Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu kitap resmen benim bilinçaltımda yatan animelerin karışmış hali gibi oldu. Yani her birinden bir özellik aldım diyebilirim. Okurken şaşırmayın aaa bu buna benziyor demeyin 🤣
Bundan yüz yıll kadar önce barış içinde yaşayan bir ülke varmış. Bu ülkedeki insanların her biri birer güce sahipmiş. Bu güçler çoğunlukla yaratma üzerine kuruluymuş.
Kimisi suyu kullanırmış, kimisi buzu, kimisi havayı kullanırmış, kimisi fırtınayı... Yaratma gücüyle insanlar bütün günlük işlerini halledip mutlu mesut bir şekilde yaşıyorlamış.
Ama bir gün, dünyanın derinliklerinde uyuyan bir canavar aniden yeryüzünde belirivermiş.
İnsanların kullandığı güçlerden rahatsız olan bu canavar, bütün nefretini yeryüzündeki insanlara kusmaya başlamış. Ateşlerle köyleri yakmış, koskocaman ayakları ile şehirleri yıkmış ve önüne gelen kimseye aldırmadan herkesi öldürmüş.Bütün bu kaosun ortasında birden bir ışık belirmiş. Bu ışık bir insanmış. Canavarın karşısına geçmiş ve elindeki bütün güçle canavarı alt etmeyi başarmış. Canavarın kalıntıları bütün ülkeye savrulmuş. Bir daha içindeki şeytani güç uyanmamak üzere derin bir uykuya dalmış. Bundan sonra yeryüzünde yapılan hiçbir yaratma büyüsü onu uyandırmayacakmış.
Canavarı yenen kişi Büyücüler Kralı olarak ilan edilmiş ve bu yüzyıl boyunca ülkenin en güçlü kişisi devir alarak devam eden bir gelenek haline gelmiş.
Tarihin bile uyandıramadığı canavar ise ülkenin her yerinden yetişen bu büyücülerin evi haline gelmiş. Her bir parçasından çıkan büyüler her bir nesli öncekinden daha güçlü hale getirmeye başlamış.
İlk Büyücüler Kralı'nın söylediğine göre bu uyku güç seviyesindeki bir kırılma ile son bulacak ve dünyadaki diğer büyücülerden ve kendisinden bile daha güçlü biri çıkmadığı müddetçe o canavarı tekrardan mühürlemenin bir yolu olmayacakmış.
Bu kehanet yıllar geçtikçe yayılmış ve herkesin adı gibi bildiği bir hikayeye dönüşmüş. Ama günlerden bir gün, iki çocuğun doğması ile ülke ani bir sarsıntıya girmiş.
Saniyelik olan bu sarsıntı yüz yıl sonra o gün kehanetin ve kaosun başlangıcı olarak anılmaya başlanmış. O yıl doğan bütün çocuklar on sekiz yaşına girdiğinde büyücü turnuvasına katılıp en güçlü yaratma büyücüsü ünvanını almak zorunda bırakılacakmış.
-Turnuvanın başlangıcından 18 yıl önce Lour kasabası
Soğuk bir kış günü bacası tüten eski ve taştan bir evin içinde aniden bir bebek ağlayışı yükselmeye başlamış. Bu sıcak ve samimi ortama katılan bu ses bir aile hem mutlu etmiş, hem de derin bir hüzne boğmuş.
Zayıflıktan çökmüş güzeller güzeli bir kadın ilk ve son kez küçük bebeğini kollarına almış ve onun tatlı yanaklarını öpmüş. Minik kulağına eğilip "Senin adın Baekhyun." demiş.
Bebek önce annesine bakıp gülümsemiş. Ama onu tutan eller bir anda gücünü yitirdiğinde bebek sanki annesini bir daha göremeyeceğini anlamış gibi ağlamaya başlamış.
Babası eski yatağın yanında, kucağındaki küçük oğluyla karısının hayata vedasını izleniş. Ona pek iyi bir hayat veremediği, onu iyileştiremediği için kendisinden nefret etmiş. Adamcağızın yapabileceği pek bir şey yokmuş.
Canavarın saldırısı ardından güç seviyesindeki değişim insanların mutluluğunu da ellerinden almış. Bütün ülkeye yayılan refah ortamından eser kalmadığı gibi yiyecek sıkıntısı da çeken bu küçücük kasaba artık pek de umut bulunmuyormuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Flame ○ Chanbaek/Baekyeol
Fanfiction[Tamamlandı] Bundan 100 yıl kadar önce. Büyülerin kullanıldığı bir ülkede aniden beliren şeytanımsı yaratık, birden bütün nefretini bu ülkeye kusmaya başlamış. Bu saf kötülüğün arasındansa saf bir ışık yükselmiş. Bu ışık bir insanmış ve bu insan b...