Merhabalar arkadaşlar. Size yepyeni bir hikaye ile geldim. Ama bu hikayemizin bir özelliği var ki o da çok sevdiğim bir insanın hayatını anlatacak olmam. Kendisini aramızda değil. Ama kızından aldığım özel izinle ve aldığım bilgilerle bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim. belki çok uzun sürmeyecek hikayemiz ama hiç olmazsa anısını yaşatabileceğim. Tabii sevgili büyüğümün anısına saygı duyarak bazı şeyleri sizlere değiştirerek anlatacağım. Ama genel olarak her şey yaşanmıştır. Tabii biraz kısa oldu ama ilk bölüm olduğundan af diliyorum. Hadi bakalım size iyi okumalar.
Yazarın anlatımı
16 yaşındaydı Ayşe. Anne ve babasının tekne kazıntısı, ablasının küçüğüydü. Ablası Zehra 18 yaşında köyde en az Ayşe kadar sevilen bir kızdı.Şu aralar Zehra'nın yakın zamanda olacak olan nişanı için hazırlık yapıldığından oldukça yorgundu Ayşe. Kolay mı biricik ablası evlenecekti. En az ablası kadar o da mutluydu. Tek dileği ise kendisininde ablası gibi sevdiği ile evlenmesiydi.
"Ayşe. Ayşe ablam nerdesin? Hadi gel de şu ikramlıkları hazırlayalım. Annem söylenmesin şimdi."
"Tamam abla geldim. "
Ablasına yine ağaç altında yakalanan Ayşe, Zehra'nın bakışlarından yine kendisiyle uğraşacağını anlamıştı, nitekimde öyle oldu. Zehra kardeşini aramaya başladığında her zaman mesken tuttuğu ağacın altında bulacağına neredeyse emindi ama yine de seslenmek istemişti. Kimse bilmese de kardeşinin burada Mustafa'dan aldığı birkaç mektubu okuduğunu biliyordu. O yüzden bu çınar ağacı çok daralıp, bunaldığı vakitler Ayşe buraya gelir biraz kendiyle baş başa kalırdı.
"Bakıyorum yine kaçmışsın ağacının altına. Mustafa yine mektup mu yollamış yoksa?"
"Yok be abla nerede. Annesi ile şehre gidecekti teyzesine bir zaman orada kalacaklar. Mehmet en son mektup getirdiğinde demişti. Mustafa'da yazmış zaten bir müddet belki yazamam sana diye."
"Ehh iyi haber vermiş hiç olmazsa. Kız Ayşe ben çok heyecanlıyım ya düşünsene Mahmutlar beni istemeye geliyorlar yarın. Gerçi kardeşi burada değil diye annesi ertelemek istemiş ama Mahmut ile kardeşi Şahin ikna etmişler Fatma teyzeyi."
"Aman abla ya Mahmut abinin annesiyle nasıl anlaşacaksın hiç bilmiyorum. Kadın huysuzun önde gideni. Aynı evde olacaksınız bir de sana kan kusturur bak demedi deme."
"Yok be kızım kadının sırf bana bir garezi yok ki. Genç yaşta kocası öldüğü için böyle olmuş yoksa Mahmut'da dedi babası hayattayken çok uysalmış."
"Ehh öyle olsun bakalım. Hadi gel gidelim. Annem sinirlenmesin. "
"Merak etme annemiz adı gibi Melek bir kadın canım kızmaz bize."
Zehra'nın cümlesi daha bitmeden Melek hanım evden doğru kızlarına seslendi.
"Kızlaaaaar. Hemen eve gelin orada çene yapacağınıza yardım edin bana çabuk."
"Çok erken konuştun abla. Annem bizi fena yapacak yürü gidelim."
İki kardeş konuşa konuşa eve giderlerken ikisi de mutluydu. Biri evleneceği için diğeri ise ablası için sevinçliydi.
O gün akşama kadar Melek hanım tarafından görevlendirilen iki kardeş neredeyse her tarafı bal dök yala kıvamına getirmişlerdi.
Temizliğin yanı sıra köyden yardıma gelen kadınlar sayesinde ikramlıklarda hazır olunca ertesi güne sadece kızların hazırlanması kalmıştı.
****************************
Ertesi gün güneş tüm parlaklığı ile doğarken kuşlar yeni bir günün habercisi olarak cıvıldıyorlardı. Ayşe ve Zehra'nın evinde aslında gün çoktan doğmuştu. Zehra heyecandan zaten gece boyu uyayamamıştı ama kendisi uyuyamadığı için kardeşininde uykusunu bölmüş daha ezanlar okunmadan yataktan kaldırmıştı.
"Ayşe sen hala uyuyor musun? 2 saat oldu kalkalı bir uykun açılmadı be kızım."
"Abla nolur bir sus da. Zaten sabahın bir köründe kargalar şey etmeden uyandırdın beni. Gece desen susmadığın için uyuyamadım. Bari şimdi az izin ver anneme yakalanmadan azıcık kestireyim."
"Heyecanlıyım kızım napim. Azıcık sende destek olsan nolur yani. Akşama rahat rahat uyursun işte."
"Emin ol uyuyacağım abla."
Ayşe bunları söylüyordu ama erken konuştuğunun farkında bile değildi. Eğer bilseydi yaşayacaklarını kesinlikle ablasını üzmez annesinin dizinin dibinden ayrılmazdı.
Sabah iki kardeşin arasında geçen bu muhabbetten sonra tüm gün yine koşuşturmayla geçti. Misafirlerin gelmesine az bir zaman kala Zehra odasına hazırlanmak için geçtiğinde Ayşe'de yine ağacının altına geçti. Ablası çocukluğundan beri sevdiği kişiyle evlenme yoluna giriyordu. Bir an kendini düşündü Ayşe, acaba o da bir gün Mustafa ile bu heyecanı yaşayabilecek miydi kendisi de, acaba ablası gibi onuda uyku tutmaz olacak mıydı? Başını ağaca dayayıp gözlerini kapadı Ayşe. Ve o gün Ayşe için gün bitmiş oldu.
Bir kaç metre ötesinde çocujluğundan beri genç kzın başına bela olan Cemal, bugün için bu işi bitirmeyi düşünüyordu. Bu zamana kadar çok bile beklemişti ama artık sabrı kalmamıştı. Genç kızın gözlerini kapatmasını fırsat bilen Cemal ve arkadaşı, Ayşe'nin yanına yaklaşık ağzına dayadıkları ilaçlı bez ile bayılttılar kızı.
Ayşe ise birden ağzına kapanan el ile neye yğradığını şaşırdı. Gözlerini açtığı anda tek gördüğü yıllardır onu seven Cemal'di, ve bir süre sonra gözleri kararıp kendini boşluğa bıraktı.
O saatten sonra Ayşe için hiçbir şey kolay olmayacaktı. Ziraa artık o ne ailesinin tekne kazıntısı, ne ablasının küçüğüydü. En önemlisi artık O Mustafa'nın sevdiği değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYŞE'M (Muhteşem Kadınlar 1)
Ficción General"Köyün en güzel kızlarındandı Ayşe. Daha yaşı 16 olmasına rağmen isteyeni çoktu tabii. Ama o istemezdi kimseyi. Kalbi başka bir erkek için atarken yâr olabilir miydi hiç kimseye? O da istemedi tabii hiçbir görücüyü, ama hayat ne Ayşe'nin istediği gi...