Bu kadar çabuk özel bölüm geleceğini hayal etmemiştim hep oshsmom nin suçu eğaowkakak
***
"Neden şirkete geldik şimdi? Yah, Jongin! Buraya girmek istemiyorum ben," diye mızmızlandım şirkete bakarak. Bana bir sürprizi olduğunu söylemişti ve şimdi de şirketine getirmişti.
"Üstelemesen de gelsen olmuyor mu? Sürprizim içeride!" Omuz silktim. "Şirketinizi sevmiyorum ben." Yüzünde oluşan kurnazca gülümsemeyle yanımdaki pozisyonunu karşıma geçerek değiştirdi. "İlk kez öpüştüğümüz yer burası ama."
Koluna vurdum. "Ağlamıştım ben, senin hatırladığın şeye bak! Voaah, aklın hep bunlarda mı Jongin?" Dudaklarını büzüp dürüstçe başını salladı. Ağzım açık bir şekilde bir kez daha koluna vurdum. "İnanılmazsın cidden."
Sırıttı. "Bana biraz daha vurmaya devam edersen hayranlar beni sevgilin olmam için zorladığını sanacaklar." Hızla etrafıma baktım, görünürde kimse yoktu ama bu bizi görüntülemeyecekleri anlamına gelmiyordu. Endişelendiğimi fark etmiş olacak ki bana biraz daha yaklaştı. "Yanlış anlaşılmasını istemiyorsan şimdi beni öpmelisin."
Gözlerimi devirdim. "Susman gerekiyor." Bir asker edasıyla 'hazır ol' pozisyonuna geçip ağzını kapattı. "Bunu diyeceğini biliyordum." Güldüm. "Sürprizini söyler misin artık?"
"Ah, doğru ya! Unuttum, hadi gidelim artık. Bizi bekliyorlardır." Elimi tutarak beni peşinde sürüklemeye başladı. "Kim? Kim bekliyor? Yah! Kim diyorum!" Bana cevap vermeden ilerlemesini pratik odasına yaklaşana kadar sürdürdü.
Neden buraya geldiğimizi sormak üzereydim ki gözüm pratik odasının karşısında konuşan iki kişiye kaydı. Gördüklerimle gözlerimin kocaman olmasına engel olamazken Jongin'in gülüşünü işittim. "İşte sürprizim."
Bakışlarımı zorluklarla Yeo Rin ve Sehun'dan çekip ona döndüm. "Sen mükemmelsin." Gülümsemesi genişledi. "Biliyorum."
Jongin'i kolundan tutarak heyecanla yanlarına ilerlemeye başladım. Bu sırada Sehun Yeo Rin'i iki yanağından da öpmüş, onun iki eli yanağında bir halde kalmasını sağlamıştı.
Jongin'den iğrenircesine bir ses çıktı. "Fazla romantik..." Onun sözleriyle Yeo Rin ve Sehun bize dönerek romantik anlarını bitirirken gözlerimi devirdim. "Senin gibi bir odun ne anlar ki!" Jongin cebinden anahtarı çıkararak kapıyı açtığı sırada şaşkınlıkla bana döndü.
"Bana odun diyene bak!" Az önce onu dövdüğümü ima ettiğini anlamıştım. Gözlerimi devirdim ve gülümseyerek bizi izleyen Yeo Rin'e döndüm. Sevdiğiniz bir ünlüyle tanışmak çok heyecanlı bir şeydi, ne yapacağımı bile şaşırmıştım. Eğilerek elini uzattım.
"Merhaba, Hye Ji ben!" Heyecandan sesimin yüksek çıktığını fark edince sesimi düzelttim. "Park Hye Ji." Aynı şekilde eğilip elimi tuttuğunda gülümsedi. Tanrım! Cidden çok güzeldi.
"Ben de," diye konuşmaya başladığında dayanamayarak atladım. "Yeo Rin." Utangaç bir tavırla saçlarını karıştırdı. "Ah evet..."
Heyecanımdan dolayı onu da utandırmamak için susmaya karar verdiğim sırada Jongin konuştu. "İçeride tanışmaya devam etseniz?" Gülümseyip onun peşinden içeri girdim. Deri koltuklardan birinde yanına oturduğum sırada belinden sarılarak ona baktım. "Seni se-" Eliyle ağzımı kapattığında kaşlarımı çattım.
"Bunu başbaşayken söylemelisin!" Birkaç gündür ona onu sevdiğimi söylemediğim için bana kızıp duruyordu, şimdi ise söylememi istemiyordu. "İyi, sen bilirsin." diyerek kollarımı belinden çektiğimde elini omuzuma atarak tekrar beni kendine çekti. "Böyle kalalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stajyer Kampı || Kai
Hayran KurguGülümsedi. ❝Sanırım yanılmışım, seninle arkadaş olmak güzel olacak gibi.❞ Elini uzattı. ❝Park Hye Ji, benim adım Kim Jong In.❞ Ben de elini sıkarak karşılık verdim. ❝Memnun oldum, Kim Jong In. ❞ • Kai & You