❌laughting stops forever❌

381 46 43
                                    

"Henüz belki bilincinde değilsin küçük, ama yaklaşık 1 dakika içinde öleceksin."

Başından ucuna doğru taze kanın aktığı, yere damladığı levyeyi yavaşça eline vurdu, kan, mor eldivenlerini morun daha koyu bir tonuna çevirdi, ellerine soğuk suya dokunmuş gibi bir his verdi. Kanın tazeliği, kırmızı renginin loş ışıkta bile parlamasından, yoğunluğunun damla damla duramayacak kadar az oluşundan anlaşılıyordu.

"Merak etme, patlamayı hissetmeyeceksin. Çünkü patlamayla beraber yayılan küçük demir parçaları derine, esen bir rüzgarın yaprakları yüzüne doğru savurduğu gibi saplanırken, vücudunun her yeri kıvılcımların etkisinde yavaşça yanarken, şiddetli patlama sesi kulaklarında eşi benzeri görülmez bir acı bırakırken sen, son nefesini ilk saniyede verecek ve çoktan ölmüş olacaksın."

Adımlarını yatan kostümlü kişiye doğru çevirdi, yavaşça yaklaştı, yüzüne baktı önce. Saf acı ve telaşın gencin yüzünde bıraktığı ifade ona göre paha biçilemez, bir başkasına göre ise muhtemelen dehşet vericiydi. Paniği gözlerinden okunuyor, her darbede göz kapaklarını ve kanlı, mosmor dudaklarını birbirine bastırıyor, bağırmamak için kendini sıkıyordu.
Ama ne yazık ki yüzünde saf bir korku yakalayamamıştı henüz, gözlerinde, kalbinde, yüzünden okunan bir umut hala duruyor, asla sönmemek üzere yanıyordu.

"Belki bilmiyorsun ama yaklaşık 40 saniye içinde gerçekten yalnız olduğunun farkına varacaksın.
Sürekli bir şeylerin koptuğunu, tutuştuğunu, kırıldığını, parçalandığını duyacaksın, kendi kemiklerinin seslerini, ama asla ne olduğunu bilemeyeceksin, acıya göğüs gereceksin çünkü sonunda buna değeceğini düşüneceksin. Çünkü onun geleceğini düşüneceksin.
Ama sonunda sen de anlayacaksın, yalnız olduğunu."

Gözleri kapıda olan genç yeniden gelen darbe ile gözlerini sıktı, iniltisini ellerini yumruk yapıp sıkarak önlemeyi başardı, dişlerini kıracakmış gibi birbirine bastırdı. Kulaklarında durmak bilmeyen bir çınlama, kemiklerinde hissedilen derin bir acı tüm vücudunu sarmıştı. Titrek nefesler verirken göğüs kafesindeki kırık bölge ciğerlerine hava dolmasını zorlaştırıyordu.

"Belki bilmiyorsun ama yaklaşık 30 saniye içinde umut ettiğin her şeyin bir yalan olduğunu anlayacaksın.
Çünkü o geç kalacak. Hem de çok.
Başaramayacak, gelemeyecek."

Geri sayım devam ederken adımlarını kapıya doğru çevirdi. Genci arkasında kanlar içinde bırakırken, sakince dışarıya çıkmak için kapıya elini götürdü. Açmadan yeniden kafasını gence çevirdi, yüz çizgileri manyakça gülümsemesi ile yeniden belirdi.

"Ağladığını duyacaksın. Kollarında  yaralanmış, mahvolmuş ve pataklanmış, parçalanmış bedenini tutarken ağlayacak. Acı çekecek, üzülecek, pişmanlık selinde boğulacak. Ama bu geç kaldığı gerçeğini hiçbir zaman değiştirmeyecek.
Sadece senin gittiğini ve asla geri dönmeyeceğini bilecek. Yeniden gözlerini açamayacağını, yeniden ona gülümseyemeyeceğini, yeniden konuşamayacağını..."

Kapıyı açtı, dışarıya yönelmeden gence son bir bakış attı.

"Artık biliyorsun. Tam 20 saniye içerisinde son nefesini vereceksin."

.
.
.
.
.

Dışarıya attığı adım ile yüzünün tam ortasına gelen siyah eldivenlerin çevrelediği yumrukla geriye doğru savrulması ve yere düşmesi bir oldu. Yumruk o kadar nefret dolu, o kadar kızgındı ki tek bir darbe ile bayılmasına yetmişti.
Siyah silüet adımlarını yerde yatmakta olan partnerine çevirdi, yaklaştıkça telaşı arttı, kalbi acıdı, hava soluk borusunda tıkılı kaldı.
Hemen dizlerinin üzerine tek harekette indi, kelepçeli elleri tek harekette çözdü, kucağına aldı.
Aldığı anda kesik nefeslerini, nefes alırken göğsünden gelen hırıltıyı duyabiliyordu, vücudunun seyirdiğini hissedebiliyordu.
Kafasını üzerinde olan kısık, halsiz ama parlayan mavi gözlere doğru indirdi. Yanlarından damla damla kan akan ağzının bir gülümseme haline geldiğini gördü, gözlerini ayıramadı.

Geri sayım azalırken yapması gereken seçim zoruna gitmedi. Tek bir kişiyi kurtarabilirdi, diğerini ise ölüme terk etmeliydi.
Yaptı zor olmayan bu seçimi, peki ya elinde başka bir seçenek olsa ikisini de oradan çıkartmak için kullanır mıydı? Birini ölüme bir daha terk eder miydi? Muhtemelen evet.Ama şu an en küçük bir pişmanlık duygusu hissetmedi patlamış ambarın yıkıntılarına bakarken.
Yavaşça yere diz çöktü yeniden, kollarında nefeslerini düzenlemeye çalışan partnerini tutuyordu, Robinini tutuyordu, kalbinin bir parçasını tutuyordu.

"Geldin..."

Titrek ve kısık sesi daha önce bu kadar mutlu ve minnettar duymamıştı. Kalbi yerinden çıkacak gibi hissetti, ona yeniden sahip olmanın mutluluğundan mı yoksa ölecek olmasının getirdiği korkudan mı böyleydi bilemiyordu. Sadece kollarının arasında olmasından duyduğu mutluluk kadar şu an hiçbir şey onu daha çok rahatlatamazdı.
Yavaşça ve canını yakmayacak şekilde sarıldı, soğuk, kanla kaplı saçlarından öptü, okşadı, kafasını göğsüne doğru bastırdı. Elini yırtılmış "R" yazısına götürdü, kalp atışını hissetti.

"Artık bitti. Buradayım. Tuttum seni. Her zaman geleceğim. Her ne olursa olsun. Her zaman Jason."

Adamın kolları arasında gülümsedi, huzurlu şekilde gözlerini kapattı, sıcaklığını hissetti göğüsünün, onu sarmalayan ve koruyan kollarının...
Bir daha hiç bırakmamak üzere sıkıca ona kilitlendiğini bilmek, güven verdi ona.

"Artık benimlesin. Artık güvendesin."

Güvendeydi.

                  *        *        *       *

Düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.

Umarım yeni serimin ilk kitabını beğenmişsinizdir. Çünkü gerisi de geliyor!

What If..? / Vol 1. Jason's DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin