SONER
Yanımda mışıl mışıl uyuyan karımı izliyordum. Başını cama yaslamış, yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Ama rahat olmadığını biliyordum. Yolumuzda çok uzundu daha. Sağa çektim ve arabadan indim. Bagajdan bir yastık aldım. Koltuğunu arkaya yasladım ve yastığı başının altına yerleştirdim. Şimdi daha iyiydi. Tekrar yerime geçip, arabayı sürmeye başladım. Telefonumu arabaya bağlamıştım ve sırayla çıkan şarkıları dinliyor, hepsinde de yanımda uyuyan güzeli düşünüyordum. Nasıl da kendimden geçecek kadar sevmiştim ben bu cadıyı. Çalan eski şarkı beni yıllar öncesine götürdü. Ona ilk aşık olduğumu anladığım güne...Yağmur yağıyordu ve okulda son dersimiz boştu. Suzan da beden eğitimi dersindeydi. Hava yağmurlu diye dışarda gezemeyeceğime göre, spor salonuna doğru gitti adımlarım. İçeri geçtiğimde radarlarım hemen onu bulmuştu. Hocaları sıra ile basket attırıyordu ama benim arkadaşım maalesef bir türlü potaya denk getiremiyordu. Onu bir ara çalıştırmayı düşünüyordum ki, hoca dışarı çıktı.
“Siz çalışmaya devam edin arkadaşlar ben geliyorum.”
Hocanın çıkması ile, Suzan’ın sınıfındaki bir dangalak Suzan’a “Gel sana öğreteyim.” Dedi ve topu Suzan’a uzattı. O an damarlarımda dolaşan kan donmuştu sanki. Ellerim yumruk oldu ve resmen çocuğun Suzan’a davranışlarına odaklanmıştım ve Suzan’ın arkasına geçip, ellerinin alacağı hareketi gösterirken ellerini tutması bardağı taşıran son olaydı. Oturduğum yerden kalktım ve korkuluklara ellerimi dayayıp, kendimi yukarı doğru kaldırıp, aşağı zıpladım.
Suzan’la çocuğun olduğu yere hızla ilerledim ve çocuğun Suzan’ı tutan ellerini tutup, kızın üstünden çektim. Suzan bana gözlerini kısmış bakıyordu.“Soner neler oluyor? Ne yapıyorsun?”
“Gördüğün gibi arkadaşın seni saran elini kırmakla meşgulüm canım.”
O sırada elini büktüğüm çocuk kıvranıp, “Canımı yakıyorsun bıraksana.”“Sen de benim canımı sıkkın küçük.” Diye tısladım ve elimi gevşetip, onu ittim. Bu arada sınıftakiler de etrafımıza toplanmıştı.
Yere düşen çocuğun yanına eğilen Suzan, başını bana doğru kaldırdı ve “Delirdin mi ya Soner Allah aşkına? Elini kıracaktın.”“O da onun olmayana o elini uzatmayacaktı.”
“Delisin sen! Sadece yardımcı oluyordu.”
“Senin baskete bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum küçük hanım. Ben çalıştırırım seni çok istiyorsan.”“İstemez Soner.” Ayağa kalktı ve yanıma geldi, sadece benim duyacağım şekilde tıslayarak konuştu. “Abimmişsin gibi davranmaktan vazgeç Soner. Sen benim abim falan değilsin!”
Bende aynı ses tonu ile ona yaklaştım. “Emin ol, abin olmadığımın gayet farkındayım.” Deyip, yanından ayrılırken, hala yerde oturan çocuğa baktım; “Buz koy buz, çok sızlandın.” Dedim ve salondan çıktım.
O gün neden öyle bir şey yaptığımı düşünüp durdum. Sonra fark ettiğim şeyle sırıttım. Ben aşık olmuştum. Onun bir başkası ile gezmesini, bir başkasına bakmasını kaldıramıyordum.
Düşüncelerle yolu neredeyse bitirmiştim. Sabah ışıkları görüldüğünde bir dinlenme tesisinde durdum. Durmamı hisseden Suzan da gözlerini açtı.
“Suzan Altıner hiç iyi bir yol arkadaşı değilsiniz. Bütün yol uyudun hayatım.”
“Canım, çok özür dilerim ya. Çok yorgundum.”
“Canım diyen o dilini yerim senin. Hadi birer çorba içelim, az bir yolumuz kaldı.”
“Harika bir fikir. Acıktım bende.”
“Aslında çok güzel yerler vardı ama uyuyorsun diye uyandırmak istemedim.”
“Keşke uyandırsaydın.”
“Kıyamam ben biricik karıma.” Sonra yerimize oturup, çorbaları söyledik. “İstediğin başka şey varsa-“
“Yok hayır, çorba kafi.”
“Peki.” Ellerimi masaya yasladım. “Ya sana sormak istediğim bir sürü şey vardı.
Hepsini de yolculuğumuza saklamıştım. Ama sen uyuyarak, bütün planımı bozdun.”
Kahkaha attı. “Artık sürekli yan yanayız. İstediğin soruyu sorabilirsin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomanceSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...