıyordu suratım kanla doluydu sağ kolumda öleydi. Göğsümde ve karnımı pençeleyerek çizikler açtı. O anki hırsım ve sinirimle onu ayaklarımdan destek alarak üstündem fırlatıp sağ tarafıma savurdum. Bu sefer ben onun üstüne çıktım ve kemerimin sol tarafındaki dev bi aslan dişinden olan yetişkinliğimin ilk adımlarında babamın bana hediye ettiği hanceri boynunun tam şah damarının olduğu yere sapladım. Acı çekerek çırpındı bende hanceri sapladım yerde biraz sağa sola oynatım değişik haraketler yaparak daha fazla çırpınmaya başladı. Boynundan kan fışkırıyordu. Tehlike bittmişti , ama avım bittmemişti ki bu umrumda değildi sağ kolumu kompile hissetmiyordum ve yüzümdeki çizikler yüzünden suratım kan doluydu. İlk avladım ceylanı bulup son gücümle ve sol kolumla onu sırtıma attım. Köye yol aldım. Ormanda yürüyordum , başım dönüyordu , herşey dönüyordu , kafam çok kötüydü , gözlerimi kontrol edemiyordum. İlerliyordum kafamı eğip çıplak ce pis ayaklarıma baktım , garip ama ayaklarıma baktığımda geri gidiyor gibi görünüyordum ama ilerliyordum. Aahh ne oluyor böle diyip kafamı saladım , silkelendim biraz düzelmiştim ama uzun sürmedi yere damlayan kanlar arkamda nokta nokta izker bırakıyordu. Bir dala ayağım takıldı ve yere düştüm yere düştüğümde kafamın sarsıldını hissetim kafam düştüğümde bi aşağıya bi yukarıya doğru salandı bu sefer kanlar dolu dolu yere döküldü. Gözüm karardı ve uykuya daldım galiba ... Gözümü açtığımda etrafımda ikitane kuş vardı ve morarmış sağ kolumu gagalıyordu aya kalktım uçuşup kaçtılar. Daha iyiydim köye yakınlaşmıştım ve havaya bakılırsa çok uzun bayılmamışım. Köye vardımda yeni uyanan kızlar etrafıma üşüştü ve bana noldunu soruyorlardı , babamda başıma gelmişti bu sefer oda sordum hiç bekletmeden sırtımdan ceylanı indirdim ve anlatmaya başladım ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkel
FantasyBilirsiniz herkez geleceğin çok gelişmiş ve teknolojik olacağına inanır. Ama hayır !! İnsanlar tamahkâr , elinde olanlara sahip çıkmazlar , kıymet biçmezler , doğayı kirletirler. Ve şimdi ne mi oldu. Yıl 2138 ... Arabalar toprağa , şehirler ormana k...